Haber / Gökçe ADAR

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in emriyle başlayan Rusya-Ukrayna savaşı, her eve ateş düşürdü... Aileler parçalandı.. Yuvalar dağıldı... Pek çok kadın, sevdiklerinden vazgeçip, kucağında bebeğiyle düştü yollara... 18-60 yaş arası erkekler de, savaşa katılmaları için askere çağrıldı. Kısacası savaş, sivil halkın hayatını altüst etti. Hem Ukrayna'da hem de Rusya'da halk, bombaların kendine isabet etmemesi, sadece 'yaşayabilmek' için büyük bir mücadele vermeye başladı. İşgal altında olan şehirlerden uzak ilçelere giderek, savaştan kaçmaya çalışan aileler, çareyi farklı ülkelere göç etmekte buldu. Savaştan önce Ukrayna'da yaşayan Yulya Togobitskaya ve Viktoria Semenkova da göç etmek zorunda kalanlardan... Ukraynalı iki arkadaş; Yulya ve Viktoria, hayatta kalabilmek için çocuklarıyla birlikte Harkov'dan İstanbul'a geldi. Sonrasında, tanıdıkları vasıtasıyla, İzmir Bayraklı'da bir doktorun evine geçici olarak yerleşen Yulya ve Viktoria'yla, Ukrayna'dan İzmir'e uzanan 'zor'unlu yolculuklarını konuştuk.

Viktoria Semenkova... Ukrayna'da sporcuydu. Aynı zamanda avukatlık yapıyordu. Harkov'da ailesiyle birlikte, çocuklarıyla sakin ve güzel bir hayatı vardı... Ta ki savaşa kadar... Savaştan bir hafta önce, Rusya'ya 2 km uzaklıkta bulunan babaannesinin köy evine gitti. Orada bir süre kalmanın planını yapan

Viktoria Semenkova, 23 Şubat'ı 24 Şubat'a bağlayan gece sabaha karşı annesinin telefon etmesiyle savaşın başladığını öğrendi. Ne yapacağını bilemeyen ve çocukları için endişelenen Semenkova, o anları şöyle anlatıyor: “Annem, sabaha karşı aradı. Savaşın başladığını haber verdi. Ukrayna askerleri, dışarıya çıkmaya başlamıştı. Evin penceresinden, askerleri görmeye başladım.

Kamyonlar, tanklar, ağır silahlar... Hepsi evin yakınından geçiyordu. Savaş, yaşadığımız yerin 30 km uzaklığında başlamıştı. İlk günler sorun yoktu ancak sonra bir gece elektriklerimiz kesildi. 4-5 gün elektriklerimiz gelmedi. Savaştan, dünyadan bi haberdik. Sonra şebekeler çekmeye başladı ve telefonlarımıza birer mesaj geldi. Mesajda, '09.00'a kadar ateşkes ilan edildi. Yola çıkın' yazıyordu.

Çocuklarımla birlikte yola çıkmaya karar verdim. Önce anne ve babamın yanına uğradım. Onlarla vedalaştım. Artık yolculuğum başlamıştı.”

2 ODADA 15 KİŞİ

Önce babasının arkadaşının evinde bir süre kalan Viktoria Semenkova, Türkiye'ye göç etmek için çıktıkları yolcukta, yaşadığı zorlukları şöyle ifade ediyor: “Ailemle vedalaştıktan sonra, bir süre babamın arkadaşının evinde kaldık. Göç etmek isteyen başka arkadaşlarımla görüştüm ve küçücük bir arabanın içerisinde 9 kişi yola çıktık. 40 litre benzin aldık, bagaja yerleştirdik. Sonra içmek için su aldık, çocuklarımız için yiyecek aldık. Bagajda daha fazla yer kalmadı. Araba çok küçük olduğu için eşyalarımızın hepsini evlerimizde bıraktık. Sadece çocukların üzerlerine birkaç parça eşya aldım. Küçük bir ilçede, 2 odalı bir evde, 15 kişi kaldık. Çok zor anlardı.”

ANAOKULUNDA KALDILAR

Ukrayna'da sivil halka yardım eden bazı kuruluşların olduğunu ve bu kuruluşların, Ukraynalı vatandaşların kalmaları için güvenli ve rahat yerler ayarladığını söyleyen Viktoria Semenkova, bu sayede bir anaokulunda kaldıklarını dile getirerek, şöyle devam ediyor: “Belirli kuruluşlar, sivil halka yardım ediyor. Çok iyi koşullar olmasa da yine de sıcak bir ortam ve yemek verebilecek, okul, anaokulu gibi yerler buluyor. Biz de, sınıra yakın bir ilçede bir anaokulunda bu sayede kaldık. Yataklar, çocukların yatabileceği boyuttaydı. Ne yazık ki o yataklarda uyumak zorundaydık. Sporcu olduğum için bedensel zorluklara alışkınım ama sıradan bir mesleğim olsaydı o koşullarda orada kalmak daha da zor gelecekti.”

Viktoria Semenkova, anaokulunda kaldıktan sonra sınırdan geçerek Türkiye'ye göç ettiğini belirterek, sonraki süreci ise şöyle dile getiriyor: “Önce Türkiye'ye, İstanbul'a geldik. Sonra ise tanıdıklarımız vasıtasıyla, İzmir'e geldik. Bir doktor arkadaşımızın evinde kalıyoruz. Bir an önce savaşın bitmesini ve ülkemize dönmeyi istiyoruz. Burada yaşamak hiç kolay değil. Annem doktor, babam da 18-60 yaş arası kategorisinde olduğu için onları bırakmadılar. Aklım, sürekli orada. Onlar için çok endişeliyim ama umudumu hiç bir zaman kaybetmiyorum. Ben sadece ölümün umudu bitirdiğini düşünüyorum. Şu an hayattayım ve çocuklarım için yaşamaya çalışıyorum. Savaşın ne olacağı belli değil.”

'SAVAŞ NORMALLEŞİYOR'

Viktoria Semenkova, “Dünyayı bekliyoruz. Evimize dönelim, sevdiklerimize kavuşalım. Karışık duygular yaşıyorum. Her gün orası bombalanıyor. Ben burada iyiyim ama annemi babamı  düşünüyorum. Ailem de çaresiz hissediyor kendisini. Her gün bomba sesleriyle uyanıyorlar. Artık bombaların patlaması orası için 'normalleşiyor'. Etraftaki insanların ölmesinin normalleşmesi çok kötü bir şey” şeklinde devam ediyor.

'SIĞINAK ÇOK RUTUBETLİYDİ'

Viktoria Semenkova ile birlikte göç eden Yulya Togobitskaya da, eşini savaş bölgesinde bırakarak  oğlu David ile birlikte İzmir'e geldi. Kalbinin eşiyle birlikte olduğunu ve onun için çok endişelendiğini ifade eden Yulya Togobitskaya, yaşadığı anları şu sözlerle anlatıyor: “Savaş, Harkov'un kenarlarında yani Rusya sınırları içerisinde olan bölgelerde başlamıştı. Kız kardeşim orada yaşıyordu. Kız kardeşim, savaşın başladığını duyar duymaz, hemen bizim evimize geldi. İlk zamanlar evde kaldık ancak evin güvenli olmadığını düşününce, evin yakınında bulunan sığınağa yerleştik. Sığınak epey eski ve rutubetliydi. Yaşanacak bir yer değildi. Orada bir süre kaldık. Çocuklarımız vardı. Baktık sağlıklı bir yer değil, kız kardeşim Lviv taraflarına gitti. Biz de eşimin kız kardeşine gittik. 7 gün kaldık. Ancak, Ukrayna'nın benim ve oğlum için güvenli bir yer olmadığını düşününce yola çıkmak zorunda kaldık.”

'SAVAŞ SERTLEŞECEK'

Eşinin Ukrayna'da halka yemek dağıttığını ve yardım ettiğini söyleyen Yulya Togobitskaya, savaşın uzadıkça daha da serteleşeceğini ifade ediyor. Togobitskaya, şöyle devam ediyor: “Eşim için çok endişeleniyorum. İzmir'e Viktoria sayesinde geldim ama eşimi bırakıp geldiğim için çok kaygılıyım. Aklım orada. Sürekli iletişim halindeyiz ama çok korkuyorum. En yakın zamanda, savaşın bitmesini ve bir an önce ülkeme dönmek istiyorum. Bütün ailem, arkadaşlarım, hayatım orada. İşime dönmek istiyorum. Savaşın bitmeyeceğini aklıma getirmek bile istemiyorum. Savaş devam ederse, daha da sertleşecek. Yakınlarımı kaybetme korkusu beni mahvediyor. En yakın zamanda, savaşın bitmesini ve bir an önce eski hayatıma kavuşmayı istiyorum.”

'Vicdansızlık öldürür'

Seyir halindeyken kendilerine de ateş edildiğini söyleyen Viktoria Semankova, “Yoldayken, eczaneye girip ilaç almıştık. Bize de ateş edildi. Hızlandık, uzaklaştık. Çok zor günlerdi. Ölüm çok yakındı. Her an bir Rus askeri gelip, sizi öldürebilirdi. Binlerce asker var, gelip keyfi de sıkabilirlerdi. Savaşın bir kanunu yok. Adamı durdurmuşlar, ateş ediyorlar. Yol kenarına atıyorlar. Savaş psikolojisi çok farklı. Senin yaşama şansın karşı tarafın vicdanına bağlı. Savaş değil, vicdansızlık öldürüyor” diye devam ediyor.

31 bin Ukraynalı Türkiye'de

Ülkesini terk eden 1 milyon 700 bin savaş mağduru Ukraynalı'nın çoğunluğuna komşu ülkeler ev sahipliği yapıyor. Edinilen bilgilere göre, Avrupa ülkelerine sığınmayı tercih eden 183 bin savaş mağduru var. Türkiye, gerek savaş öncesi çeşitli sebeplerle gerekse savaştan sonra Türkiye'ye gelen 31 bin Ukrayna vatandaşına ev sahipliği yaparken, İngiltere yalnızca 300 Ukraynalıyı kabul etti.