Röportaj / Yücel ÖZİÇER

Özgür Karaman, Sakarya Üniversitesi elektronik mezunu. Eşi Zeynep, Balıkesir Üniversitesi ekonomi bölümünü bitirmiş. İkametgahları Aydın- Didim'de, aile büyüklerine ait evde kayıtlı. Onların bir evi yok... İki buçuk yaşındaki kızları Nil ile bir karavanda yaşıyorlar. Belli bir rotaları yok. Kendi deyişleriyle kafalarının içindeki rüzgarın izindeler... Bir gün deniz kenarında, bir gün ormanın kalbinde...

- Yerleşik bir düzende, karavanlı yaşama ne zaman, neden geçtiniz?

Yerleşik düzen tüm sistemin adı aslında, eşyaların süs gibi evlerin içini süslediğini ve bir süre sonra hepsinden sıkıldığımızı tüm sahip olduklarımızı eskimeden yenilemek istediğimizi fark ettiğimizde, temizlik denen şeyin evin içinde hiç bitmediğini gözlemlediğimizde, bir yandan sözde sağlık için debelenirken diğer yandan sağlıksız olmak için üstüne bir de para ödediğimiz bir sistemin içine mahkum edildiğimizi anladığımızda adımlar sırayla gelmeye başladı. İlk önce televizyona veda ettik, daha sonra baktık ki hep çalışma odasındayız, orada çalışıyor orada yemek yiyiyor orada kitap okuyor orada film izliyor günün tamamımı o odada geçiriyoruz, bir tek yatmak için odadan ayrılıyoruz, yani İstanbul’daki dublex evimizin artık bir odasını kullanıyoruz, eşyalarımızın ise 4’te birini... Aldıkça alma, sonra ihtiyaç olmadığını fark ettikçe atma yani kısacası tüketim denen çağın hastalığının biz de içindeydik, hayatımıza 35 yaşında giren tip1 diyabet tanısı ile bir farkındalık yaşadık sanki, sonrasında ne hastalığı kabul edebildik ne de yaşantımızı! Bizler yazılım işiyle uğraşıyor, uzun zamandır da evden çalışıyoruz, (homeoffice, frelance ) binek bir aracımız vardı İstanbul günlerimizde, sürekli bir yerlere gitmek istiyor ama İstanbul içinde bunu başaramıyorduk, başka bir şehre gittiğimizde otelde kalma fikri hiç cazip gelmiyordu, geri dönme endişesi, valiz hazırlama telaşesi olmadan doya doya gezmek istiyorduk artık, 'bunu bize sadece karavan” sağlayabilir dedik ve girdik işin içine, karavan ile beraber hem beslenme şeklimizi hem hayatımızı komple değiştirdik, bu yeni hayatımızda farkındalık içinde farkındalık yaşıyoruz. 14 ay süren her yerini özenerek yaptığımız karavanda yaşamak için ise Mart 2017'de çıktık yola! Nil de bu aşamada hayatımıza eklenen en güzel hediyemiz.

- Bu radikal değişikliğı ikinizde istediniz mi, yoksa ikna edilmesi gereken oldu mu?

En çok ben istedim, eşim Zeynep destek oldu, neden olmasın dedi ve çıktık yola.

- Yakın aile üyeleri tarafından tercihiniz nasıl karşılandı?

Önceleri garip karşılandı bir de bebek vardı çünkü işin içinde, Nil daha küçüktü o zaman, bize değil asıl ona kıyamadılar, bilinmeyen bir hayat bir de bebek olunca kendilerince telaşlandılar ama alıştılar artık, biz iki aileyi de sık sık ziyaret ediyoruz hatta sabit hayat yaşanlara oranla daha sık görüyorlar hem torunlarını hem de bizi, herkes memnun şimdilik.

- Aracınız özel yapım mı? Yaşam alanınız kaç metrekare?

Evet aracımız yalıtımından, su ısıtma, yatak sistemine kadar özel yapım bir araç, ayrıca kullanmış olduğumuz kuru kompost tuvalet (çevre dostu) ile de aracı diğer araçlardan ayırabilirsiniz, yaşaminritmi.com'da bahsettiğim tüm detayları geniş bir biçimde anlattık istenilen bilgiye oradan da ulaşılabilir. Hacmi 15 m3 olarak geçiyor aracın ama yaşam alanını hesaplarsak ortalama 8 m2.

- Karavanda hayatı nasıl tarif edersiniz?

Biz aslında karavancı değiliz o ayrı bir kültür, biz bize özgürlük sağladığı için karavanı seçtik, genelde kamp modunda değiliz, keşif peşindeyiz şehirlerdeyiz. Türkiye’nin görülebilecek her yerini görmek niyetindeyiz. Bir gün deniz bir gün orman, bir gün şehrin tam kalbindeyiz, sıkılınca dışarda, yorulunca evimizin içindeyiz, yemeğimiz, kahvemiz, evimiz kısacası hayatımız bizimle, eksiksiz...

- Zorlandığınız durumlar oldu mu? Oluyor mu?

Olmaz mı, oluyor tabiki de, ah bir YouTube kanalımızı aktif edebilsek, kızımızın gelişimine önem verip O’nu önceliğimiz olarak gördüğümüz için hep erteliyoruz maalesef. Sorun ise her yerde var, evinizde, işyerinizde, aracınızda, sorun açısından diğer hayatlardan bir farkımız yok aslında. Hepsi halloluyor hallolur hallolacaktır da!

- Programladığınız bir rota var mı?

Rotamız yok, en güzelidir bu aslında, biz gezi rehberi sunmuyoruz insanlara, minimal bir yaşamın içindeyiz, küçük bir alanda kimyasalsız, ilaçsız, az tüketen, kızlarına olabildiğince eskiye yönelik bakan bir aileyiz, iki gün önce İzmir’deydik sonra Konya'da.. Yeni yıl da Kapadokya da olmayı planladık orda olduk, özetle kafamızın içindeki rüzgarın izindeyiz .

- Park etme konusunda sıkıntılarınız oluyor mu?

Hayır genelde olmuyor. Konaklamadan önce soruştururuz, uygun derlerse kalırız, değilse başka bir yer bulur orda kalırız.

- Masraflı bir yaşam mı? Geçiminizi nasıl sağlıyorsunuz?

Yazılım işiyle uğraşıyor proje bazlı çalışıyoruz, biz her şey ama her şeyi yani tüm almalarımızı minimuma indirdik yememizi de, tek sıkıntımız benzin, bu da böyle bir yaşamın bedeli.

- Çamaşır, bulaşık, yemek pişirmek v.s, ev ortamındaki kadar kolay mı? Geliştirdiğiniz pratik çözümler var mı?

Çamaşır için bir tarafı yıkamalı bir tarafı sıkmalı eski tip bir makinamız var, otomatik bir makina değil, banyomuzda üç katlı çamaşır askımız dışarısı için de takıp çıkarmalı iki askı sistemimiz var, yazın çok kolay olan kurutma işinin kışın biraz daha zorlukları var. Karavanda küçük şirin bir mutfağımız var, her şey neredeyse sayılı ihtiyaç kadar, üç tabak, üç kase, iki tencere, bir kaç bardak bir kaç kaşık, çatal gibi, hal böyle olunca çıkan bulaşığa bulaşık dememek gerek...

Yemek olayı asıl olayımız, biz beslenmemize olabildiğince dikkat ediyoruz bir sürü farklılıklarımız var, iki öğün, tek çeşit yeriz. Öğünlerimizde iki hayvansal gıdayı bir arada yemeyiz, kan gurubumuza göre besleniriz, öğünlerimizin arası uzundur açlığa dayalı bir beslenme şeklimiz var, kullandığımız yağa, salçaya, sirkeye, zeytine, bala, yumurtaya, ekmeğe, una son derece önem veririz. Bu yüzden her şeyin en ucuzuyla yapıldığı dolar yemeklerini yemeğiz, yemeğimizi karavanımızda kendimiz yaparız vakit bulamadığımızda ya da tüm gün dışarda olmuşsak o akşam hurma yada zeytin ile günü bitiririz .Karavanda hiçbir şey ev ortamındaki kadar kolay değil ama daha keyifli. Pratik çözüm her iş için kendiliğinden oluşuyor zaten, bir süre sonra yani alışma sürecinden sonra her şey sistemli olmuş işler rayına oturmuş oluyor.

- Modern tıbbı reddettiğinizi söylüyorsunuz, gerektiğinde çözümleriniz neler oluyor?

Modern tıbbı reddetmiyoruz aslında ama bazı teşhis metodları ve çözümlerini yanlış buluyoruz. İnsanı ruhi, bedensel ve toplumsal anlamda bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Modern tıp dediğimiz yaklaşım ise birbirinden bağımsız üniteler şeklinde (kartezyen) değerlendiriyor bedeni. Bunun en basit örneği şeker hastalığı teşhisini koyan doktorların beslenme eğitimi almamış olması. Bu konular çok detaylı, sayfalarca anlatılılır.

Özetle biz elimizden geldiğince hastaneye gitmiyoruz başımıza gelen durumlarda ilaç yerine doğal çözümler kullanıyoruz.

- Kızınız Nil okul çağına geldiğinde kurulu düzene geri dönecek misiniz?

Nil için uzaktan eğitim tarzı yaklaşımlar var bunları henüz araştırma aşamasındayız. Hem daha iyi daha sağlıklı, hem de sabit olmayacak bir eğitim düşünüyoruz. Sabit bir hayata geçmek şuanki planlarımız arasında yok.

- Yollarda olmak size neler hissettiriyor?

Keyif, huzur, heyecan, bilinmezlik, yeni insanlar, yeni yerler kısacası kendini yenileyen bir hayatın var olduğunu hissettiriyor ve yaşatıyor.

- Şimdiye kadar kaç kilometre yol yaptınız kaç noktaya ulaştınız?

Aracı aldığımızda 65 bin km. idi şu anda 98 bin'deyim. Ulaştığımız noktaları saymadık ama tüm Türkiye'yi hatta tüm dünyayı dolaşmak istiyoruz nasip olursa.

- Yurtdışında da benzer deneyimleri yaşama planınız var mı?

Evet var tüm dünyayı dolaşmak istiyoruz. Yapabilirsek...

- Size özenenlere tavsiyeleriniz ne olur? Seçiminiz cesaret işi mi?

Dediğimiz gibi biz karavancı değiliz, biz minimal bir yaşam sergiliyoruz, A'dan Z'ye radikal kararların alındığı bir yaşam, biz işimizi de kazandığımız parayı da yediğimizi giydiğimizi de kızımıza doğduğu andan bu güne bakma şeklimizle ona vermeyi düşündüğümüz eğitim ile biraz farklıyız, bizim hayatımız ilaçsız, kimyasalsız, katkılı gıdasız, makyajsız, televizyonsuz bir hayat . Keşke sadece karavanla gezmemize değil de, mesela kullandığımız kuru kompost tuvalete özenilse onunla ilgilenilse öğrenilse, tüm karavanlar karavancılar, tekneler ve evler bu tuvaleti tercih etse, keşke...