Hadi gelin, bugün sizleri parkeye götüreyim. Salona… Tek ya da çift taraflı tribünleri olan… Lastik tabanlı pabuçlarınızı sürttüğünüzde ciyak ciyak öttüren… Renkli döşemeli… Bembeyaz sarkıt ışıklarla bezenmiş spor salonlarımıza…

Basketbol, voleybol veya hentbol müsabakalarından en az birini mutlak canlı izlemişsinizdir benzer salonların birinde… Altyapılarda daha çok ailelerin izleyici oldukları, liglerin seviyesi arttıkça tribünlerdeki seyircinin de arttığı bu takım oyunlarına biri daha eklendi yakın zamanda… Futsal…

Futbolun fut’unu, salonun sal’ı ile birleştirince salon futbolunun adı Futsal oluvermiş… Aslında Güney Amerika’da çok uzun zamandır oynanıyor. Brezilya başta olmak üzere Arjantin, Uruguay ve Paraguay’da çok popüler… Şimdilerde Paris’te forma giyen Brezilyalı ünlü futbolcu Neymar’ın ve Arjantinli yıldız Messi’nin salonda futbol oynarken çekilmiş videolarının sosyal medyada çok izlenenler arasında olduğunu hatırlatayım. Hatta Fenerbahçeli Alex’in bile futsal geçmişi olduğunu biliyor muydunuz? Salon futbolunun dünya futboluna yön veren kıtaya sıçraması da çok zaman almamış. Özellikle Güney Amerikalıların, Avrupa’ya ilk geldikleri ligler olan Portekiz ve İspanya’da salon futbolu en az statlarda oynanan kadar cazip geliyor sporseverlere… Dünyada ise kadınlar ve erkekler futsal şampiyonları genelde Brezilya ya da İspanya oluyor.

Kulüp bazında da futsal ligleri ve turnuvaları düzenleniyor. Ülkeler arasındaki kulüp bazlı turnuvalarda başı yine Brezilya ve İspanya kulüpleri çekiyorlar. Avrupa futbolunda söz sahibi olan ülkelerin salon futbolu temsilcileri de bu furyada kendilerine yer bulmaya çalışıyorlar.

Peki, biz ne durumdayız? İlk olarak 2009 yılında Türkiye Futbol Federasyonu ulusal bir lig düzenledi. Evet, yanlış okumadınız; ülkemizde çok yeni olduğunu söylemiştim… Henüz onuncu yılındayız ulusal anlamda… Aslında Ömer Kaner ile milli takımlar düzeyinde çok kısa zamanda da başarılı olduk sayılır. Avrupa futsal şampiyonası finallerine 2012 yılında katılabilmek gibi… Ama futsal milli takımımızın oyuncularının büyük çoğunluğu Hollanda, Belçika, Almanya gibi ülkelerde forma giyenlerdi… Şimdilerde bu sayı biraz daha azalmış durumda… Yani kendi ülkemizde forma giyenlerden örülü bir milli takımımız var. Ömer Kaner’in değiştiğini, yerini başkasına bıraktığını belirteyim…

Basketbol gibi 5 oyuncuyla başlayan futsal, oyun içerisinde sınırsız oyuncu değişikliğine imkan tanıyor. Çok hızlı oynanıyor. Yani büyük sahadaki gibi, sporcuya, saha içerisinde dinlenme şansı tanımıyor. Durmak yok yani… Ayrıca istatistiklere göre normal futbol maçında gençler kategorisinde bir futbolcu 15-20 defa ortalama top il buluşuyorsa, futsal bu rakam 40’ları geçiyor. Futsal 20’şer dakikalık 2 devrede oynanıyor ve topun dışarıda kaldığı zamanlarda süre çalışmıyor.

Futsalın özellikle tabana yayılması, liseler düzeyinde turnuvalar ile yaygınlaştırılması gerekiyor. Gerekiyor ki ülkemizde de, bu yeni takım sporu, çocuklarımıza ve gençlerimize yol gösterenlerden olsun. Türkiye Futbol Federasyonu bu anlamda yerel lig çalışmalarını şehirlerdeki Amatör Spor Kulüpleri Federasyonları üzerinden yapıyor. Ancak yeterli desteğin ASKF’lere verilmediğini düşünüyorum. TFF’nin salon futbolunu yani futsalı geliştiren projeler ile yerelde amatör veya profesyonel oynayamayan yüzlerce gence yeni bir spor hizmetini hazırlamış olacağını biliyor ve bu doğrultuda çalışmalarını bekliyorum.