Yazıma gerçek bir hikâye ile başlamak istiyorum.
Hikâye şöyle:
Zengin bir adam, yaşlı terzisine her kış çok sayıda değişik renk ve desenlerde gömlek diktirirmiş.
Terzi gömlek yaka ölçüsünü adamın isteğine göre ayarlarmış.
Zengin adam yine bir kasım ayında yeni gömlek siparişleri için terzisine gitmiş.
Terzisiyle sohbet ederken her kış yaşadığı baş ağrısı şikâyetlerinden dert yanmış.
“Gitmediğim doktor kalmadı. Yaptırmadığım tetkik ve tahlil kalmadı ama başımın ağrısına
doktorlar bir çare bulamadı. Ağrı kesiciler içerek baş ağrılarımı dindirmeye çalışıyorum” demiş.
Yaşlı kurt terzi, müşterisi zengin adamın bu hikâyesini sonuna kadar dinlemiş ve durumu anlamış.
Terzi tekrar adamın yaka ölçüsünü almış.
“Üstat gömlek yaka ölçünü bu sefer bol aldım, haberin olsun” demiş.
Zengin adam neden diye sorunca yaşlı terzi, “Başın ağrımasın efendi” demiş.
Adam gömlek siparişlerini verdikten sonra terzi dükkânından ayrılmış.
Arabasına binerek evine doğru yola koyulmuş. Sonra düşünmüş ve kendi kendine sormuş:
“Terzi acaba neden yaka ölçünü bu sefer bol aldım dedi?” diye düşünmüş.
“Galiba bunda bir hikmet var, terzinin bir bildiği mi var acaba?” diye geçirmiş aklından.
Adam gerisin geriye dönerek soluğu tekrar terzi dükkânında almış.
Terzisine sormuş:
“Usta aklım karıştı. Bana dedin ki gömleklerin yaka ölçüsünü bu sefer biraz bol aldım, rahat
edersin. “Neden böyle söyledin”?
Yaşlı usta terzi, kalın gözlüğü ile adamı süzmüş ve “Efendi” demiş, “Senin baş ağrıların gömlek yakalarının darlığından oluyor. Dar yaka, boyun kaslarını ve sinirlerini sıkıştırıyor, senin baş ağrıların yazın olmuyor da niçin kışın oluyor? İşte bundan olsa gerek. Şimdi bundan sonra rahat edersin, başın ağrımaz efendi.”
Adam şaşırmış ama bol yakalı gömleklerini giymeye başlayınca başı artık gerçekten hiç ağrımamış.
Bu hikâyeyi şunun için anlattım:
İktidarıyla, muhalefetiyle demokrasi, demokrasi diyoruz, eksiksiz demokrasi tantanaları yapıyoruz.
Şunun farkındayız ki Türkiye’de demokratik kurumlar yok.
Demokratik kurumlarınız yoksa demokrasiniz de olmaz.
Demokrasinin olabilmesi için, demokratik kitle örgütleriniz olmalı.
Yaratmaya, üretmeye, paylaşmaya açık bir devlet iradeniz olmalı.
İktisadi bağımsızlığınız, tarafsız bir yargınız ve evrensel hukuk ilkeleriniz olmalı.
Demokrasinizin var olabilmesi için iktidarın, eleştiri kültürüne açık olması gerekli.
Türkiye’ye baktığımızda düşünce birliğimiz, duygu birliğimiz maalesef yok.
Özgürlükleri için meydanlarda haykıran, işsiz kaldığı için meydanları dolduran gençleri,
terör örgütleriyle ilişkilendiren ve onları hapse attıran bir adalet, adalet olabilir mi?
Eleştiri yaptığı için, düşünce ve duygularını toplumla paylaştığı için sözde bağımsız bir RTÜK,
bazı TV kanallarına ceza yağdırıyorsa bu ülkede hak ve hukuk olur mu?
Bu ülke de demokrasi olur mu?
Bizim demokrasimiz, sözde kalan bir demokrasi…
Dar yakalı gömlek gibi…