İşadamı ve yaşam koçu Bekir Günay: En değerli sermayeniz olan zamanı, boş muhabbetler ve getirisi düşük faaliyetlerle geçirmeyin... Hayata olumlu bakmayan, zehirli insanlarla beraber olmayın. Arkadaşlarınızı kartallardan seçin. Kartallarla uçun

“Sekiz saat çalışmak sadece hayatta kalıp, nefes almak içindir. Geçmişe baktığımda, hep çok fazla çalışmışım” diyen Bekir Günay, yurtiçi ve yurtdışı seminerlerde, kendi tecrübelerinden de yola çıkarak, yaşam kalitesini yükseltmenin formüllerini anlatıyor.

“Beynimizin çalışma yöntemini keşfederek, öğrenme gücümüzü yükseltebilir gerçek potansiyelimize ulaşabiliriz” diyorsun. Nasıl olacak bu?

Öğrenme daha anne karnındayken başlar. Öğrenme kapasitemiz sandığımızdan çok daha fazladır. Yeni bir şey öğrenmek demek, beynimizin işleyişini yeniden düzenlemek demektir. İnsan beyni birbirine bağlı yüz milyarlarca nöron yani beyin hücresinden meydana gelmiştir. Öğrenmek, bu nöronlar arasında dolaşacak elektrik sinyalleri için yeni yollar yaratmak ve bu yolları güçlendirmektir. Ama beyindeki her bağlantının arasında snaps adı verilen küçük bir boşluk vardır. Yeni bir şeyin öğrenilebilmesi için elektrik sinyali bu boşluğun karşısına atlamalı ve yoluna devam etmelidir.
İki beyin hücresi arasındaki bu boşluk küçüktür. Aslında bu durum dağcılıkta tıpkı derin bir koyağı (yarık) geçmek gibidir. Koyağın bir tarafından diğer bir tarafına nasıl geçildiği bize öğrenmenin nasıl gerçekleştiği konusunda fikir verebilir.
Herhangi bir yeni bir bilginin bir beyin hücresinden diğerine ilk geçişi en çok çaba gerektiren eylemdir. Tıpkı koyağın karşısına geçerken ucuna ip bağlı ilk çapanın fırlatılması gibi. İlk yolculuk en zor olanıdır. Sonrasında yolculuk her seferinde biraz daha kolaylaşır. Çünkü tek ip hattı önce iki ipe, daha sonra da sağlam bir köprü kuracak yeterliliğe ulaşır. İşte yeni bir şey öğrenirken de benzer bir durum yaşanır. Başlangıçta öğrenmek çok zordur. Çünkü anlayamadığınız çok kavram olacaktır. İşte bu durum iç direncinizin düşmesine, iradenizin zayıflamasına ve sonuçta yolun başındayken vazgeçmenize yol açar. Ama sinyal beyin hücreleri arasındaki boşluğu tekrar tekrar geçerken daha sağlam bir yol oluşmaya başlar. Bu yol ne kadar çok tekrarlanırsa o kadar kolay geçilir hale gelir. Yani alışkanlık oluşur. İlk araba kullanmayı öğrendiğiniz dönemi hatırlayın. Sadece dönmeden önce sinyal vermek bile çok zor gelirdi. Şimdi bir elde direksiyon, öbür elde telefon, göz navigasyonda…Yani kolay geliyor artık. İşte bunun adı alışkanlık. Daha küçük yaşlarda iken bu sinyaller aşırı sürat yaparlar. Ana karakterimizi oluşturmak için beynimiz önce anne babasından, sonra içinde yaşadığı çevreden etkilenerek mümkün olduğunca fazla bilgi toplar. Bu o kadar fazla bir bilgidir ki beynimize adeta bombardıman başlamıştır ve en önemlisi bu bilgilerin tamamı filtre edilmeden direkt olarak zihnimize yerleşir. Bu yüzden bilgi toplama işleminin süratli yapılabilmesi için bebeklik dönemlerinde bilincimiz net değildir ve çoğunlukla bu dönemi hatırlamayız.
 Olumlu tavırlar nasıl seçilir?
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki; yaşamda başarıyı ya da başarısızlığı insanın “kafasında olup-bitenler” belirliyor. Diğer bir deyişle zihindeki düşünce ve duyguların kalitesi, yaşamda başarıyı ya da başarısızlığı getiriyor. Başarının %80’i “insanın tavırlarıyla”, %20’si ise “insanın becerileriyle” ilgili.
Tavrımız herşeyden önce kayıtlarımızda saklı olanlar ile ilgilidir. Bunlar ne kadar olumlu, ne kadar çok ise olumlu tavır seçmemiz kolaylaşır. Ancak böyle değilse, olumlu tavır seçmek için devamlı antreman yapmamız lazım. Kendimize ne söylersek, bilinçaltımıza ne yüklersek, bilinçaltı bu bilgiyi programlar. Bu bilgi o zaman kaydedilmiş olur. Söylediğimiz ister doğru ister yanlış, iyi veya kötü, olumlu veya olumsuz olsun, bilinçaltına ne yüklenirse onu kabul eder. Değiştirmeyi düşündüğünüz bir davranışı her şart altında her gün antrenman yapar gibi bilerek ve isteyerek devamlı tekrarlamak gerekir. Böylece bu iyi davranışı kalıcı alışkanlık haline getirebilirsiniz.
Yaşamda başarı nasıl yakalanır?
İnsanlığın kaderine hükmeden tartışılmaz kanun neden-sonuç kanunudur. Yani başkalarının yaptıklarını pekala sizin de yapabileceğinizi söyler. Tek yapmanız gereken onların ne yapmış olduklarını bulmak ve siz de başarana kadar aynısını denemektir.
Unutmayın, kimse sizden daha iyi ve daha akıllı değildir. Sizden daha başarılı olmalarının tek özelliği, başarının ilkelerini ve başarının kanunlarını sizden önce öğrenip uygulamış olmalarıdır. Başarılı olan insanlar, becerilerinin, ilgilerinin ve sınırlarının farkında olan insanlardır. Böylece ilgi duymadıkları alana yönelmedikleri gibi, kendilerini yeterli hissettikleri alanlardan da en iyi olduklarına yönelirler. İlgi duyduğu alanda becerebileceğine yönelen kişinin kendisine güveni artar. Kendisine saygı duyar ve kendinden hoşnut olur. Kendilerinden memnun olan insanlar, zirvede performans üretirler. Korktuğunuz yada korkudan öleceğinizin kesin olduğu işlere soyunun. Sizi sınırlayan, içinizdeki dehanın ortaya çıkmasını engelleyen ve bir gün nasıl olsa karşınıza çıkacak olan, red edilme ve başarısız olma korkularıyla yüzleşmeye bugünden karar verin. Belli bir zaman diliminde ulaşılmak istenen noktaya odaklanmak gerekir. Bu aynı zamanda hayatı kontrol altına almak demektir. Bunun için neyi neden istediğinizi açık ve kesin olarak tanımlamalı ve de yazıya geçirmelisiniz. Etkili konuşmak hiç şüphesiz çok önemli bir niteliktir. Ancak dinleyecek ve müdahele etmeden, sessizce gözleyecek sabıra sahip olmak, kişiye bir çok durumda etkili konuşmaktan daha önemli avantajlar sağlar. Bir işin planlama aşaması ne kadar detaylı olur ve üzerinde iyi çalışılırsa, sonuca o kadar çabuk ulaşılır. Özellikle ilk defa aldığınız görevler için ödevlerinizi yapın. İşiniz hakkında bulabileceğiniz her türlü bilgiyi öğrenin ki, etkili çözümler sunabilesiniz. Her gün işinizde daha başarılı olmanızı sağlayacak etkili birşeyler öğrenin. Okuyun, kaset dinleyin, seminerlere katılın, kurslara gidin. Güneşin, yeni bir şey öğrenmeden batmasına müsade etmeyin. Mazeretler üretmek yerine, çözümlere odaklanın. Kestirme yollara sapmayın. Ekstra yola gidin. İş hayatınız sırasında ortaya çıkan sıkıntılardan nasıl yararlanacağınızı ve onlarla nasıl başa çıkacağınızı bilin. Problemlere karşı önceden üzerinde çalışılmış cevaplarınız hazır olsun.En kıymetli hazine zamanınızdır. Gerçekte sattığınız zamanınızdır. Çalıştığınız süre içerisinde etkin çalışın. Boş muhabbetler ve getirisi düşük faaliyetlerle vaktinizi geçirmeyin. Çalışanlar için zaten yeterince zorluk var. Bir de bunun üstüne hayata olumlu bakmayan, zehirli insanlarla beraber olmayın. Arkadaşlarınızı kartallardan seçin. Kartallarla uçun. Kendini seven, kendinle barışık olan insan, kendine iyi bakar. İş yerinde devamlı karşılaşacağınız, red cevabı karşısında direnç gösterebilmek için çok enerjiye ihtiyacınız olacak. Hangi işi yaparsanız yapın, ister küçük iş olsun ister büyük olsun, yaptığınız işi ciddiye alın. Arkanızdan takip gerekmesin. Yaptığınız işe damganızı, kişisel logonuzu koyun. Stres testlerinde insan hayatına en büyük yükü getiren olayların içerisinde aile ile ilgili olanlar çok büyük bir orandadır. Kişi uzlaşma içinde olduğu bir aile hayatı sürdüremiyorsa, sağlığını koruması ve enerjisini işe yönelterek, yaratıcı ve başarılı olması mümkün değildir. Sabır, en başta gelen erdemlerden biridir. Sabırsızlık peşin hüküm vermeye neden olur.
Kişi kendisine nasıl müdahale edebilir?
Bir vücut için nefes almak, kan dolaşımı, nasıl hayati derecede önem taşıyorsa, insanların da gerek işlerinde gerekse yaşamlarında başarıyı belirleyen bazı kritik hayati fonksiyonlar vardır. Bu fonksiyonlar kişiden kişiye göre değişiklik gösterebilir. Ama genellikle sayısı onu geçmez. Kişi, herşeyden önce bu fonksiyonların hangisinde iyi, hangilerinde daha kötü bilmesi lazım. Bunun için kendine not vermesi lazım. Eğer kendinize göre yetersiz olduğunuz bir alan varsa mutlaka o konu üzerinde çalışmalı ve kendinizi geliştirmelisiniz.

 Başkalarını yönetme becerisi nasıl gelişir?
Bütün insanların beyin yapısı aynıdır. Hiç kimse diğerine göre üstün ya da aşağıda değildir. Ancak beynin içinde yer alan düşüncelerin kalitesi ve bilginin miktarı yaşamımıza yön verir. Sosyal bir varlık olarak insan başkaları ile devamlı iletişim halindedir. Dolayısıyla başkalarını yönetmenin en önemli özelliği güven uyandırmaktır. Çünkü güven duygusu iletişimin kilit özelliğidir. - Yaşamda büyük bir değişiklik yapabilmenin formülü var mı?
Kendinize ilişkin iç iletişiminizin kalitesi, kendinize ilişkin düşünce ve duygularınızın da yoğunluğunu, yani öz -saygınızı belirler. Öz-saygınızın seviyesi ortaya koyacağınız performansla yakından ilgilidir. Yaşamınızda başarıya ulaşmak ve yaşamınızda gerçekten büyük ve görkemli bir değişim yaratmak istiyorsanız, önce kendinizi ve yaşamınızı algılama biçiminizi ele almak gerekir. İnsan denen varlık, ne denli derine gömmüş olursa olsun, kendisini bulup çıkarma gücüne sahiptir. İşte kişisel kapasitenizi de sınırlayan red edilme ve başarısız olma korkuları yenildiği takdirde, yaşamda başarı kaçınılmaz olacaktır.
- Kendinden örnek verecek olursan, başarıya giden yola ulaşmada engelleri nasıl aştın?
Her şeyden önce zihnimde hep hayallerim (hedeflerim) oldu. Çünkü hedefi olmayan bir uçak, rotasından biraz bile sapsa başka bir havalimanına iner. Bu yüzden hedef koymak önemli. Ama bu bildiğimiz bir hedef tanımı değil. Benim demek istediğim zihninizde aşağıdaki gibi sorulara cevap vermeniz çok önemli.
-Ne istiyorum?
-Neden istiyorum?
-Gerçekten istiyor muyum?
-Bedelini peşin peşin ödemeye razımıyım?
-Neyi, nasıl yaparım?
Bu soruların cevabını verdikten sonra, zorlu bir çalışma süreci başlaması lazım. İşte bu çalışma süreci inandığınız yolda kesintiye uğramadan devam etmeli. Yani hiç bırakmadan. Benim çalışmayı seven bir yapım var. Hatta bir söz var , ”İnsan sevdiği bir işi yaptı mı, bir gün bile çalışmış sayılmazmış.” Böyle bir ortam yaratmak lazım. Elbette iyi bir aileye sahip olmak, sağlığına dikkat etmek bunlar da yardımcı unsurlar. Özetle zihnindeki kaliteli, olumlu düşüncelerin sayısını attırdın mı başarıyı yakalamak kolaylaşıyor.

Günümüz gençleri tembelliğe yenik düşmüş


 Gençlere tavsiyelerin var mı?
Günümüzde gençler için çok önemli bir kriter var... Zaman. Çünkü asıl önemli sermaye bu. Fakat öyle bir bıçak sırtı bir durum var ki; Eğer genç bir insan vaktini internetin derinliklerinde kaybederse hayatını hemen aşağıya doğru kırar. Tam tersi interneti sadece bilgi toplama aracı olarak kullanır, sosyalleşmesini de gerçek arkadaşlarıyla yüz yüze yaparsa yaşamdan keyif alır.
İkinci olarak, şimdiki gençler bu kadar olanağa rağmen son derece atalet (tembellik) duygusuna yenik düşmüş durumdalar. Bu arada anne-babalar da çocukların her türlü isteklerini yerine getirerek onların hem yetenek kazanmasını engelliyorlar hem de atalete itiyorlar. Bu yüzden olgunlaşmaları geç oluyor. Sonuç olarak, vazgeçmemek ve çok çalışmak işin sırrı. Sekiz saat çalışmak sadece hayatta kalıp, nefes almak içindir. Geçmişe dönük baktığımda hep çok fazla çalışmışım.

Bekir Günay kimdir?

1965 yılında İzmir’de doğdu. DEÜ İşletme Bölümü'nü tamamladıktan sonra, 1987-1990' da London Hamstead Suburb Garden Institute’de İş İdaresi okudu. İngiltere’de British Airways’de çalıştı. 1990 yılında Türkiye’ye kesin dönüş yaptı. 2000 yılından beri yaklaşık 100 şirket ve 10 bin kişinin üzerinde bir topluluğa, Zihinsel Başarı, Satışta Başarı, Koçluk, Önce İnsan, Kurumdaşlık ve Takımdaşlık, İletişim, Kişisel Garanti, Duygusal Zeka başlıkları altında eğitim verdi. Halen BGM Tıbbi Ürünler firmasında Genel Müdür olarak görev yapıyor.