Sosyal Medyayı tanımlamak gerekirse, internet kullanıcılarının Web 2.0 teknolojisi kullanarak sanal kimlik hesapları üzerinden içerik/fikir ürettikleri, paylaştıkları, tartıştıkları sanal platforma verilen isim diyebiliriz.

Web 2.0 teknolojisi üzerinde biraz durmak gerekirse, yaratıcısı Tim O’Reilly’e göre “Web 2.0, bilgisayar endüstrisinde internetin bir düzlem olarak ilerlemesiyle, ağ etkilerini daha çok insanın kullanabilmesi için programlar oluşturarak bir işletme devrimi yaratmıştır’’

Web 1:Tim Berners Lee tarafından geliştirilen www(world wide web) teknolojisi olup sadece bilgi vermek için içerik sunar. Web2’de ise içeriğe aktif katılım yapılabilmekte. O’Reilly MediaLive İnt. tarafından 2004 yılında sunuldu. Web3’de ise Anlamsal Ağ/semantic web.kişiselleştirme ve yapay zeka kullanımı ile hareketlilik sağlandı. Web4, tüm bunlara arttırılmış gerçeklik (Augmented reality) ve bulut (cloud) yazılımları ile muazzam bir derinlik kazandırıldı.Web x …şeklinde gelişimine devam ediyor.

Digital Dünyada, Siwdegress.com (1997-2001)’dan bu yana çok zaman geçti. LiveLournal, Ryze, Frienster, Periscope, YouTube, Myspace, Facebook, Twitter, Flicker, Linkedin, Google+, Pinterest, İnstagram….. başlıkları ortaya çıktı.

Facebook’un aktif kullanıcı sayısı 1 milyarı geçti (1.119.789.341). Yine YouTube 1 milyar, Google+ 550 milyon, Linkedin 300 milyon ve Twitter ise 280 milyon kişi tarafaından kullanılıyor..

Ülkemizdeki rakamlar ise şöyle: Facebook: 35.5 milyon, Twitter:11.537.505 (Global %3).(Günlük mesaj sayısı 500 milyon), Google+:1 Milyon, Linkedin:1.5 Milyon

Türkiye’de internet kullanıcıların %31.7’si sosyal medyada. Tweet’lerin %75’i üç büyük ilden atılıyor. Üç büyük il dışında Anadolu’da ise Facebook ağırlığı görülmekte.

Sosyal medya, merkezlerinin ABD’de olması nedeni ile ulusal güvenlik enstrümanlarını düşünmezsek, günümüzde, ucuz, hızlı ve bireyin sesini tüm dünyaya duyurmasının yegane aracı halindedir. Artık klasik medya araçlarının yerini sosyal medya platformları almıştır.S adece G20 ülkelerindeki digital ekonomi cirosu 4.2 trilyon doları geçmiştir. Ülkemizde de 50 milyar lira seviyesindedir.

Sağlık Sektöründe tüm sağlık kayıtlarının BİGDATA formasyonunda ulaşılabilir olması, tanı ve tedavi süreçlerini kısaltmasının yanında 7 gün 24 saat hizmete hazır bir sektör fonksiyonunu da beraberinde getirmiştir. Aynı zamanda yeni sağlık hizmeti lansmanları için de muazzam imkanlar sunmaktadır.

Elbette, Sosyal medyanın yoğun kullanımı fizik ve psikolojik hastalıkları da beraberinde getirdi. Artık restourantta giden insanlar havadar, aydınlık yerleri değil cihazlarını şarj edecekleri prize yakın yerlere oturur oldular. Bu grup için PLAGOMANİ (şarjsızlık hastalığı) tanısı konuyor. Dosyalarını e-mail ile alan, iş arkadaşlarını Linkedin’den bulan, Face ile sosyalleşen ve sohbetlerini de WhatsApp ile yapanlar için doktorların hastalık sözlüğünde artık eğer sürekli internet ortamında olmadığında gelişmeleri kaçıracağı korkusu yaşayanlar için FOMO Hastalığı, yerli yersiz selfie çekenler için SELFİTİS, eve kapanıp sürekli online kalanlar için de HİKİKOMORİ FENOMENİ tanılarımız mevcut. Cep telefonu ve bu cihazları kullanırken kas eklem gruplarına yönelik oluşan Carpal Tünel sendromu gibi hastalıkları saymıyorum bile! Ama biz doktorların tatlı belası SİBERHONDRİKLER! Yani, hastalıklarını ya da taşıdıkları semptomları internette teşhis edenler!.

Dünya ekonomisinin yavaşladığı ve IMF’in yeni patronu Bulgar Georgieva’nın senkronize durgunluk diye nitelendirdiği bir kriz döneminde bile %10 büyüyen digital sektör ekonomisi ile karşı karşıyayız. Kremer, Banerjee, Duflo gibi bilim insanlarının fakirliğin ekonometrik ethiopatolojisi üzerine yaptıkları çalışmalar ile Nobel ödülü aldığı günümüzde, zaman zengini çağımız insanının sosyal medyada kullandığı vakti sınırlamak için risk/güvenlik balansının kurulacağı ulusal politikaların oluşturulması yakındır diye düşünüyorum.