Bugünlerde dünyanın geleceğini etkileyecek üç lider gözüküyor. Bunlar ABD Başkanı Trump, Kuzey Kore Başkanı Kim ve İsrail Başbakan'ı Netanyahu. Başkan Trump son yaptığı kadro değişikliği öncesinde "ÖNCE AMERİKA" yaklaşımı çerçevesinde, ülkeye ihraç edilecek ürünlere yönelik vergi arttırımları ile gıda ve teknoloji alanında ülkeler arası yeni bir ekonomik savaşın adımlarını atmıştır. Davos toplantısında bunun ilk işaretlerini vermiş ve Amerikalı yatırımcılarının yanı sıra başta otomotiv olmak üzere birçok sektör yöneticilerini Amerika’da yatırım yapmaya çağırmıştır. Petrol lobisinin etkisinin azalmasına karşılık gıda lobisi onun yerini almış, silah sanayi ise biraz daha etkin hale gelmiştir. Dış İşleri Bakanı ve CIA başkanının değiştirilmesini bu açıdan değerlendirmekte yarar vardır. ABD'nin dış politikasını yönlendirilmesinde etkin olan bu iki makama atananlar, "İFLAH" olmaz birer savaş yanlısı olup, fanatik İsrail destekçisidirler.
Bu atamalarla İsrail, bölgede uygulayacağı politikalarda büyük bir destek görecektir. İran'la yapılan nükleer anlaşmayı tanımayacağını açıklayan Trump'un, politikalarının bir nevi tetikçisi olacaktır. Katar dışında kalan Arap ülkelerini yanına alan İsrail, bölgedeki Şii etkinliğini kırmak için Lübnan, Filistin ve Suriye’de etkin bir aktör olarak sahne alabilecektir. İran'a nükleer bomba atabileceklerini söyleyen Netanyahu'ya yeni atanan kadronun savaş tam-tamları çalarak destek olacağından kimsenin kuşkusu olmasın. Bu atamalar dünya barışı için bir dönüm noktasıdır.