Tok açın halinden anlamaz derler.

Açlıktan nefesi kokan Dursun, Loto’dan çok büyük ikramiye kazanan asker arkadaşı Temel’i lüks bir restoranda mükellef bir yemek yerken görünce, hemen masanın yanına yanaşıp yanaşıp; “Halume acı Temel” demiş “Çok zor durumdayum!”

Temel de; “Vah vah! Çok üzildum, çok yazuk!” diyerek arkadaşının isteğini yerine getirmenin huzuru ile yemeğine devam etmiş.

Dursun, yemeğini bitirip lokantadan çıkan Temel’in önüne geçince Temel; “Az önce sana acidum ya!” demiş “Taha ne isteyisun?” “Çok açum.” demiş Dursun “Üç gündür ağzuma pir lokma koymadum!”

“Pak işte pu hiç olmadu!” demiş Temel ve kürdanıyla dişini  karıştırıp uzaklaşırken eklemiş; “Kendinu zorlayup, mutlaka pir şeyler yemelisun!”

****

Sayın Cumhurbaşkanımız da Tokat’ta çiftçilere Temel gibi tavsiyede bulunmuş. Akşam yatmadan önce ben şunu yapıyorum, her akşam yatarken manda yoğurdu. Manda yoğurdu hakikaten kalitedir, çok iyidir. Onun içine şöyle Medine hurması doğrarım, 3 tane veya 5 tane. Ona biraz çay kaşığı kestane balı ve yulaf ezmesi atarım. Bu dörtlüyü karıştırarak yer yatarım, şifa. Tavsiye ederim.

Bir diyetisyen dostumla benzer bir durum yaşamıştım. Kendisi, bize; “Her istediğinizi yiyerek zayıflamak mümkün demişti. Ben de, “Asla mümkün olamaz!” diye karşılık vermiştim. “Ben zayıflatırım!” diye konuşmuştu dostum hafif bozularak.

Ben de; “Zayıflama konusunda bir problem yok değerli dostum!” demiştim “Ben asla mümkün olamaz derken, her istediğimizi yemeyi kastediyorum. Nerede bizde her istediğimizi yiyebilecek para?”

Sayın Cumhurbaşkanımıza da diyeceğim aynı; “Bu söylediğiniz de bize şifa olmaz! Nerede bizde onları alacak kadar para!”

Millet sizin gibi Devlet Baba’nın bütün nimetlerinden yararlanmıyor ki.

Bizim babalarımız, Tevfik Fikret’in Balıkçı şiirindeki gibi;

“Bugün açız yine evlatlarım, diyordu peder,

Bugün açız yine; lâkin yarın, ümid ederim,

Sular biraz daha sakinleşir... Ne çare, kader!” diye feryat ediyor.

“Kral da dilenci de aynı iştahla, acıkırlar.” demiş Montaigne.

Çok doğru ama krallar, saraylarında; Pataşur içerisinde Çerkes Tavuğu, Zencefilli Somonlu Suşi, Tartalet içerisinde Antakya usulü Humus, Susamlı Levrek Simidi, Aydın usulü kuzu çöp şiş yerken, bırakın dilenciyi, işçisi, memuru, emeklisi kuru ekmeğe muhtaç, aç, bilaçsa...

Açlık, için ödüllendirilen bir tek kişi vardır; Knut Hamsun. Yazdığı Açlık romanı edebiyat tarihinin en iyi kitaplarından biri olarak kabul edilir.

Ama siyasette açlık asla ödüllendirilmez.

Hani; “Aç köpek fırın deler!” derler ya...

Aç köpek fırın deler mi bilmem. Bildiğim; Aç seçmen iktidar gömer.

Hele bu açlığa bir de; Demokrasi, Özgürlük ve Adalet açlığı eklenmişse, mutlaka o iktidarı siyaset tarihine gömer.

En sevdiğim düşünür Fa-Lanca (ki yazıldığı gibi okunur); “Ayakta uyutulduğunu anlamak kadar uyku kaçıran bir şey yoktur!” demiş.

Türkiye artık, 20 yıldır ayakta uyutulanların gözlerini fal taşı gibi açtığı, bir döneme girmiş gözüküyor.

Ernest Hemingway’in en güzel kitaplarından biri; Çanlar Kimin İçin Çalıyor romanıdır.

Fa-Lanca’nın en güzel sözlerinden biri de; “Bir iktidar için iktidarını korumak vatanını ve vatandaşını korumanın önüne geçtiyse; o iktidar için tehlike çanları çalıyor demektir.” sözüdür.

Sayın Cumhurbaşkanımızın millete şifa niyetine yaptığı öneri bile milletinden ne kadar kopuk yaşadığını göstermeye yetiyor.

***

Saadettin Öktenay sevilen şarkısında;

“Aşkın kanununu yazsam yeniden

Kimi ümitleri yel alır gider

Kimi benim gibi sever gönülden

Kimi senin gibi el olur gider” demişti.

Sayın Cumhurbaşkanımız da son çare oturmuş seçim kanununu yeniden yazıyor.

Evet, Türkiye’de tablo bu; bir yandan açlıktan milletin karnı zil çalarken, diğer yandan onları aç bırakanlar için tehlike çanları çalıyor.

Bakalım zil mi çan mı kazanacak?

Bakalım bu millet; kendisine dalga geçer gibi Şifa Niyetine manda yoğurdu, kestane balı, Medine hurması, yulaf öneren bu iktidarı; “Er kişi niyetine!” diyerek seçim saydığına gömecek mi?

Unutmadan yazayım, Öktenay’ın şarkısının son dörtlüğü de şöyle;

“Boş yere bekleme geçen günleri

Böyledir ne yazık ezelden beri

Kimi benim gibi sever gönülden

Kimi senin gibi el olur gider”