İzmir İş Kadınları Derneği (İZİKAD) Başkanı Huriye Serter genç kızlara bir çağrısı var: “Sadece erkeklerin çalışmasıyla dünya daha yaşanır ve daha zengin bir gezegen olamayacaktır. Bunun için kadınların da çalışmasına ihtiyaç var. Hayallerinizden asla vazgeçmeyin...”

Röportaj/ Yücel ÖZİÇER

Bu haftaki konuğumuz İzmir iş dünyasının ve İzmirli kadınlarından yakından tanıdığı İzmir İş Kadınları Derneği (İZİKAD) Başkanı Huriye Serter.
Şan eğitimi alan ancak ‘o her zaman vardı’ dediği girişimcilik ruhunun gösterdiği yolda ilerlemeyi tercih eden Huriye Serter’le iş hayatından, özele, kadından politikaya çok geniş bir yelpazede sohbet ettik. - Müzik eğitimi aldığınız halde neden farklı bir kulvarda kariyer yaptınız? Şan bölümü mezunuyum. Sanat beni hep besledi. Girişimci ruhuma gelince o her zaman vardı. Üniversite 1. sınıftayken annemlerden habersiz ilkokulun karşısında olan evimizin camına müzik dersi verilir diye yazmamla onlarca öğrencinin eve akın etmesi bir olmuştu. Hem okuyor hem çocuklarla çok güzel zaman geçiriyor, onlara örnek oluyor, hem de para kazanıyordum. Mutlaka okuduğum okulun mesleğini yapacağım diye hiç düşünmedim. Fakat topluluk önünde çıkıp şarkı söyleyebilmek özgüven kazandırdı, ses ve nefes eğitimleri almam düzgün konuşabilmem için bana rehberlik etti, müzik çok geliştirici ve yaratıcı bir dünya ve pek çok yerde benim fark edilmemi sağladı.


Çalışma hayatınız ne zaman başladı?


1986 yılında öğretmenlik yaparak başladım. Tayinim Manisa’ya çıkmıştı, oğlum yeni doğmuştu ve bırakabilecek kimsem yoktu. Evde oturup kendim bakarım dedim. Yeni bir yaşama şekil vermek, yürüdüğünü, konuştuğunu heyecanla beklemek çok keyifliydi. Fakat evde oturmak çok sıkıcıydı. 3 yaşına geldiğinde oğlumu anaokuluna verip iş yaşamıma başladım. O gün bugündür çalışma hayatındayım. Ben ekonomi ya da işletme okumadığım için işi 'iş'te öğrendim. Yaratıcı yanım hep imdadıma yetişti. Kendime rol model insanlar seçtim. Hiçbir zaman geldiğim nokta burası demedim. Hep daha fazlasını hayal ettim ve her hayalime ulaştıkça hedef büyüttüm.

 İyi bir eğitim aldığı halde evinin kadını olmayı tercih eden kadın sayısı hiç de az değil... Onlara ne söylemek istersiniz?

Potansiyeli performansa çevirmemek hem ülke hem dünya ekonomisi için büyük kayıp. Bizim toplumumuzun ataerkil yapısından kaynaklanan ev işlerinin ve çocuk ve yaşlı bakımının hep kadınlar tarafından yapılması beklentisi de kadınların iş yaşamından uzak kalmalarının nedenleri aslında. Evlendikten sonra sırf bu nedenlerle kadınların % 75’i işinden ayrılıyor. Ama kendi inisiyatifi ile çalışmamayı tercih eden kadınları da hem ekonomi hem de temsil açısından kayıp olarak görüyorum. Genç kızlar için örnek olmamalarını diliyorum. Sadece erkeklerin çalışmasıyla dünya daha yaşanır ve daha zengin bir gezegen olamayacaktır. Bunun için kadınların da çalışmasına ihtiyaç var.

İki çocuk annesisiniz. ‘Çocuk da yaparım kariyer de’ şarkıda kulağa hoş geliyor da çok kolay değildir diye düşünüyorum...

Evet hem çocuk, hem kariyer… Elbette zor. Benim bu konuda en büyük desteğim ve şansım eşim olmuştur. Eğer onun kadına olması gereken değeri veren yaklaşımı ve öngörüsü olmasaydı bugün belki farklı noktalarda olurdum. Fakat kadınların da kaderine razı olmaması gerektiğine inanıyorum. Kadın bir şey isterse yapar... Bu arada ben 3 çocuğum var diyorum. Üçüncüsü gelinim. Ama kendim doğursaydım ancak bu kadar severdim.



Henüz iş hayatıyla tanışmamış genç kızlara öğütleriniz neler?

Sadece tek bir şeyle ilgilenmesinler, farklı yetenekleri olsun. Kendilerine yatırım yapsınlar. Hayal kursunlar ama o hayalleri gerçeğe dönüştürecek cesaretleri ve güçleri olsun. Yapamazsın diyenler olacaktır, ne gerek var diyenler olacaktır, engeller hep çıkacaktır. Belki de bunlar en yakınlarından gelecektir. Hiç takılmasınlar, kendi değerlerini bilsinler ve mutlaka istedikleri konuda harekete geçsinler. Yanlış yapabilirler, başarısız olabilirler, düşebilirler... Kesinlikle vazgeçmesinler, kalkıp kaldıkları yerden devam etsinler.

Günümüz iş kadınının en büyük sıkıntısı, problemi nedir?

Kadınlar iş yaşamında pek çok problemle karşı karşıya kalmakta. Cinsiyet ayrımcılığı, eşit işe eşit ücret alamamaları, cam tavan sendromu, mobbinge maruz kalmaları gibi... Ama en büyük sıkıntı bence toplumumuzun kadına yüklediği rol gereği aile yaşamındaki sorumluluklarının yüküdür. Kadınlar çalışabilmek için öncelikle iş ve aile arasındaki dengeyi sağlamak durumunda kalıyorlar. Toplumumuzda bu sadece kadının göreviymiş gibi algılanıyor. Bunun için devlet ya da özel sektör tarafından çözümler üretilirse ve sorumluluklar eşlerle birlikte paylaşılırsa kadınların işlerinde daha verimli olacağına ve daha fazla kadının karar mekanizmalarında yer alacağına inanıyorum.



İş kadını kimliğinden sıyrılan Huriye Serter evde nasıl bir kadındır?

Ben evde, işte ya da özel hayatımda genelde eğlenceliyimdir. Hayata gülerek bakmayı severim. Rol yapamam, doğalımdır. Ve takım arkadaşlarımla da buna yönelik ilişkiler kurarım. Bir masa etrafında oturmak ve yemek yerken sohbet etmek (Her ne kadar şimdi evde eşimle ikimiz kalmış olsak da) ailecek yaptığımız ve en sevdiğimiz şeydir. Oğlum evli ama İzmir’deler ve birlikte vakit geçirmeyi çok seviyoruz. Kızımız İstanbul’da okuyor. Bir araya geldiğimizde ya da eşimle ikimizsek de yemekte hep anlatırım. O gün ne olduysa her şeyi anlatırım. Yalnız kalmayı genelde sevmem. Yalnızlık beni korkutur. Yemeğimi kendim yaparım. Pasta börek yapmaya çok fazla zamanım olmaz. Eşim yaptığım yemeklere sevgimi kattığımı söyler. Sofra düzenine ve dizaynına çok önem veririm.

Özel bir beslenme programınız var mı? Spor yapar mısınız?

Özel bir diyetim yok. Eşimle birlikte kahvaltı yaparak güne başlarım genelde. Öğlenleri çok hafif geçiştirip akşam yemeğini ekmek ve çok fazla hamur işi olmadan yerim. Çikolata düşkünüyüm. Gece bile kalkıp çikolata yerim. En kötü alışkanlığım bu sanırım. Spor yapmak benim için arada sırada yürüme bandında yürümek ve yazın yüzmekten ibarettir. Her yıl kendime söz veririm bu yıl spora zaman ayıracağım diye ama hep bir bahane bulurum. Bu konuda tembelim.

Bakım kürleri uygular mısınız? Estetik müdahalelere nasıl bakıyorsunuz?

Kendimle hiç uğraşmam. Yaptıklarımın ve hayattan zevk almamın beni zinde tuttuğuna ve yüzüme yansıdığına inanırım. Öyle bakım kürlerine falan ayıracak zamanım hiç yok. Kuaförde bile beklemeyi sevmem. Gülsuyunu çok kullanırım. Ve makyajımı çıkarmadan asla uyumam. Beni rahatsız edene kadar estetik yaptırmamaya niyetliyim. Ne zaman rahatsız oldum o zaman da eser miktarda yaptırmaya karşı değilim.



Sadece eğitimsiz değil eğitimli kadının da erkek şiddeti gördüğü, cinayetlerin ardı arkasının kesilmediği malum… Nedir kadının çektiği bu çile?

Maalesef şiddet eğitim dinlemiyor. Çoğunluğu üniversite mezunu, beyaz yakalı kadın çalışanların yüzde 75’i en az bir kez şiddetin bir türüne maruz kaldığını açıklıyor. Yani şiddet her yaştan her eğitim düzeyinden kadının sorunu. Eğitimli ve çalışan kadınların şiddeti kabullenmelerinin nedenleri tek başına çocuk büyütmekle ilgili endişeleri, kendilerine güvensizlikleri, toplumun boşanan kadına bakış açısı, şiddet gördüğünü kabullenmekten utanç duyması, tehditlerden korkması gibi nedenler bence. Kızlarımızı eğitelim, mutlaka okutalım. Haklarını öğretelim ama erkeklerimizi de kadın konusunda, hayatın ortak yaşanması gerekliliği konusunda mutlaka eğitelim. Üniversite mezunu olmak şiddet konusunda ne kadını koruyor ne de erkeğin şiddet göstermesini engelliyor.

Yoğun iş ve günlük yaşamın yorgunluğunu nasıl atarsınız? Hobileriniz var mı ?

İlgi alanımı değiştirerek yorgun olduğumu unuturum. Bir şey yaparken ona ara verip başka bir şeyle ilgilenirim ve sonra o işe geri dönerim. Kitap okumayı severim. Üzerini çizerek okurum ve sonra da aldığım notları bilgisayarıma geçiririm. TED konuşmacılarını izlerim. Müzik zaten her zaman hayatımda var. Çizgi filim izlerim. Şimdilerde seramik çalışmalarına başladım. Eski ve yeni aynalar toplarım. Biraz da eski mobilyalar… 7-8 aydır bir dergide her ay bir iş kadını ile röportaj yapıyorum. Hafta sonları eşimle birlikte kısa seyahatler yaparız. İkimizde yerel aile işletmelerinde yemek yemeyi severiz. Kışın Alaçatı’yı çok severiz. Yazın hemen hemen hiç uğramayız. Yazın hafta sonlarımızı Çiftlikköy’de geçiririz. Yurt dışına çıkmadan önce mutlaka gideceğim yerlerle ilgili blogları çalışırım. Ve gittiğimiz yeri kendimiz keşfetmeyi severiz.
Şimdilerde bir arkeolojik kazıya katılmak istiyorum. Binlerce yıllık bir eserin toprak altından çıkarılış anına tanıklık etme fikri bile beni müthiş derecede heyecanlandırıyor. Bir de televizyon için bir program yapmak istiyorum. Kafamda çok ilginç bir yer var. Orada iş insanlarıyla söyleşi yapmak istiyorum.



Müzikle ilginiz okulla birlikte bitti mi?

Hayır, okuldan önce de zaten vardı ve sonra da hep oldu . Dostlarla birlikteyken şarkılar söylerim. Yürürken, koşarken, arabadayken, günlük hayatımda müzik hep vardır. Ritm yaşam demektir benim için.

 İzmir-İzmirlilik size ne ifade ediyor?

Gevreğe simit, çekirdeğe çiğdem, mısıra darı demenin haricinde İzmir denince hoşgörülü insanlar gelir benim aklıma. İzmirlilik orada doğup büyümenin dışında bir bilinçtir. Her türlü inançla birlikte yaşamak demektir. Ve kadına verilen değerdir. Özgürlük, gurur, huzur demektir. Biraz da kıskanılmak. Her seyahat dönüşümde Kordon’u görüp, “İyi ki İzmir’de yaşıyorum” demektir.

Politikaya bakışınız nedir? Sizi TBMM’de görme ihtimalimiz var mı?

Kadınların ve gençlerin siyasette yeterince yer almamaları beni üzüyor. Ve siyasi partiler bunu yapmamakla neler kaybettiklerinin farkında değiller. Oysa ki bu iki büyük gücü değerlendirseler hem ülkemiz hem de partileri kazanacak. Sivil toplum kuruluşlarının kadının hayata katılım ve temsil konusunda yaptıkları özendirici çalışmaların toplumda duyarlılık yarattığını, bu duyarlılığın kadınlar arasında bu konudaki talebi arttırdığını ve artan talebin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yansıyacağını düşünüyorum. Kadınlar ve gençler için gerçekten yararlı çalışmalar yapacak, onların gücüne inanan ve o gücü iyi yönde yönetebilecek, kendimi gerçekleştireceğim ve bu ölçekte bir zemin sunacak gerçekten demokratik bir siyasi parti olur mu bilmiyorum? Dünyaya barış gelecekse sivil toplum kuruluşlarının bunda rolünün çok büyük olacağına inanıyorum. Kadının her düzeyde; iş dünyası, sosyal yaşam ve siyasette yönetime faal katılımı sağlanmadan ve karar almanın bütün düzeylerinde eşitlikçi toplumsal cinsiyet yaklaşımı yerleşmeden kalkınma ve çağdaşlık hedeflerine ulaşılamayacaktır. Atamızın şu sözünü unutmayalım, “Bir sosyal toplumun bir organı faaliyette bulunurken, diğer bir organı işlemezse, o toplum felçlidir.”
Size teşekkür ediyorum… Sesimizi duyurabilmek, farkındalık yaratabilmek ve kadını görünür kılabilmek adına medya çok önemli. Daha fazla sesimizin çıkması ve daha fazla duyurulması gerekiyor. Değişim ve dönüşüm için “kadın” diyorum.


HURİYE SERTER Kimdir?


Hatay - Dörtyol doğumlu.Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Şan bölümü mezunu.
Anadolu Üniversitesi AÖF’de Felsefe okuyor.Serter Büro Mobilya Şti. ortağı ve yöneticisi
Adı Proje İnşaat Şti. Ortağı.İZİKAD Yönetim Kurulu Başkanı.BASİFED (Batı Anadolu Sanayici ve İş Adamları Federasyonu) Yönetim Kurulu Üyesi.TOBB İzmir Kadın Girişimciler Kurulu Üyesi,Rotary Üyesi.Barış Çocuk Senfoni Orkestrası Derneği Üyesi.Tema Vakfı Gönüllüsü.Bedri Serter ile evli. Ayşin, Yağız ve İlayda’nın annesi.

Uluslararası projelere devam


İZİKAD hangi amaçla neyi hedefleyerek yola çıktı?

İZİKAD kadın girişimciliğini geliştirmek, yeni kadın girişimciler yaratmak ve onlara yeni pazarlar bularak işlerini büyütmelerine yardımcı olmak üzere İzmir’de 2008 yılında kurulmuş ilk iş kadını derneğidir. Gelecek hayali tüm kadınların güçlü olduğu ve toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmış bir dünyadır.

Yeni yıla ilişkin yeni projeleriniz neler?

İZİKAD olarak 12 komitemizle birlikte kadınları iş yaşamında daha çok var etmek ve daha görünür kılmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ayda 2 kez yaptığımız komite toplantılarımızı ve yılda bir kez programımızı gözden geçirdiğimiz kendimize yeni hedefler koyduğumuz “Gelişim Çalıştayımızı” bunun için çok önemsiyoruz.
Geçen yıl başladığımız finansal okur yazarlık projemizden bugüne kadar yaklaşık 950 kadın yararlandı ve bu yıl da devam ediyor. Genç İZİKAD projemizin bu yıl 6.’sını gerçekleştiriyoruz. Mayıs ayında üniversite ve iş dünyasını buluşturacağımız yuvarlak masa mentorluk toplantısını gerçekleştireceğiz. Her ay Akademi Eğitimleri veriyoruz. Meslek kursları açıyoruz. Bridge to Bridge projemizle bu güne kadar Hollanda, Yunanistan, İngiltere ve KKTC'deki iş kadını dernekleri ile buluşup karşılıklı b2b (İngilizce “Business to Business” kelimesinin kısaltması olan B2B şirketler arası ticaret, pazarlama ve satış çalışmalarına verilen kısa isimdir) görüşmeleriyle yeni pazarlar yaratıyor ticari işbirlikleri sağlıyoruz. Bir yenisini şu an İran ile yapmak üzereyiz. ISO 9001 Belgesi almak için müracaat ettik.
İZİKAD İŞ’TE KADIN dergimiz çıktı. 2 ayda bir yayınlanacak. Kültür sanat etkinliklerimizi sürdürüyoruz. İZİKAD’ı marka yapmak yolunda çalışmalarımızı sürdürüyor kadınları girişimcilik yoluyla güçlendirmeye devam ediyoruz.