Röportaj / Sinan KESKİN

Son yıllarda yoga eğitimi veren stüdyolarda hızlı bir artış yaşanıyor. Günümüz insanı hızlı yaşam koşularının getirdiği stresle baş etmek için birçok farklı metoda başvururken bunların arasında en çok tercih edileni de yoga oluyor. Sürekli masa başında, zamanla yarışarak çalışılan ve yoğun stres içeren iş temposu, kadın-erkek herkesin zihnini yıpratıyor. Tüm bu koşuşturmaca, insanların dönem dönem kendilerini mutsuz ve sağlıksız hissetmesine de yol açıyor. Yoga terapisi, tüm bu yoğunluklardan arınma sağlayarak sade ve huzurlu bir yaşam düzeyine ulaşmak için ruhsal olarak yenilenmeyi destekliyor.

Elif Kaya ve Özge Ceylan yogayı bir yaşam biçimi haline getirmiş İzmirli iki genç kadın. Elif, kurumsal bir şirkette insan kaynakları uzmanı, Özge ise 6 yıl öncesine kadar THY'de hostesti. Yoganın kendi yaşamlarındaki etkisini paylaşmak isteyen Elif ve Özge, çalışma yaşamından kendilerine zaman ayırma fırsatı bulamayan çalışanlara da bu deneyimi yaşatmak için 2 yıl önce yogayı ofis ve fabrika ortamına taşıdılar. “Genelde şirketlerde 'oram ağrıyor, buram ağrıyor' diye çok fazla izin alınıyor. Gözlemlediğimiz kadarıyla yogadan sonra gerçekten bedensel olarak bütün rahatsızlıkları geçiyor” diyen Elif ve Özge ile ofis yogayı, çalışanlar üzerindeki etkisini ve şirketlerin bu konuya yaklaşımını konuştuk.

Öncelikle Elif Kaya ve Özge Ceylan'ı kısaca tanıyabilir miyiz?

Özge Ceylan: 6 yaşında bir oğlum var. O doğduktan sonra yogaya başladım. Yaklaşık 6 yıldır yoga yapıyorum. Birçok anne deneyimlemiştir, yeni doğum yaptığınız dönemde kendinizi biraz depresif hissedebiliyorsunuz. O dönem beni rahatlatacak bir şey arıyordum ve yogaya başladım.

Yoga eğitmenliğine başlamadan önce ne yapıyordun?

Özge Ceylan: Öncesinde Türk Havayolları'nda hostestim. 5 yıl hosteslik yaptım. İlk yıl yurtiçi sonrasında kıtalar arası uçtum. Çok keyifi bir dönemdi. Ama bütün hayatım boyunca yapabileceğim bir iş değildi. Çok yorucu ve yoğun bir iş. Gezmeyi ve yeni yerler görmeyi, yeni tatlar keşfetmeyi çok seviyorum. 5 yıl boyunca gerçekten merak ettiğim, ilgimi çeken birçok yere gittim ve 'tamam bu kadarı bana yetti' dedim. Hosteslik çok yorucu, ben göreceğimi gördüm, alacağımı aldım. Zaten o sırada da hamilelik dönemi denk gelince artık bunu tadında bırakayım dedim.

Elif seni de tanıyabilir miyiz?

Elif Kaya: 1990 doğumluyum. Ankara Üniversitesi İtalyan Dili ve Edebiyatı mezunuyum. İş yaşamına öğrenciyken Redbull'da pazarlama elemanı olarak başladım. Bu iş beni çok besledi. Hayatın çok farklı yönlerini keşfetmemi sağladı. İnsanlarla iç içeliği, o canlılığı, ruhun canlanması halini çok fazla deneyimledim. Sonra yolum İzmir'e düştü. Ege Üniversitesi'nde İnsan Kaynakları Yönetimi üzerine yüksek lisans yaptım. Kurumsal şirketlerde iş tecrübelerim oldu. Sonra hayatımda bir Portekiz dönemi oldu. Portekiz'e Instituto Superior de Administração e Gestão (İSAG) üniversitesinde master yapmak için gittim. O dönemde yogaya başlayalı 3 yıl olmuştu.

Yogaya ne zaman başladınız? Eğitmen olmaya nasıl karar verdiniz?

Özge Ceylan: Yoga bana hem manevi anlamda hem fiziksel olarak çok iyi geldi. Daha üçüncü dersimde bunu öğrenip paylaşmalıyım dedim. Bunu hissettim ve çok kısa sürede gelişti her şey. Bir süre öğrenci olarak devam ettikten sonra hocalık eğitimi almaya başladım. Elif'le tanışmamız da o döneme denk geliyor. O eğitim süreci bana çok şey kattı. İlk etap eğitim ardından üst seviye eğitim için Hindistana gittik. Daha sonrasında hemen staj derslere başladım.

Elif Kaya: Tek başıma Youtube videoları izleyerek başladım. Yoga yaşamıma girince kendimi o kadar çok bütün hissettimki, evet tamam yoluma buradan devam etmeliyim dedim. Portekiz'deki hocalarımdan birisi şöyle bir şey söylemişti; 'Sen yoga yapıyorsun, hadi gel sana burada bir sınıf açalım, daha önce hiç böyle bir şey yapmadık. Seninle farklı bir işe girişmiş oluruz' dedi. Sınıf açıldı ve ben yoga dersleri vermeye başladım. Okul bitene kadar dünyanın her yerinden öğrenciye ders verdim. Türkiye'ye döndüğümde, yoga bana iyi geliyorsa başkalarına da öğretmeliyim diye düşündüm. Ama bir yandan da para kazanmam gerekiyordu. Bir süre daha kurumsal bir şirkette çalışmak durumunda kaldım. Demekki öğrenecek şeylerim varmış.

Ofis yoga yapma fikri nasıl doğdu?

Elif Kaya: Yoga yapma fikri kurumsal şirkette çalıştığım süreçte kafamda şekillenmeye başladı.

Kurumsal iş hayatında sistem insanları beyaz yaka ve mavi yaka olarak ayırıyor. Sistem her şeyi ayırıyor zaten. İnsan zihni ayırmaya programlanıyor. Ben bunu kabul etmiyorum. Üretimde çalışanlarla ofiste çalışanlar bana göre birler. Çünkü insan aynı insan, sadece yaptıkları iş farklı. Bir şeyler farklı gibi görünüyor ama bu aslında bir yanılgı. Çalıştığım kurumlarda hep bu iki kesimi birleştirme çabası içerisindeydim. Çalışmalarım destek görmedi. 'Elif güzel projelerin var ama bunu şirkette uygulamamız mümkün değil', 'projen güzel ama bütçe ayıramayız' gibi karşı duruşlar oluyordu. Kurumsal şirketlerdeki klasik bahaneler. Tamam diyordum ama hep kalbim kırılıyordu. Bu ayrımcılığa içten içe çok üzülüyordum. Neden birleşemiyoruz ki, neden bir araya gelemiyoruz ve gerçekten birbirimize aynı yerden, kalp mesafesinden bakamıyoruz ki deyip bunu içimde biriktirmişim. Bu birikimler sonrasında hayra vesile oldu.

Görüştüğünüz şirketleri üretimde çalışan personeline yoga dersi aldırma fikrini nasıl karşıladılar?

Özge Ceylan: O kadar çok istediğimiz bir işti ki ilk görüştüğümüz firmadan olumlu cevap aldık. 'Kaç kişi üretimdeki çalışanlarına yoga dersi aldırır ki?' diyebilirsiniz ama ilk görüşmemizde yönetici 'evet ben üretimdeki çalışanlara da yoga dersi aldırmak istiyorum' dedi. Hala çalışıyoruz.

Yoga dersi verdiğiniz şirketlerde çalışanlarda nasıl bir değişim gözlemliyorsunuz?

Özge Ceylan: Nefesimizi hatırlayalım. En temel ihtiyacımız nefes almak. Nefes almazsak ölürüz. Ama biz nefes almayı unutuyoruz. Öyle büyük bir kaos içinde yaşıyoruz ki doğru nefes almayı hatırladığımızda bile, sadece bu kadar basit bir şey de bile iyi hissediyoruz. Bunu bizim aracılığımızla hatırlıyorlar. Tabiki de nefes almayı öğretmiyoruz, bu bildiğimiz bir şey. Bizim aracılığımızla doğru nefes almayı hatırlıyorlar. Bedenlerinde bir enerji olduğunu, o enerjiyi harekete geçirdiklerinde çok daha iyi hissedebileceklerini fark ediyorlar. Elif'in dediği gibi, bir grup insan düşünün, bütün gün konsantre olmuş iş yaparken artık hepsinin birlikte şakalaştığı, espri yaptığı, iletişim kurdukları sosyal bir çevreleri oluşuyor.

Elif Kaya: Genelde şirketlerde 'oram ağrıyor, buram ağrıyor' diye çok fazla izin alınıyor. Gözlemlediğimiz kadarıyla yogadan sonra gerçekten bedensel olarak bütün rahatsızlıkları geçiyor. Çünkü beden doğru çalıştığı için güçleniyor.

Çalışanların yogaya yaklaşımı nasıl oluyor?

Elif Kaya: Tepkiler çok farklı oluyor. Gerçekten ön yargıyla başlayıp sonra deli gibi yoga yapanlar da var.

Özge Ceylan: Aslında biz de değişik bir deneyim yaşıyoruz. Hiç öngöremediğimiz şeyler de oldu. Mavi yakanın yoganın ne olduğundan çok da haberi yok. Beyaz yaka ise yogayı az çok bilen bir topluluk. Yogayı bilen daha kolay adapte olur diye düşünürsünüz ama biz mavi yaka ile bağı çok daha hızlı kurduk. Bu bizim öngörmediğimiz bir şeydi. Kendi kendilerine mantralar ezberlediler. Evde yoga hareketlerini çalıştılar. Oluşturduğumuz whatsapp gruplarına fotoğraflar atıyorlar. Sürece çok çabuk dahil oldular. Çünkü zihinlerinde önyargıları yoktu. Yogaya dair hiçbir bilgileri yoktu. Ama beyaz yakada süreç biraz daha yavaş ilerliyor. Çünkü bir şeyler görmüşler, duymuşlar ve önyargıyla yaklaşıyorlar.

Aldığınız geri bildirimler nasıl?

Elif Kaya: Kişisel ilişkilerde daha az sorun yaşanmaya başladı. Aralarında çıkan problemleri daha yapıcı bir yaklaşımla çözüyorlar. Aynı zamanda konsantrasyonları da gelişmeye başladı.

Kafamdaki fluluk netleşti

Özge Ceylan: Eskiden yapmak istediğim çok fazla şey vardı. Hangisini yapacağıma karar veremezdim. Bu kadar çok şey yapmaya çalışırken de başarılı olamayıp demoralize olurdum. Yoga bende şöyle bir etki yaptı; yapmak istediğim şeyler birleşti ve kafamda netleşti. Kafamdaki bütün fluluk yogayla birlikte netleşti ve ben bu yoldan gidiyorum kararlılığı oluştu.

Yoga bir araç

Elif Kaya: Aslında yoga, meditasyon ya da başka bir şey, hepsi birer etiket. Hepsi en temelde insanın içine sesleniyor. Eski öğretilerde var ya, 'kendini bil, kendini tanı' bütün yollar oraya çıkıyor. Yoga da bir araç.