Değerli okurlarım, günlerdir Ukrayna, “Rus ateşi altında” hayatta kalmaya çalışırken, bizlerde iç ve dış siyasetin zam bombaları altın da adeta sipere yattık! Kuyruklar çeşit çeşit… Bu arada “piyasa ateşi” tüm mutfakları yakıyor. Dolayısı ile ben de sizlerden gelen mesaj bombardımanı altında bu yazıma başladım… Hani sizlerde sipere yatmış, spor dünyamızdan haberler bekler gibisiniz! Dünyanın yetiştirdiği büyük liderler Mustafa Kemal Atatürk’ ün dediği gibi, “Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir.”

***

Rusya, komşusu Ukrayna topraklarına göz dikmiş ABD ve AB, yangını söndürmek yerine “Dur bekle, bakalım ne olacak?” politikası ile sadece araç, silah göndererek yangını körüklemekle meşgul gibi! Hafta başında “Sovyet İmparatorluğu Sömürülen Topraklar” adlı kitabımı raftan indirip tekrar göz gezdirdim. Orijinal adı “ Sovyet Empire- The Turks of Cantral Asia and Stalinism” olan bu eseri yazarı Sir Olaf Caroe ünlü bir İngiliz devlet adamıdır. İkinci Dünya Savaşı boyunca Hindistan’da bulunduğu uzun süre içinde Orta Asya’nın durumunu incelemiştir. Eserin en büyük özelliği, Rusya’nın çarlık zamanından itibaren Orta Asya’daki yayılma ve müstemlekeleş

tirme politikasını son derece objektif objektif bir görüşle yansıtmasıdır. Eser ilk defa 1953’ te sonra 1954, son olarak 1967 yayınlanan ikinci baskısının tercümesini Zerhan Yüksel yapmış. Anlayacağınız, huylu huyundan vazgeçmiyor! Bu arada yapılan ateşkes çağrıları cevap vermeyince son görüşme Antalya’da “Cam Piramit Kongre Salonu'na alındı. Tabii sırça köşkte oturanların başkasının camına taş atmaması gerekiyor! Öyle ya, iyi bir sonuç Türk turizminin bereket kapısı Rusya ve Ukrayna olduğunu da unutmayalım… Arşivimdeki “İngiliz Siyaseti” başlıklı şu fıkrayı sıcağı sıcağına sizlerle paylaşmak istiyorum:

“Ahiretteki yasalara göre, Churchill’le Roosvelt ve Stalin’in yargılanması tamamlandıktan sonra, dünya yasalarındaki gibi son istekleri soruldu. Roosvelt, 'Rusya’nın haritadan silinmesini isterim' dedi. Stalin, 'Emperyalist Amerika’nın yerle bir olmasını dilerim' deyince Churchill, canı gönülden Roosvelt ve Stalin'in dileklerinin yerine getirilmesini diledi.”

***

Atatürk'ün, “Yurtta sulh, cihanda sulh” parolası en iyi çare. Ama, savaştaki ülkeler için de başta olimpiyatlar ve spor müsabakaları da son çare oluyor. Bunun için de sporun, “barışa açılan en kısa yol, köprüdür” sözünü de unutmamalıyız. Belarus’daki olumsuz görüşmeler sırasında ABD, AB ile FİFA, Rusya’ya karşı bazı yaptırım kararları aldı. Örneğin, FİFA Rus bayrağı ve marşları konusunda kararlar alırken, Dünya Tekvando Federasyonu da Ukrayna’ya yönelik saldırılar nedeniyle Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin’e verilen “onursal siyah kuşağı” geri aldığını açıkladı. Bu Putin’e ikinci darbe oldu. Aslında judocu olan Rus liderin Uluslararası Judo Federasyonu Onursal Başkanı sıfatı da geri alınmıştı…

***

İçeride üç büyüklerin aldıkları puanlar, Trabzon’un liderlik yolunda emin yürüyüşü, Konya’nın 2. sıraya yapışması Türkiye’nin gündemini meşgul etti. Fenerbahçe’nin hakemler konusundaki şikayetleri ve kırmızı karttaki takdir hataları tartışılmaya devam ediyor. Bizim Göztepe ve Altay’ımız alt sıralarda ölüm-kalım savaşı veriyor. Umarım ikisinin de buradan çıkabilecek şansları vardır. Altay, 10 kişi kaldığı maçtan tek puan alırken Göztepe deplasmanda puan çıkaramadı. Türkiye Spor Adamları Derneği’nin (TÜRFAD) İzmir Şube Başkanı değerli ve güvenilir dostum Bahri Vreskala ile bu konuları görüştük. İşte açıklaması: “Spor müsabakaları… Bana göre savaş nedeniyle uygulanan kararlar yanlıştır. Savaşlar olabilir. Ama kazanılan hakların geri alınması, sanatta ve sporda başarılı kişilerin görevlerinden azledilmeleri savaşı daha çok zora sokar, düşmanlıkları arttırır.”