Ülkemizdeki seçilmişlere bir bakalım; yerelde ve geneldeki seçilmişlerden bahsediyorum. Yani milletvekillerinden, siyasi partilerin seçilmiş kadrolarından, belediye başkanlarından, il genel ve belediye meclis üyelerinden… Hatta bazı dernek ya da vakıfların yöneticilerinden…

Yüzde yüzü değildir belki ama büyük bir kısmının geçmişinde vardır spor… Ya sporculuk hayatı vardır geçmişinde… Ya da spor yöneticiliği… Ülkemizde faaliyet göstermekte olan on binin üzerindeki herhangi bir amatör spor kulübünde ya başkan olmuştur ya da yönetici… Hatta hala sporun içerisinde olanlar bile var. Yani siyaset yaparak politika üretirken bir yandan da spor yöneticiliğine devam edenlerden bahsediyorum.

Ayrıca çok büyük kulüplerin başkanı ve yöneticisi olabilmek için zaten söz konusu kulüp içerisinde siyaset yapmak zorundasın! Kulis yapmak zorundasın! Ya değilse nasıl seçileceksin ki? Siyaset dediğin bir nevi seçilebilme sanatı değil mi ki? Ya da kendini beğendirebilme…

Bazıları konuşuyor; “aman sporu siyasete alet etmeğin. Sporu siyasetten, siyaseti de spordan arındırın”. İyi de adam siyaset yapıp parlamak istiyor. Yeteneği de var. Parası da… Nasıl parlayacak? Bizim ülkemizdeki siyasi yapıda kendini gösterebilmek çok zor! Hatırlatayım. Kabullenilmek, kendini kabul ettirmek çok zor zanaat Türkiye’mizde…
Amatör Spor Kulüplerinin zaten yöneticiye ihtiyacı yok mu? Var. Hem de hatırı sayılır bollukta yönetici lazım amatöre… Çalışacak, uğraş verecek, misyon üstlenecek, gereğini yapacak yöneticiler ordusuna ihtiyacımız var. Liberalizmin öncüsü Adam Smith gibi diyelim “Bırakalım olsunlar, bırakalım yapsınlar”.

Siyaset demişken, Cumhuriyet Halk Partisi Tanıtım ve Halka İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öney Cankurtaran Başkanlığındaki CHP Spor Kurulu, Kültürpark'ta, İsmet İnönü Kültür Merkezinde toplandı. Milli bir spor politikası oluşturabilmek için yapılan toplantılardan biriydi bu… İzmir ve çevre illerdeki sporcuların ve spor adamlarının katıldığı çalıştayın faydalı sonuçlar doğuracağı inancındayım.

Daha önce de değinmiştim; ülke olarak milli bir spor politikasına ihtiyacımız var demiştim. Merkezi hükümetin işleri tamamen devşirme sporcu politikasına dönüştürdüğünden dem vurmuş, yetiştirici olamama rahatsızlıklarını dile getirmiştim. Uzun yıllardan sonra bir siyasi parti çıkıyor ve ülkenin spor geleceği için spor politikası hazırlık çalışmalarına başlıyor. Her şeyi içerisinde barındıracak, sorunlara çözüm reçetelerini yazacak… Tam bir milli spor politikası üretecek yani…
Bırakınız yapsınlar efendim! Spora siyaset karışacaksa da karışsın! Yeter ki böyle karışsın!