Henüz 26 yaşında olan Mert Tellioğlu, 1982 yılında dedesi ve babası tarafından kurulan, yıllık 210 milyon TL ciro yapan, un ve yem sektörleri dışında akaryakıt, restoran, soğu hava deposu, elma ve sofralık üzüm üretimi gerçekleştiren Tellioğlu Şirketler Grubu'nun finans sorumluluğunu üstlendi.

Genç yaşına rağmen bu kadar önemli bir görevi başarıyla yürüten Mert Tellioğlu aynı zamanda Chaine Des Rotisseurs (Gurme topluluğu) üyesi ve güzel yemek için dünyanın her yerine gidebilen bir lezzet tutkunu. Ablası Buse Tellioğlu ve ikiz kardeşi Yiğit Tellioğlu ile birlikte şirketin ikinci nesil temsilcileri olarak kurumsallaşma adına önemli adımlar atan Mert Tellioğlu ile, şirketteki hedeflerini, hayallerini ve yeni girişim planlarını konuştuk.

Kısaca Mert Tellioğlu'nu tanıyabilir miyiz?

  • 1992 yılında Balıkesir'de doğdum. İlkokul, ortaokul ve liseyi Balıkesir'de okudum. Üniversite eğitimimi Koç Üniversitesi İşletme Fakültesi'nde tamamladım. Koç Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra bir lojistik firmasının satış operasyonunda 6 ay staj yaptım. Stajdan sonra Koç Üniversitesi'nin dışarıdan verdiği finans eğitimlerine katıldım. 2 yıl öne aile şirketimiz olan Tellioğlu Şirketler Grubu'nun finans bölümünde çalışmaya başladım.



Çocukluğunuzda fabrikaya gelir miydiniz?

  • 10 yaşından itibaren yazları hep fabrikaya gelirdik. Staj gibi çalışırdık. Bütün dünyada katıldığımız furalara biz de giderdik. Alınan bütün kararların hep içindeydik. Ama fiilen çalışmaya başlamam 2 yıl önce oldu. Ablam Buse Tellioğlu 8 yıldır şirkette çalışıyor. İkiz kardeşim Mert Tellioğlu ise Londra'da yüksek lisans eğitimine devam ediyor.


Tellioğlu ne zaman kuruldu? Hangi alanlarda faaliyet gösteriyor?

  • Tellioğlu Yem Gıda A.Ş., isminden de anlaşılacağı gibi gıda sektöründe faaliyet gösteriyor. 1982 yılında dedem ve babamın birlikte kurduğu şirketimiz Un fabrikası ile başlamış. Tellioğlu Un, gerek kurumsal pazarda gerekse perakende pazarında Bursa- İzmir - İstanbul gibi büyük şehirlerde öncü rolü oynamaktadır. Arge’ye verdiğimiz önem ile kalitemizin standardını korumak ve geliştirmek bizim için çok önemli. Aynı zamanda sektörde bizi diğer firmalardan ayıran Organik Un üretimimiz bulunmakta. Hong Kong gibi ülkeler ile çalışmaktayız ve gelişen bu Organik Un pazarı için gerekli tüm yatırımları yapmaktayız.


Yıllın cironuz ne kadar? İhracat yapıyor musunuz?

  • Yıllık ciromuz 210 milyon TL. Daha çok iç piyasaya çalışıyoruz. İhracatı arttırmak isteyen bir firmayız. Ülkenin de buna ihtiyacı var. Biz de buna katkı koymaya çalışıyoruz. Hedefimiz ciromuzun yüzde 50'sini ihracattan karşılamak. Körfez ülkeleri, Afrika, Balkanlar vb.. ülkelere ihracatımız gerçekleşiyor. Biz de gerek katılımcı olarak gerekse ziyaretçi olarak Gulfood, Ibatech, Anuga vb. Fuarları yakından takip ederek; sektördeki faaliyetleri ve yeni teknolojileri takip ediyoruz.



Un ve yem dışında farklı sektörlerde de faaliyetleriniz var sanırım.

  • Bursa- İstanbul otoyolu üzerinde Akaryakıt istasyonumuzun yanında Tellioğlu Değirmen adında 600 kişi kapasiteli yol restoranımız bulunmakta. Balıkesir'in yöresel yemeklerinin yanı sıra ızgara et, çi börek ve cevizli ev baklavası gibi her yerde karşınıza çıkmayan lezzetler sunuyoruz. Soğuk hava depolarımız, elma ve üzüm üretiyoruz. Önce hobi olarak başlamıştık ama şimdi bazı firmalara toptan satış yapıyoruz.


Kullandığınız buğdayın tamamı yerli mi?

  • Hem Türkiye'den alıyoruz hem de fiyat evantajı ve talebimizi karşılamamasından dolayı Rusya'dan ithal ediyoruz. Biz kaliteli ürün üretmeye özen gösteriyouz. Ürünlerimizin hepsinin protein değeri yüksek. Özel amaçlı unlar üretiyoruz. O nedenle Rusya'dan buğday getirmemiz gerekiyor. Yem hammaddelerimizi de yurtdışından getiriyoruz.

    Son yıllarda tarımsal üretimde yaşanan düşüşü nasıl değerlendiriyorsunuz?



  • Çiftçiye verilen desteklerin günden güne azalması ile çiftçilik çekici olmaktan çıktı. Kimsenin çocuğu çiftçiliğe devam etmek istemiyor. Gelirleri giderlerini karşılamıyor. Buğdayda devlet desteği olmadığı için buğday eken çiftçi para kazanamıyor. Dolayısıyla buğday üreten çiftçinin gitgide kar marjı yüksek ürünlere yönelimesiyle üretim hacmi düştü. Çiftçilerin çocukları büyükşehirde okuduktan sonra artık memleketlerine dönmüyor. Bu da sürdürülebilirliğin olmadığını gösteriyor. O nedenle insanlar küçük çaplı hayvancılık yapıyor. Tarla ekip biçiyorsa da getirisi yüksek ürünleri ekiyor. Bir de Türkye'de buğday üretimi özenli yapılmıyor. Bize civardan numuneler geliyor. Hepsi yağmur yemiş oluyor. Gerekli müdahaleler zamanında yapılmamış oluyor. Biçmek için geç kalınmış oluyor. Bunlar tabi hepsi buğdayın cinsini, özelliğini etkiliyor. Ama Rusya'dan getirdiğimiz buğdayın hepsi aynı düzeyde kaliteli. Aldığımız numunen devamınada gelen ürün de aynı kalitede oluyor. Daha profesyonel üretim yapıyorlar. Bizde de özenle üreten yerler var. Ben Balıkesir bölgesinin hammadde durumunu analiz ediyorum. Konya'da, Antakya'da çiftçiliği iş olarak yapan büyük işletmeler bu işi daha profesyonel yürütüyorlar.


Aile şirketinin devamlılığı için aldığınız önlemler var mı? İkinci nesil olarak siz şirkete neler kattınız?

  • Şirkette 2. neslin işe başlamasından sonra profesyonel bir danışmanlık alarak aile anayasası yazdık. Buna bağlı olarak bir takım yenilikler yapıyoruz. Şirketin daha kurumsal bir yapıya taşınması eksik, olan departmanlarımızın tamamlanması gibi. Mevcut personeli ile yeni gelen neslin uyumu için bir akademiden destek almak için görüşmeler sürüyor. Teknolojiye yatırım yaptık. Personelin çalışma saatlerinin iyileştirilmesi ve izinlerinin düzenlenmesi tamamlandı. İnsan Kaynakları Departmanı kurduk. Personelin dertlerini dinleyen bir şirket olduk. İş Geliştirme Departmanı kurduk. Ar-Ge deparmanımız 5-6 yıldır devam ediyor. Ar-Ge'miz Türkiye'ye yeni unlar kazandırmak için çalışıyor.


Yeni ürünlere yönelecek misiniz? Hedefleriniz nedir?

  • Bizimle birlikte şirkete yeni bir soluk gelmesini istiyoruz. Son tükeciye ulaşan ürün gruplarında olmak istiyoruz. Son tüketiciye ulaşan bir marka üzerinde çalışıyoruz. Balıkesir Organize Sanayi Bölgesi'nde yapımı devam eden bir yatırımıız var. Bazı şeyler tam oturduktan sonra markanın lansmanını yapacağız. Şuan araştırma aşamasındayız. Fizibilitesini çıkarmaya, risklerimizi minimize etmeye çalışıyoruz. Yeni yatırım yaparken mevcut işlerimizi de aksatmamalıyız.


Makarna sektörüne mi gireceksiniz?

  • Sadece makarna değil. Unlu mamüller diyebiliriz. Poğaça tipi ürünler olabilir, kuruvasan olabilir, ravyoli olabilir. Yurtdışında makarnaya özel önem veriliyor. Türkiye'ye baktığımızda çok oturmamış bir kültür olduğunu söyleyebiliriz. Markete gittiğimizde burgular, penneler vs. hep aynı. Biz bunu daha özelleştirip kendi unumuza da değer katmak istiyoruz.


Eşiniz Begüm hanımla birlikte farklı bir sektöre giriş yaptınız. Bundan biraz söz eder misiniz?

  • Eşimle birlikte bir restoran ve dekorasyon mağazamız var. İsmi Atelier FIORI 52. Bambaşka bir sektör. Ürünlerin tamamı ithal geliyor. Balıkesir'de bir ilk oldu. Bu yıl Alaçatı'ya da açtık bir şube.


Hobilerinizi bizimle paylaşır mısınız?

  • Chaine Des Rotisseurs ( Gurme topluluğu) ‘a üyeyim ve bir çok etkinliğine katılıyorum. Dünyayı yemek için geziyoruz. Gittiğimiz ülkelerde ve şehirlerde bizimkisi biraz lastik seçip araba almak gibi oluyor ama bu bir tutku... Aynı zamanda eşimle beraber; dekorasyon, antika ve çiçek merakımızı Ateliér FİORİ 52 adında bir mağaza-restaurant açarak; tek bir konsept içinde topladık. Bu merakımız için Maison Object Paris, Portobello Londra gibi önemli yerleri sık sık ziyaret edip kendimiz için topluyorduk, işe dönüştürmüş olduk.


Seyahatten büyük keyif alıyoruz


Dekorasyona ve fotoğraf çekmeye meraklıyım. Eşimle birlikte seyahat etmekten keyif alıyoruz. İmkan buldukça dünyanın farklı şehirlerini geziyoruz. Onun dışında yemek yemek büyük keyif.

Gurme topluluğa üye


Tellioğlu Değirmen restoranda kazandığımız tecrübeyi ileride başka restoranlarda devam ettirmek istiyoruz. Aynı zamanda gurme topluluğuna üyeyiz orada edindiğimiz tecrübeyi de değerlendirmek istiyoruz. Tellioğlu Değirmen restoranda tüm unlar ekmek yapılarak deneniyor ve beğenilmeyen üretilmiyor.