Aydınlanmayı bir ülkeye bilimciler ve gazeteciler getirir. Çünkü aydınlanma bilim ve gerçekte saklıdır.

Savaşsız ve sömürüsüz bir dünyada mavi türkülerin söylendiği bir Türkiye’de yaşamak için emperyalizme, faşizme, her türlü karşı devrimciliğe karşı, aydınlanmayı gerçekleştirecek bilim ve gerçeğe saldırıların sürdüğü günlerin yaşandığı bir dönemde gazete ve gazetecilere büyük görev ve sorumlulukların düştüğü bir gerçektir.

Gazetecilik gazete satmak para kazanmak, iktidarlara hizmet etmek için her türlü etik dışılığın, her türlü namussuzluğun mubah olduğu bir meslek değildir.

Meslek onurlarını para ve tiraja endeksleyen bir güruh mesleğimizin ismini zimmetine geçirmiş, iyiye, güzele, doğruya, aydınlanmaya savaş açmışlardır.

Karşı devrim gemi azıya aldı. Müthiş bir özgüvenle ve kalleşçe saldırıyor. Sanki kutsal saydıkları savaş bitmiş, Mustafa Kemal’in kurduğu cumhuriyet yıkılmış, İslam Cumhuriyetinin önü açılmıştır.

Demokrasiye, özgürlüğe, insan haklarına, laikliğe, cumhuriyete karşı sürdürülen amansız ve kalleşçe saldırıların arttığı dönemlerde korkuyu yenmek ve baş eğmemek gerekiyor.

Yayın hayatına başladığı günlerden bugünlere değin halkın gerçekleri bilme hakkını savunan, demokrasi mücadelesi veren 9 Eylül Gazetesi yönetim kadrosundan, yazarlarına, muhabirlerinden editörlerine, şoföründen çaycısına kadar onurlu bir duruşun temsilcilerinden olmuştur.

İnsanlık tarihinin özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitiren, mapuslarda, zindanlarda çürütülen, ölümü güzel kılan yürekli yiğitlerin, şehit gazetecilerin anısını ve mücadelesini sürdürürken “ölüm gazetecinin can yoldaşıdır” sözünü şiar edindik.

Bir Çin atasözüne göre; “İnsan olunmadan şair olunmaz” sözünden yola çıkarak “insan olunmadan gazeteci olunmaz” diyebiliriz.

İnsancı, toplumcu düşünceler ışığında yaşamın her alanında duyarlı, toprağı yaratan sulayan, eken ve nitelikli yaşamı savunanlar içindir sanki Sadi’nin şu sözleri; “Savaş gününde kınından çıkmayan kılıç ne işe yarar” Biz kılıcımızı kınına hiç sokmadık.

Ne yazmıştı Falih Rıfkı Atay; “Çünkü gene imtihan günleri gelip çatabilir, gök kara bulutlarla alçalıp, ufuklar gözden kaybolabilir. Gene kulaklarımıza zayıf ve yılgın ruhların iniltisi gelebilir.

Bir hamlede kalkmak için hazır bulunalım.

Reisimiz ve kılavuzumuz başımızdadır!”

Meslek onurlarını para ve tiraja endeksleyen bir güruh mesleğimizin ismini zimmetine geçirmişlere karşı şehitlerimize verilmiş sözümüzü yere düşürmeyiz.

Halkımıza, vatanımıza, bayrağımıza, basın onuruna verilmiş sözümüz var, yere düşürmeyiz…

9 Eylül Gazetesine verilmiş sözümüz var, yere düşürmeyiz…

Reisimiz ve kılavuzumuz Mustafa Kemal Atatürk’e verilmiş sözümüz var, yere düşürmeyiz.

Yarın ve her gün güneşe günaydın demeyi unutmayın 9 Eylül’cüler...