Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri siyasetin finansmanıdır.

Büyüklerimiz öyle uygun görmüş olacaklar ki, yıllar yıllar önce siyasi partilere devletin hazinesinden para yardımı yapmayı kararlaştırmışlar.

Aldıkları oy oranına göre yapılan yardım çoğu zaman tartışma konusu olmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde grubu bulunan siyasi partilerin dışındaki hiçbir partiye hazine yardımı yapılmıyor.

Zaten yapılan yardımların, siyasi partilerin genel giderlerinin yanında çok da işe yaradığı söylenemez.

Bu yüzden de siyasi partiler seçim masraflarının çoğunu adayların sırtına yüklüyorlar.

***

Son Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce adayların bağış yapmalarına kanun değiştirilerek izin verildi.

Önemli bir gelişmeydi bu.

Böylece vatandaş desteklediği aday için maddi yardımda bulunabiliyor, adaylar da siyaseti finanse ederken şeffaf olabiliyordu.

Çok kuralı olduğu gibi bunu da esnetmeyi başardık.

Örneğin gerçek ve tüzel kişiler belli bir miktarda yardım yapabiliyorken, başka tarafta adayın konaklama, personel, afiş, yiyecek, araç, akaryakıt gibi bazı giderlerini karşılamasına engel yok.

Böylece yasayı da delerek siyasetin finansmanı yine kara delik haline getiriyorlar.

***

Seçimler masraflı işler.

Hem siyasi partiler, hem de adaylar finansman konusunda zorlanıyor, adaylar tarafından çoğunlukla servet sayılacak paralar harcanıyor. Hal böyle olunca da siyaset bir nevi zenginlerin koşturduğu alan olarak kalıyor.

İzmir de bu gerçekten ayrılamaz elbette.

Hem de iktidar partisi için bile geçerli.

Söyleyenlerin yalancısıyım, iktidar partisinin İzmir'deki borcu 3 milyon 750 bin lirayı bulmuş.

Koca parti binasının masrafları, seçim harcamaları derken doğal sonuç.

Yine anlatılanlara göre, iktidar partisinin içinde borçları ödemek için komisyon kuruldu.

Komisyonun görevi, borçları tam olarak belirleyip çeşitli kaynaklardan ödemek.

İnsanın aklına doğal olarak partinin zengin üyelerinin yapacağı bağışlar geliyor.

Ama ekonomi kötü, kimse elini cebine atmak istemiyor sanırım.

***

Benim dikkatimi çeken ise kurulan bu komisyon.

Komisyonun başına Orkide ve Point'te kayyum olarak görev yapan Mustafa Gedikoğlu getiriliyor. Gedikoğlu, kayyumluğunun yanı sıra AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ'a yakınlığı ile biliniyor. Anlatanlar diyor ki zaten Gediklioğlu'nu yönetime ve komisyona da Hamza Dağ yerleştirdi.

Komisyonun diğer isimleri de ilginç.

Örneğin Emrun Sulayıcı.

Son yerel seçimlerde İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Nihat Zeybekci'nin aile dostu.

Başka kimler mi var?

Türkiye'de TOMA üretiminde rekorlar kıran AKP'nin İzmir Kurucu İl Başkanı İsmail Katmerci'nin oğlu Furkan Katmerci.

Bir önceki il kadın kolları başkanı olan iş insanı Gözde Keskin

Bir başka örnek Folkart'ın avukatı Koray Battal...

Birini unutmuştum son anda anımsadım.

İktidarın tanzim satış hamlesini biliyorsunuz.

Hani seçim öncesi ucuz soğan, domates, patates için kurulmuştu.

O günlerde “40 ton domatesi bağışladılar” başlıklı gazete haberini aklınıza getirin.

İşte tartışılan o hamleyi yapan kardeşlerin en büyüğü Hayrettin Uçak.

***

Siyasetin finansmanı önemli.

Finanse edenler daha da...