İzmir’in öncüleri ekonomiden sağlığa kadar pek çok konuda yol haritası çıkardılar bugüne kadar… Ne kadar başarılı oldular, bilmek güç. Çünkü hiç birinin ardından bir sonuç bildirgesi yayınlanmadı, örnek olması için kitaplaştırılmadı, süreç belgelendirilmedi, kamuoyuyla paylaşılmadı… Yani hikaye nerede başladı, nasıl bitti hiç bilemedik… 

Genelde başlangıçta geniş katılımlı toplantılar yapılır, güzel başlıklar belirlenir ama sonrası… Başkanlar değişir, müdürler değişir, bayrak devredilemez, projeler atıl kalır. Oysa sürdürülebilirlik çok önemlidir… Liyakat olmadan bu işin yürümesi zor… Bu nedenledir ki İzmir, bir liman kenti midir, üniversiteler şehri midir, sağlık turizminin lokomotifi midir, sanatın yükseldiği yer midir bilinmez… Fakat çok kimlikli, çok kültürlü bir kent olarak 4 milyonluk nüfusuyla zamanı cömertçe harcamayı çok iyi bilir bu kent… Ve var olan değerlerine de sahip çıkmakta nedense ürkektir… Ve İstanbul’dan gelen herkes bu şehirde yaşayanlara göre çok daha önemlidir…  Sizin yapamayacağınızı, başaramayacağınızı düşünürler… Bu nedenle de sizi frenlemekten geri durmazlar.

Hemen hemen her şeyle ilgili 80’e yakın festival var bu kentte, ama çoğunun içi boş… Yapılmak için yapılıyor oldukları çok belli. Oysa, var olanları daha güçlendirip onları birer dünya markası haline getirmek, böylece kenti yurt dışında daha fazla tanıtmak çok mu güç? 

İzmir Kısa Film Festivali, İzmir Film Festivali, İzmir Tiyatro Festivali, İzmir Festivali, İzmir Caz Festivali ve İzmir Kukla Festivali yıllardır devam eden, kentin en değerlileri, en önemlileri arasında ilk sıraları alanlar…  

Ancak bu ilk sıradaki festivalleri yapanlar hem maddi hem de manevi olarak desteklenmediklerini düşünüyorlar. Özellikle de en çok sahip çıkması gereken kurumlardan yeterli yardımı alamadıkları için üzgünler… 

Sadece ulusal değil uluslararası alanda da İzmir’i ön plana çıkaran bu festivaller için tanıtıma daha çok ihtiyaç var. Yurt dışından daha çok gazeteci ve konuk sanatçı getirilmeli. Gelen kişiler de kentimizde iyi ağırlanmalılar. 

Organizasyon yapan şirketlerin, festival düzenleyenlerin en çok dert yandığı konulardan biri de yeterli kültürel birikime ve iş ahlakına sahip olmayan kültür merkezi yöneticileri… Bu insanları bu görevlere getirenlerin daha dikkatli olmaları gerekiyor. Sanata kapılar açılırken yapılan değerlendirmeler büyük önem taşıyor. Ve kentin kültür sanat politikası oluşturulurken gerçek bir işbirliği yapılmasına dikkat edilmeli. 

Son olarak; bugün İzmir Uluslararası Kukla Günleri başlıyor. 23 ülkeden yüzlerce sanatçı gelecek… İzmir Uluslararası Kukla Günleri Direktörü Selçuk Dinçer, yerel yönetimlerin, kurumların, odaların, üniversitelerin ve medyanın festivali yeteri kadar sahiplenmediğini söylüyor. Dinçer, “Bu yıl festivali her türlü olumsuzluğa rağmen yapıyoruz ve sözü kuklalara bırakıyoruz” diyor. 22 Mart’a kadar kukla sanatçıları bizi sanatsız bırakmayacaklar. Paneller, sergiler ve atölye çalışmaları yapacaklar. Siz de bunun tadını çıkarırken, aldığınızla yetinmeyip daha fazla sanat isteyin… İsteyen alır…