Evet dünyanın 1 numaralı ilgi çeken sporu futbol. Eğlence sektörünün öncü ülkesi ABD bile vatandaşlarının yeşil sahalara ilgisini artırma adına yatırım üstüne yatırım yapıyor. Futbol, spor dalı olmaktan çıkıp bilişim gibi, gıda gibi dev bir ekonomi endüstrisine dönüştü. Bunu inkar edemeyiz. Ama biz Türkiye'de futbolun üzerine fazla mı anlam yüklüyoruz? Takımların yaptığı çok haneli transferler sonrası muhasebeci kesilen taraftarlar mı ararsın. Çok fazla taktik analizine kasıp küçük Mourinho olan futbolcu eskilerininin kahve muhabbetlerini mi dinlersin televizyon ekranlarında. Bu kadar ilgiye rağmen 100 yılı aşkın futbol tarihimizde tek uluslararası başarımız 2000 yılında Galatasaray'ın kazandığı UEFA şampiyonluğu. Birinci sporu basketbol olan Yunanistan'ın bile 2004'te bir Avrupa şampiyonluğu var halbuki. Diğer sporlara ilgi göstermemizin zamanı gelmedi mi? Mete Gazoz'un okçuluk branşındaki olimpiyat şampiyonluğu, kadın voleybol takımımızın Tokyo'da bizi gururlandırması( ki kulüpler düzeyinde de en başarılı olduğumuz dal voleybol), atletizmde, yelkende birçok dalda sonuna kadar yarışmacı ruhla savaşan sporcularımız. Euro 2020'de Bizim Çocuklar'da göremediğimiz o mücadeleci ruhu, Tokyo'daki Bizim Çocuklar bizi gururlandırarak göstermiyor mu? Artık futbola çok anlam yüklediğimizi düşünüp, diğer sporların da var olduğunu anlamalıyız. Bunun yolu da kitle iletişim araçlarından geçiyor. Evet internette istediğimiz sporu izleyebiliriz rahatlıkla ama hala azımsanamayacak bir kesim gündemi televizyondan takip ediyor. Ve ulusal spor kanallarımız gün boyu futboldaki olası transfer ihtimalleri ile ilgili aforizmalardan bahsediyor. Artık bir kangren haline dönen transfer programları, hakem eleştirileri bölümlerine bir ara verilmemeli mi? Evet özgürlükçü ülkelerde bu tarz kısıtlamalar doğru değil ama tıpkı evlilik programlarının ülkenin psikolojisini etkilediği gerekçesiyle kaldırıldığı gibi bu tür futbol programları da kendilerine bir çeki düzen veremez mi? Çünkü bu programlar ülke futbolunu hicbir şekilde ileriye götürmeyip olduğu yerde tekrar etmesine sebep oluyor. Hiç olmazsa 4 yılda bir düzenlenen olimpiyatların olduğu dönemde diğer sporlara ağırlık verilemez mi? Ne kaybederiz? TRT Spor'un Yıldız kanalı olmasa olimpiyatların oynandığını anlamayacağız bile. Paralı kanallara sahip olanlar 365 gün olduğu gibi olimpiyat vakitlerinde de olimpik sporlara doyuyordur. Ancak bu bir kamu hizmeti ve özellikle genç nesle futbol dışında da başka dallar olduğunu göstermemiz gerekmez mi? Keşke şu dönemde olimpiyat programları çoğalsa. Eminim olimpiyatların bitimine 1 hafta kala, 7 günlük süreçte çok iyi bir reyting yakalarlar ve kanal yonetimleri futbol dışındaki diğer spor programlarının daimi olması için bir proje üretebilir. Hem bu sayede futbol, üzerindeki anlamsız baskıdan kurtulmuş olur. Böylece yeniden bir kabuk değişimi yaşar. Futbol takımlarının yöneticileri aslında gençleştirme adı altında futbolun modernleşmesi için radikal kararlar almak istiyorlar ancak taraftarların kısa vadeli başarı baskısı bu adımı atmalarını engelliyor. Ki ekonomik olarak çöküş yaşayan kulüplerimiz, şu dönemde diğer sporlara ağırlık verilirse, sıfırdan başlayabilecek ortamı yakalayıp düzlüğe çıkabilir. Taraftarın gözünü boyamak için değil, geleceği kurtarmak adına doğru hamleler yapacak fırsatı bulabilir. Genç nesil de kısır Türk futbolunda rol model bulamıyorken, okçulukta Mete Gazoz, voleybolda Eda Erdem, basketbolda Furkan Korkmaz gibi daha sayabileceğimiz örnek insanları gördükçe kötü alışkanlıklar yerine spora odaklanır. Her çocuktan olimpik sporcu olmasını bekleyemezsiniz ama gelişme çağında sporla yoğrulan bireyler disiplinli, özgüvenli ve kararlı insanlar olarak sağlıklı, dürüst yeni bir Türk halkı jenerasyonunu oluşturabilirler. Şu an ülkemiz her sektörde, her alanda zaten bu insan portföyü sıkıntısını yaşamıyor muyuz?