Salgın öncesi değişik salonlarda, açık alanlarda şiir etkinlikleri hepimizin özlemle beklediği günlerdi. Salt İzmir’de değil, yurdun değişik yerlerinde ne güzel şiir buluşmaları yaşanıyordu. Bir yılı aşkın süredir artık bu yüz yüze, ses sese, gönül gönüle buluşmalardan uzak kaldık!

Şimdi uzaktan, sanal ortamdan, zoom denen teknik olanaklarla evlerden bağlanıyor şairler, şiirlerini okuyor, şiir üzerine sözlerini paylaşıyorlar. 

1960’lı, 70’li yıllarda özellikle İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de coşkulu “şiir matineleri”nin olduğunu çok duyduk. Hatta Ankara’da bulunduğum 1966-75 yılları arasında birçok şiir etkinliğine ben de katılmıştım, şiirler okumuştum. Alkışlamıştım, alkışlanmıştım.

Yakın geçmişte ise  İzmir’de değişik yerlerde  yapılan şiir etkinliklerini anımsıyorum. Gündüz Badak, Ümit Yaşar Işıkhan, Atila Er, Cem Seyhun Ünbay, Yaşar Ürük, Metin Soydeveli gibi şair-yazar dostların öncülük ettiği şiirli buluşmalar unutulur mu?

Homeros Kültür Sanat Platformu’nca şair Asım Öztürk ve Recai Atalay’ın yılda iki kez gerçekleştirdikleri şiir dinletileri de özlemle beklenirdi. Çok sayıda şairin katıldığı bu toplantılar,  bir şiir şöleni gibi geçerdi. 

Şair Can Ceylan’la da bu şiir dinletilerinde karşılaştık. Birçok yazın-sanat dergisinden de adını biliyordum.   

Can Ceylan bir hekim. Bir bilim insanı. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim dalı Başkanı. “Mesleğim dışında en önemsediğim kişisel uğraşım şiir yazmaktır” diyor. Akıl Çelinmeleri (2006), Al Buyur Canımdan Yak (2010), Ömür Diye Kuşandığımız (2012), Hep Çakıl Koksun Deniz (2015) adlı dört şiir kitabı vardı.

Korona gündemiyle dilimize de  giren   “Pandemi”,  Can Ceylan’ın diliyle,  ses yakıştırması, çağrışımıyla, adına yakışan biçimde “Candemi” (*) olarak kitaplaştı, kitaplığımıza yerleşti.

Şair Hidayet Karakuş “Can Ceylan’ın şiirlerinde yeni, irkilten imgeler var” diye başlamış kitaba giriş yazısında. Karakuş şöyle de bağlamış yazısını: “Can Ceylan, şiirimizde yeni bir ad olacak. Özgünlüğü dize kurgusunda, devrimci bakışında yatıyor.”

Bir başka şair Hülya Deniz Ünal da “Can Ceylan’ın kitabının ismi Candemi. Pandemi’de yitirdiğimiz onca cana can vermek isteyen bir hekim var karşımızda. Onlara mecazen can verecek ve pandemiyi Candemi’ye çevirecek şiirli bir aşı bulmuş. Hınzır ve sevimli.”

Şiiri; yaşamın özü, ana fikri, felsefesi olarak kabul eden Ceylan olaylarda, insanlarda, doğada, canlı ve cansız varlıklarda şiirin dokusuna ışık tutan gizemli, içsel bir yan olduğuna inanıyor. 

Şiiri şairin kendine özgü hesaplaşmalardan ortaya çıkan duygu, düşünce yüklü bir söz gemisine benzetiyor Ceylan.

Bence Can Ceylan’ın şiirsel dokusuna  bu kez “can/demi” desek de olur. Demlenmiş, olgunlaşmış, güncelliğin gündeminde bir yol bulmuş kendine.

Göverik, Delilik, L’imbik adlarını verdiği üç bölümde toplamış şiirlerini. Tadımlık sayın, Pandemi şiirinden son iki dörtlüğü paylaşmak isterim sizlerle:

Ağız burun tam kapalı söylemler yarım yamak / Maskelerin arkasında kısıtlı mahsur kaldılar / Çığır açtı sanal âlem günler zehir zemberek / Şimdilik tutuklu hepsi ikinci bir emre kadar 

Bugünler elbet geçecek iyilik hüküm sürecek / Yaşam denen kalkışmada yumruğu insan vuracak / Yeter ki hep diri kalsın tomur başak umudumuz / Bir de erzak dolabında makarnamız bulgurumuz 

Bu salgın süreci okuma, yazma, üretme bağlamında yazarlara, şairlere de geniş olanaklar sağladı. Şu an  yazı odalarında ne çok şiir, öykü, roman üzerinde çalışılıyordur kim bilir. Ama önce sağlıkla aydınlığa çıkalım.  

(*) CANDEMİ, Can Ceylan şiirleri 102 sayfa, Öteki Y. Ocak 2021