İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, hastaların Türkiye'de bulunmadığı için yurt dışından getirilen bazı hormon ya da kanser ilaçlarına ulaşmada sorun yaşadığına dikkat çekerek, "Her ay nereden bakarsanız bakın, 400 kalem ilaç yoka düşüyor. Bunlar tedaviyi aksatan ilaçlar olduğu için durumun ciddiyeti her geçen gün büyüyor" dedi.

​Türkiye'de ruhsatlı olmayan veya ruhsatlı olup piyasada bulunmayan ilaçlarla ilgili düzenlemeler içeren 'Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve KHK'lerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu'nda kabul edilmesi üzerine değerlendirme yapan İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, ithal ilaçların yurt dışından getirilmesi için Türkiye Eczacılar Birliği (TEB) dışında başka kurumlara da yetki verileceğini açıkladı. Bu ilaçları yurt dışından getirmek için ayrı bir birim kurmak yerine, ilaçların Türkiye'de bulunabilir olmasını sağlamak gerektiğini söyleyen Sayılkan, her ay 400 kalem ilacın yoka düştüğünü belirtti. Sayılkan, "Bir ilaç firması Türkiye'de ithalat ruhsatı almak için bir sürü prosedürle uğraşıyor. O ruhsatın iptal olmaması için Türkiye'ye yılda belli sayıda ürün sokması lazım. Bu yüzden aynı ilacı, bin kutu gerekmesine karşın 3- 4 ayda bir 300 kutu getirerek hastalara temin ediyorlar. Dolayısıyla her ay nerden baksanız, 400 kalem ilaç yoka düşüyor. Bazı ilaçların Türkiye'de bulunabilen eşdeğerleri var. Halkımızdan rica ediyorum, eczacılarına güvenip aynı ilacın eşdeğerini tercih etsinler. Ancak hormon ve kanser ilaçlarının bir eşdeğeri yok. Bunlar tedaviyi aksatan ilaçlar olduğu için durumun ciddiyeti her geçen gün büyüyor. Gereken kaynak aktarılmalı. Sağlık yaşamın temelidir. Sağlıktan tasarruf etmek yerine, başka alanlarda bunu yapsınlar" dedi.

'ÇÖZÜM, İLAÇLARI TÜRKİYE'DE BULUNABİLİR HALE GETİRMEK'

Daha önce ithal ilaçların yurt dışından sadece TEB tarafından getirildiğini belirten Tuncay Sayılkan, şimdi Sosyal Güvenlik Kurumu'nun da buna yetkili olduğunu söyleyerek, "Piyasada bulunmayan ilaçlar, bir dizi prosedürden sonra ortalama 20 günde kargoyla Türkiye'ye geliyor. Ailede ilaç siparişi verebilen, kargo takibini yapabilen biri varsa bunu yapmak kolay. Ama Anadolu'da yaşayan bazı aileler bu ilaçlardan mahrum kalıyor. Bu prosedürlerle ulaşmak hastaya zulümdür. Zaten ağırlıklı olarak kanser hastalığı ile mücadele eden kişilerin ilaç ihtiyacında bu sorun yaşanıyor. Sağlık söz konusu olduğunda hızlı çözüm bulmak zorundayız. Çözüm yurt dışından ilaç getirmek değil, bu ilaçları Türkiye'de bulunabilir hale getirmektir" diye konuştu.

Toplumda eczacıların ilaç vermediği ile ilgili yanlış bir algı oluştuğunu dile getiren Sayılkan, bulunmayan ilaçların siyasete alet edilmesinden de son derece rahatsız olduklarını belirterek şunları ifade etti:

"Çaresiz insanlarla biz muhatap oluyoruz. İlaç ihtiyacı olan çocuklar ya da yaşlılar için elimizden bir şey gelmiyor. Sanki eczanede ilaç var da biz vermiyoruz gibi bir algı yaratılıyor. İlaç hastaya verilecek ki; biz hem manevi tatmin yaşayacağız, hem de ciro yapacağız. Bazı yetkililer, internet ortamında herhangi bir ilacın Türkiye'de bulunup bulunmadığına bakıyor. Sonra da 'Bu ilaç ülkemizde var' diyor, ama örnek veriyorum, Ardahan'ın herhangi bir ilçesindeki bir eczanede 4 tane ya da İzmir'in Ödemiş ilçesindeki bir eczanede 2 tane bulunan ilaç bizim için 'var' demek değil. Her eczanede bulursanız, o ilaç var demektir."