Seferihisar Belediyesi'nin Turgut Köyü'nde diktiği lavantalar ilk ürünlerini verince, küçücük tarla fotoğraf sanatçılarının çekim alanı haline geldi.

Fotoğrafçılar binlerce kare fotoğraf arasında seçecekleri en güzel fotoğraflarla ekim ayı sonunda Seferihisar Çağan Irmak salonunda "Lavanta" sergisi açmaya hazırlanıyor.

Seferihisar çiftçisine ek gelir sağlamak için Isparta'dan getirilen fidelerle deneme amacıyla kurulan lavanta tarlası ilk ürünleri verince küçük tarla İzmirli fotoğrafçıların uğrak yeri oldu.
Lila renkli tarlada fotoğraf çekmek isteyen fotoğraf sanatçıları hem modelli hem de modelsiz çekimlerinde günün her saatinden ve bütün güzel ışıklardan yararlandılar. Geceleri de çekim yapan ve tarlayı zaman zaman stüdyoya çeviren fotoğraf sanatçıları Turgut Köyü'nden binlerce kare fotoğrafla ayrıldılar.
Bu fotoğrafçılardan bir grup çektikleri kareleri fotoğrafseverlerle de paylaşabilmek için ekim ayının son haftasında Seferihisar'da İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Merkezi Çağan Irmak Salonu'nda Lavanta sergisi açmaya karar verdiler.
Gazete 9 Eylül için fotoğraf sanatçıları Muhsin Ağaya, Aysun Ormanlı, Petek Çakaloz, Niyazi Tunçel ve sanatçılara gönüllü olarak modellik yapan fotoğraf sanatçısı Senem Aşım ile görüştük. Sorularımızı yanıtladılar.


İZMİR'İ TANITIYORUM


Aysun Ormanlı

1967 doğumluyum. Lise mezunuyum. Sanatın her alanını seviyorum, özellikle görsel sanatlar, resim, fotoğraf en başta geliyor. Zamanımın çoğunu da fotoğraf çekmekle geçiriyorum. Fotoğrafa ilgim önceleri amatörce olsa da 5-6 yıldır ciddi anlamda uğraşıyorum. İlk çektiğim fotoğrafı hatırlamıyorum. Ancak, beni etkileyen ilk fotoğrafımı çok iyi hatırlıyorum. Sokakta yürüyen uzun saçlı bir kız çocuğuydu. Sonrasında çekmiş olduğum bu kare beni çok etkiledi ve profesyonel çekime başladım. Fotoğrafla ilgili eğitim almadım. Fotoğraf konusunda eğitimli dostlarımdan birebir uygulamalı olarak öğrendim. İnternetten araştırmalar yaptım. Gezilere, sergilere katıldım. İzmir'i ülkemize, ülkemizi dünyaya tanıtmak için fotoğraf çekiyorum. Bilinmeyen güzelliklerimizi tanıtmak için fotoğraf çekiyorum. Doğa ve insan konulu fotoğrafları daha çok seviyorum.


BENİM YAŞAM BİÇİMİM


Muhsin Ağaya

1972'de Sivas'ta doğdum. Babamın İzmir sevdasıyla İzmir'e taşınmışız. Kentin farklı semtlerinde oturduk. Okul yıllarımda bayram harçlığımla satın aldığım Zenith 12 XP makine ile 1989 yılında ilk fotoğraflarımı çekmeye başladım. Çektiğim ilk fotoğraf evimizin bahçesinden bir asma yaprağıydı. Fotoğrafçılık üzerine akademik eğitim almadım, fırsat buldukça kurslara gittim, özel dersler aldım ve hala bilmediğim konuları öğrenmeye çalışıyorum. Kelimeye dökemediğim ifadelerimi fotoğrafla anlatmaya çalışıyorum. Ben profesyonel fotoğrafçıyım ama fotoğraf benim için aynı zamanda yaşam biçimi. Turgut Köyü'ndeki lavantaların, görüntüleri, kokuları, renkleri beni çok etkiledi. Birçok kez gelip yüzlerce kare fotoğraf çektim.


BABAMIN ANISI İÇİN


Petek Çakaloz

İzmirliyim. Özel sektörde psikolog olarak görev yapıyorum. İlkokuldaydım. Babamla birlikte Güzelyalı Parkı'na gitmiştik. Parkta süpürge satan bir adam vardı. Babam elindeki Lubitel makinayı bana verdi; fotoğrafı benim çekmemi istedi. İlk çektiğim kare bu siyah beyaz fotoğraftır. Narlıdere Belediyesi’nin fotoğrafçılık kursuna katıldım. Temel fotoğrafçılık eğitimini bu kursta aldım. Ekiple saha çalışmalarına katılıp fotoğraf çekimleri yaptım. Anları, yerleri, duyguları, hatırlamak istediğim şekliyle kayıt altına almayı çok seviyorum. Babam sayesinde küçük yaşlardan itibaren fotoğraf çekmeyi öğrendim ve fotoğrafı çok sevdim. Her fotoğraf çektiğimde çok sevdiğim babamın anısını yaşattığımı düşünüyorum. Herkesin göremediğini görüp paylaşmayı seviyorum. Portre çekmeyi seviyorum. Tele objektif kullanarak insanları en doğal halleriyle fotoğraflamak en büyük tutkum. Lavantayı ilk kez Seferihisar’ın Turgut köyünde tarlada gördüm. Kokusuyla ve küçücük çiçekleriyle harika bir görüntüsü vardı. Her bir dalının başka bir yöne uzaması bende özgürlük duygusu uyandırdı. O yüzden fırsat buldukça lavanta tarlasına gidip fotoğraflar çektik. Lavanta üretimi başlamadan önce Turgut Köyü’nün nerede olduğunu bile bilmiyordum. Bu köyü lavanta sayesinde şimdi bütün Türkiye tanıyor. Bunu da fotoğrafçıların sağladığına inanıyorum.


EŞSİZ BİR YOLCULUK


Senem Aşım

İzmirliyim. Sanatın her dalına bağımlıyım. Üniversitede edebiyat okudum ve dans sanatıyla ilgilendim. Hayatımın her döneminde sanatın farklı bir kapısını çalmayı ilke edindim, o sanat dalının çatısının altına sığındım, oksijenini soludum. Fotoğrafa kendimi bildim bileli hep ilgim vardı. Yaşama da edebiyatın beslediği farklı bir gözle bakmayı da öğrenmiştim. O yüzden nasıl olsa inceliklerini daha sonra öğrenirim düşüncesiyle bir profesyonel makine aldım. Bulduğum ilk fırsatta da fotoğrafçılık kursuna başladım. 2016 yılında Narlıdere Belediyesi Fotoğrafçılık Kursu'yla tanışmam bu şekilde başlamış oldu. İlk fotoğrafımı hatırlıyorum. Bursa Gölyazı'da günbatımında göle ağ atan balıkçıları çekmiştim. O kareye hala çok severek bakıyorum.
Neden fotoğraf çekiyorsun sorusunu seviyorum. Çünkü kendime de çok soruyorum. Normalde akıp giden zamanı durduramıyoruz hiçbirimiz. Ama fotoğraf bu gerçeğe kafa tutan bir sanat olarak çıkıyor karşımıza. Oluş hızından dolayı kaçırdığımız ne çok detayı bize tekrar tekrar sunar ve anlatır fotoğraf. Bir de işin içine kendi bakışımızı ve yaşanmışlıklarımızı eklediğimizde eşsiz bir yolculuk başlar yüreğimizde. İşte bu notaları pikseller olan, anlatımı, duygusu, vurgusu, vuruşları olan bir beste gibidir. Etkisi yıllarca sürer. Fotoğrafta aslında hala bir arayış içindeyim. Ancak daha çok hikayesi olan manzara ve doğa olaylarını çekmeyi seviyorum diyebilirim. Lavantaların kokusu, görüntüsü, rengi hatta lezzetiyle antik çağlardan bugüne kadar uzanan macerası ve iksiri bizleri lavanta tarlalarına sürüklüyor diye düşünüyorum. Fotoğrafa kattığı huzuru, rengini, şeklini hatta fotoğraflardan taştığını hissettiğim kokusunu çok seviyorum. O yüzden lavanta fotoğrafı çekmek de lavantalar arasında poz vermek de benim için çok keyifli.


FARKLI BİR DENEYİM


Niyazi Tunçel

Fotoğrafa yıllar öncesinden beri ilgim vardı. Ama mesleğim çok yorucuydu ve çok istediğim halde fotoğraf çekmeye fırsat bulamıyordum. Bir gün Narlıdere Belediyesi bünyesinde fotoğraf kursu açıldığını duydum. O kursa katıldım ve kendimi fotoğraf konusunda geliştirdim. Günbatımı fotoğrafları ve geceleri uzun pozlama fotoğraflar çekmeye yöneldim. Bu fotoğraflarda uzmanlaştım. Turgut Köyü'nde lavanta tarlasında ve modelle çalışmak benim için çok farklı deneyimdi. Ama aldığım sonuçlar beni çok mutlu etti. Sergilenmeye değer fotoğraflar çektik.