Ulvi Puğ Avukat, Milli Kütüphane Vakfı Başkanı, İzmir Kent Kültürü ve Gelişimi Platformu Başkanı. İzmirlilerin sıkı bir Atatürkçü olarak tanıdığı Ulvi Puğ şimdi de CHP'den milletvekili aday adayı. 9 Eylül Gazetesi'nin usta yazarı Okan Yüksel, Ulvi Puğ ile hedefleri, adaylığı ve İzmir üzerine söyleşti.

Merhaba! Ulvi Puğ.
Merhaba değerli Üstadım. Okan Yüksel’in ünlü merhabası ile karşılanmak ne güzel...

İzmir Milletvekilliği için aday adayı oldunuz. İzmirli sizi tanıyor ama tanımayanlar için Ulvi Puğ kimdir? Nerede doğmuştur? Kendinizi biraz daha yakından tanıtır mısınız?

21 Eylül 1961 yılında İzmir’in Yeşilyurt semtinde doğdum. Malum o tarihlerde Yeşilyurt bir gecekondu semtiydi. Rahmetli babam Yugoslavya’dan İzmir’e göçmüş. Rahmetli annem de Soma’nın Hamidiye Köyünde doğmuş bir Çerkez kızı. Kader onları Yeşilyurt’ta bir göz odalık bir gecekonduda birleştirmiş. Ben de ne mutlu ki, onların 4. ve en küçük çocukları olarak orada dünyaya gözümü açmışım.



Ailenizden biraz daha bahseder misiniz?

Memnuniyetle. Annem, çok fedakar, çok güler yüzlü ve çok samimi bir insandı. Babamsa hiç tereddütsüz tanıdığım en dürüst insan. Mutlu bir ailemiz vardı. O zor koşullar altında gülmeyi, tebessüm etmeyi hep başarırdık. Babam, sadece çok dürüst biri değil aynı zamanda çok okuyan biriydi de. Bize okuma alışkanlığını kazandıran da odur. Her zaman,” Okuyun” derdi “ Okuyun ve vatana millete yararlı insanlar olun.” Babamızın, hiç bir zaman okuyun da çok para kazanın dediğini duymadık Biz de babamızı dinledik okuduk. O gecekondudan 4 tane üniversite mezunu kardeş çıktı. Babamızı para konusunda da dinledik ve çok para değil çok dost kazandık.
Beni de eski günlere götürdünüz. Sanki hepimizin daha bir insan olduğumuz günlere.
Çok doğru bir tabir. Gerçekten hepimiz daha bi insandık o zamanlar. Geçenlerde katıldığım bir söyleşide gençlere; “Sizlerle aramızdaki fark nedir, biliyor musunuz arkadaşlar?” dedim ve sorduğum sorunun cevabını kendim verdim; “Sizler hamburger çocuklarısınız, bizler salçalı ekmek çocukları.”
Evet, o günlerde bizim hamburgerlerimiz yoktu ama mahallemizde hangi evin önünde susasak girip bir bardak suyunuzu içebilirdik. Acıktığımızda, komşularımız elimize bir dilim salçalı ekmek de olsa tutuşturup karnımızı doyururlardı. Yoksulluğu adil paylaşan mutlu insanlardık. Bugün belki de zenginliği adil paylaşamadığımız için o kadar mutlu değiliz.

Biraz da kendi çekirdek ailenizi tanıyalım...

Ben İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdim. Eşim Nalan Hanım da okul arkadaşımdır. Onunla tanıştığımızda Yeşilyurt'ta aynı gecekonduda oturmaya devam ediyorduk. Sadece oda sayımız birken iki olmuştu. Nalan Hanımı oraya getirip ailemle tanıştırmıştım. Mert kadındır. Sevdiği adamın peşinden yoksulluğu göze alarak İzmir’e geldi. Birlikte, iki genç avukat olarak yeni yaşantımızı inşa ettik. Önce oğlumuz Onur doğdu. Şimdi o da meslektaşımız. Onur’dan yaklaşık 10 yıl sonra da kızımız Duygu doğdu. O da Yaşar Üniversitesinde Animasyon bölümü 2. sınıf öğrencisi. Oğlumuz, bizi önce kayınvalide, kayınpeder yaptı sonra da babaanne ve dede. Yani Eren adında 1.5 yaşında bir torunumuz var.
Eren şimdi en iyi arkadaşım.



Neden milletvekili olmak istediniz ve neden CHP?

Önce ikinci sorunuzdan başlayayım.
Bir toplantıda bana:” Siyasi görüşünüzü nasıl tarif ediyorsunuz?” diye sordular.
Şöyle tarif etmiştim;
Önce insanım.
Sonra Türk Milletinin bir ferdiyim.
Sonra Atatürkçüyüm,
Sonra sosyal demokratım.
Sonra CHP’liyim.
CHP’li olma sebebim, CHP’nin, ilk dört özelliğimi en iyi ifade edeceğim parti olmasıdır. Ama ne CHP’li olmak, ne Sosyal Demokrat olmak, ne Atatürkçü olmak ne de Türk Milletinin bir ferdi olmak bana insanlığımdan utandıracak bir şey yaptıramaz. Onun için önce insan ve sonra CHP’liyim.
Milletvekili olma isteğim de baba vasiyetini yerine getirmekle ilgili diyebilirim. O bize, okuyun ve vatana, millete yararlı insanlar olun, demişti. Okuduk, şimdi torun sevip gün geçirmek ve vatanımıza milletimize borcumuzu ödemek arasında bir seçim yapmak gerekiyordu. Hani Melike Demirağ’ın Ağlamak Ayıp Değil şarkısında; “varsan da sevdiğine bir gün geç, bir gün erken mümkün mü mutlu olmak milyonlar umutsuzken” dediği gibi, milyonlar umutsuz değil ama mutsuzken, Atatürk’ün en büyük eserim diyerek bizlere emanet ettiği Cumhuriyetimizin kazanımları ve demokrasimiz bu kadar tehlikedeyken bizim de kendi bireysel mutluluğumuzla yetinmemiz elbette mümkün değildi. Bugüne kadar bireysel olarak mücadelemizi hep sürdürmüştük. Ben hep şunu söylerim;” Bu vatanı kurtarmış, bu Cumhuriyeti kurmuş bir insan olarak Atatürk’ü sevmek için bir parça kalp sahibi olmak yeter. Ama Atatürkçülük YÜREK işidir. Atatürkçü olmak YÜREK ister. Çok şükür bizde sorunların çözümüne katkı koyabilecek kadar bilgi de bildiklerimizi hayata geçirmek için çırpınan bir yürek de var. O yüzden bu dönem bilgimi ve yüreğimi daha verimli kullanabileceğimi düşündüğüm için Milletvekili aday adaylığına başvurdum.
Bildiğim kadarı ile size İzmirlilerden de bu yönde bir talep vardı.
Değerli Üstadım, ben yıllardır, ana okulundan huzurevine, şehir kulüplerinden köy kahvelerine, konuşma kürsüsünden sokaklara, görkemli sanat merkezlerinden köy meydanlarına kadar çağrıldığım her yerde sayısız konuşma yaptım. Sadece İzmir’de değil bunu çağrıldığım bütün şehirlerde de yaptım. İnanın, konuşma yaptığım her yerde istisnasız olarak hep bu tür taleplerle karşılaştım.
Adaylığınız kesinleşirse bir söyleşi de projeleriniz için yaparız.
İnşallah, hayırlısıysa önce sizle o söyleşiyi yapıp projelerimizi anlatmak sonra da seçilip hayata geçirmek nasip olur.
O halde yolunuz açık olsun.
Vatanımızın ve Milletimizin yolu açık olsun Değerli Üstadım. Çok teşekkür eder, sevgi ve saygılarımı sunarım.


Ulvi Puğ'u tanıyalım


21 Eylül 1961 tarihinde İzmir’de doğdu. Yeşilyurt İlkokulu, Hasan Tahsin Ortaokulu ve Eşrefpaşa Lisesi’ni bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde yüksek öğrenimini tamamladı. 1987 yılında meslektaşı olan Nalan Şahinaşar Puğ ile evlendi. Yine meslektaşı olan Onur Puğ adında bir oğlu, 1,5 yaşındaki torunu Eren ve Yaşar Üniversitesi Animasyon Bölümü 2. Sınıf öğrencisi olan Duygu Puğ adında bir kızı vardır.
1988 yılında İzmir Barosunda avukatlık mesleğime başlayan Ulvi Puğ, halen mesleğini sürdürmektedir.
Hukuk, Adalet, Kitap, Kütüphane, Şiir, Atatürk ve siyaset konularında çok sayıda konferans ve şiir dinletileri sundu.
Yılmaz Karakoyunlu ile birlikte kaleme aldıkları; Bir İzmir Rüyası, Şarkılar Ve Şiirlerle İzmir, Arjantin’den İzmir’e Tango, Karantinalı Despina, Atatürk’ü Anlamak, Şarkılar Ve Şiirlerle Nazım Hikmet, Turgut Özakman’ın yazdığı Üç Destan gibi müzikal sunumların hem sahnelenmesinde, hem de sunumunda rol aldı.
Halen, profesyonel mesleği olan avukatlığın yanında; İzmir Milli Kütüphane Vakfı Başkanlığı,
İzmir Milli Kütüphane Derneği Başkanlığı, İzmir Kent Kültürü Ve Gelişimi Platformu Başkanlığı, İzmir Ekonomi Kalkınma Koordinasyon Kurulu Üyeliği, İzmir Barosu Atatürk Merkezi Yönetim Kurulu Üyeliği, Türkiye Avukatları Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfı Yönetim Kurulu üyeliği ve Türkiye Barolar Birliği İzmir Delegeliği görevlerini sürdürmektedir.