İYİ Parti yarın İzmir'de gövde gösterisi yapmaya hazırlanıyor. İYİ Parti Teşkilat Başkanı Koray Aydın, Grup Başkan Vekili Musavvat Dervişoğlu ve Milli Güvenlikten Sorumlu Başkan Aytun Çıray'ın katılımıyla üye katılım töreni düzenlenecek. İYİ Parti 1 Ekim'de İstanbul'da yoğun bir şekilde üye çalışmasına başlamıştı. İzmir İl Başkanlığı da 1 Kasım'da İzmir'de yeni üye kayıtlarına başladı. İYİ Parti'nin, İzmir İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar'ın “Kasım Fırtınası” olarak nitelendirdiği saha çalışmaları sonucunda 4 bin 800 olan üye sayısı 12 bini geçti. Kırkpınar, olağan kurultaya kadar bu sayının 20 bini geçeceğini söyledi.

Türkiye'yi aydınlık günlere taşıyacak bir kadro hareketiyle yarın seçim varmış gibi çalıştıklarını ifade eden İYİ Parti İzmir İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar ile Millet İttifakı'nı ve saha çalışmalarını konuştuk.

Millet İttifakı'nın İzmir performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?

İzmir'de ittifak çok demokratik oldu. İyi Parti olarak Selçuk, Urla ve Karşıyaka'da aday çıkardık. Tire ve Kiraz'da da İYİ Parti adayları Millet İttifakı'nın adayı oldu. Bunlardan Tire'de başarıya ulaştık. Ama Kiraz'da maalesef farklı olaylar gelişti. CHP'yi desteklediğimiz İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde ve 19 ilçe belediyesinde Millet İttifakı olarak başarıya ulaştık. İYİ Parti'nin desteklediği CHP'li Millet İttifakı adaylarının, önceden AKP'de olan Ödemiş, Torbalı, Kemalpaşa ve Selçuk belediyelerinin kazanılmasını sağladı. Öte yanda İzmir Büyükşehir Belediyesi tarihi bir rekor ile kazanıldı. Bunda İYİ Parti'nin payı büyüktür.

31 Mart'ta seçimi kazanmasına rağmen 6 Mayıs'ta mazbatasının geri alınmasıyla yeniden seçim sürecinin başladığı İstanbul'da 23 Haziran'a kadar çok yoğun bir çalışma yürttünüz. Siz de teşkilat olarak İstanbul'daydınız sanırım.

Türkiye baktığımızda 31 Mart'ta kazanılmış ama hükümetin ve Yüksek Seçim Kurulu'nun ortak kararıyla 6 Mayıs'ta Millet İttifakı'nın adayı Ekrem İmamoğlu iptalle yüzleşti. Ancak bu süreçte Ankara, Adana, Antalya ve Mersin'de Millet İttifakı'nın adayları kazandı. Millet İttifakı'nın bu başarısı Türkiye'de nelerin olabileceğini gösterdi. Bu başarının mimarı da Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'dir. Sayın Akşener, 23 Haziran sürecinde İstanbul'da günde 13 miting düzenledi. 39 ilçe gezildi. Bu mitinglerin 11-12'sine ben de İzmir teşkilatımız ile birlikte katıldım. O süreçte İl Başkan Yardımcımız ve 11 ilçe başkanımızla birlikte İstanbul'daydık. Bize verilen bölgede saha çalışması yaptık.

Ankara ve İstanbul'da desteğinizle seçimi kazanan isimlerin icraatlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Olmaz denilen yerde, İstanbul gibi bir yerde Millet İttifakı olarak büyükşehir belediyesini kazandık. Ankara'da da iyi şeyler oluyor. Sayın Mansur Yavaş, Ankara'yı borçlu bir belediyeden kasasında para olan bir belediyeye dönüştürdü. Keza İstanbul'da, Sayın Ekrem İmamoğlu gerek yönetim anlayışıyla gerek fütursuzca kamunun mallarını kötüye kullanarak israfa yol açan uygulamaları sonlandırarak başarılı bir yönetim sergileyeceğini gösterdi.

Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi hakkında ne düşünüyorsunuz?

CHP ve İYİ Parti ittifakı Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemini Türkiye'ye uygun bir model olarak görmüyor. Biz de İzmir İl Yönetimi olarak bu sistemin Türkiye'yi tamamen tek adam yönetimine mahkum ettiğini düşünüyoruz. Eskiden parlamentoda millevekili sıraları, meclis yürütme heyeti ve hemen sağ taraflarında da bakanlar kurulu koltukları olurdu. Bakanlara kendi bakanlıklarıyla ilgili soru önergesi verildiğinde Bakan kürsüye çıkıp olumlu ya da olumsuz kendi görüşünü açıklardı. Milletvekilleri de bakanları dinler ve bilgilenirlerdi. Ama şimdi parlamento öyle bir haldeki, Türkiye'nin tarımdan ekonomiye, ulaşımdan adalete, günlük hayatta karşılaşabileceğiniz her alandaki problemi dinleyecek bir bakan yok. Bir nöbetçi bakanlık diye akıllara zarar bir sistem geliştirdiler. Bakanların tamamı Saray'da. Milleti vekillerinden koparmış oldular. Parlamentonun bir işlevi kalmadı. Bu sistem yüzde 51 ile iktidar olmayı sağlıyor ama bu siyasi istikrar gibi görülmemeli. Nihayetinde yine ittifaklar iş başında. Yüzde 51 AKP-MHP ittifakıyla alındı. Koalisyonlar olsa da iyileştirilmiş parlamenter sistemdeki gibi, Türkiye'nin yönetimiyle, dış politikasıyla ve ekonomisiyle ilgili farklı fikirlere sahip olan insanlar bir araya gelerek ülke yönetimini ellerinde bulundursa.

Seçimlerin ardından iktidar kanadından zaman zaman Millet İttifakı'nın dağıldığı yönünde açıklamalar yapıldı. İYİ Parti'nin bu ittifakı sürdürmeyeceği iddia edildi, ediliyor.

Türkiye'de 17 yıllık iktidarlarını sürdürebilmek için Millet İttifakı'nın surunda delik açmak istiyorlar. İYİ Parti tabanını da kendilerine yakın gördükleri için İYİ Parti'yi yanlarına almak istiyorlar. Ama Türkiye'de demokrasi, hukuk, adalet, ekonomi bu haldeyken İYİ Parti'nin AKP ile bir araya gelmesi mümkün değil. Genel Başkanımız bunu hem özel toplantılarda söylüyor hem de grup toplantısında ya da TV programlarında açıkça söylüyor.

Peki bu ittifak nereye kadar devam edecek?

Elbette bizler ayrı siyasi partileriz. Bizim parti programımız, tüzüğümüz başka CHP'nin başka. Ama ittifak bileşenleri olarak bu ülkenin temel promleminin ne olduğunu iyi biliyoruz. Teşhis de çözüm de belli. Bu yönetim anlayışının mutlaka değişmesi lazım. Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi diye dünyanın başka hiçbir yerinde olmayan, literatürde de bulunmayan, kendi iddialarına göre Türkiye'yi uçuracaklarını söyledikleri sistem yürümüyor. Kararların daha hızlı alınacağını söylüyorlar ama hangi kararların kimin lehine olacağı belli değil. 81 milyonun kaderini iki dudağının arasına almak işlerin daha hızlı yürüyeceği anlamına gelmez. Ben yaptım oldu diyemezsiniz. Bugün dersiniz belki ama bu yürümez. Her şeyin kanunlar çerçevesinde olması lazım. Bir kişinin uhdesine göre yönetilecek 81 milyon yok bu ülkede.

Yerel yönetimlere dönecek olursak. Millet İttifakı olarak seçime girdiğiniz ve kazandığınız belediyelerdeki işleyişten memnun musunuz?

Tam öyle söyleyemeyeceğim. Belediye meclislerinde oransal olarak İYİ Partili meclis üyelerinin sayısı az. Ama bizim de bir siyasi parti olduğumuz unutulmamalı. İYİ Parti olarak halkın faydasına olacak bütün kararlarda CHP'yi destekleriz. Ama tereddüte düştüğümüz konularda bilgilendirilmek isteriz. Onayladığımız ama takibini bırakmadığımız konularda da bilgilendirilmek en doğal hakkımız.

1 Ekim'den bu yana İstanbul'da yoğun bir şekilde üye kaydı yapıyorsunuz. İzmir'de de bu süreç 1 Kasım'da başladı. Bu yoğun çalışma İzmir teşkilatınızın üye sayısına nasıl yansıdı?

Geçen yıl 4 bin 800 olan üye sayımız şu an 12 bini geçmiş durumda. 1 Ekim'de İstanbul'da başlayan bir kampanyamız var. Biz de bu kampanyayı 1 Kasım itibariyle İzmir'de başlattık. 1 Kasım itibariyle bütün teşkilatlarımız ilçelerde, metropolde stantlar kurarak, işyeri ve ev ziyaretleri yaparak üye kaydı yapıyoruz. Şubat'ta ilçe kongrelerimiz, Mart'ta il kongremiz ve sonrasında ilk olağan kurultayımızı yapacağız. Mayıs'ta yapmayı planladığımız ilk Olağan Kurultaya kadar İzmir'de 20 bin üyeye ulaşırız. Üye kaydını ciddiye alıyoruz. Üye yaparsanız kişinin size oy vermesini kayıt altına almış oluyorsunuz. O üyenin seçime kadar olan süreçte sizinle irtibatı devam ederse. Seçim sathı mailine girdiğinizde o üye size oy isteyen oluyor. Çünkü aidiyet duygusuyla çalışıyorlar. Biz üyelerimizi yarın oy isteyen olarak görmek istiyoruz. Önümüzdeki pazar seçim varmış gibi çalışıyoruz. Eğer seçim sathı mailine kadar teşkilatlarınız gevşer, dinamizmini kaybederse son 40 günde yapacağınız fazla bir şey olmaz. Ama bugünden sahada, sokakta, bulvarda, köyde, kahvede olursanız 'bakın yine İYİ Parti geldi' derler. Öbür türlü 'siz seçimden seçime geliyorsunuz' derler. Biz seçimden seçime halka giden parti değiliz. Biz bu pazar seçim varmış gibi çalışıyoruz. Bunu seçim istiyoruz anlamında söylemiyorum. Seçimi bu ülkeyi yönetenlerin paşa gönülleri bilir. Ne zaman yaparlarsa yapsınlar kaybedecek parti belli. Biz hazır bekliyoruz.

Tunç Soyer'in seçimden bu yanaki icraatlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Halk et uygulaması bekleniyor. İnsanların sofrasına et uğramıyor. Üretici pazarının daha da geliştirilerek ve genişletilerek çoğaltılması gerekiyor. Ama çocukluğu ve gençliği gecekondu bölgesinde geçmiş biri olarak söylüyorum çeperdeki insanların merkezi hükümetten umutları olmadığı için belediyelerden beklentileri çok yüksek. Bu sözü Tunç Soyer de bu sözü çok sık kullanıyor. Çepere mutlaka hizmet gitmeli. Bu hizmet sadece çöplerinin alınması, tretuvarların onarılması değil. Bu insanlar uygulanan ekonomik programlar yüzünden işsiz kaldılar. Bu insanların çoğu ya ameledir ya da en babayiğidi ustadır. Adamların işleri güçleri yok. İnşaat sektörü bitince bu insanlar kahvelerde oturmaya başladılar. Ceplerinde çay parası yok. Bunlara yapılacak yardım, çocukların kılık kıyafetinden tutun sofralarına koyacakaları peynir zeytine kadar sıralanabilir. Türkiye'de son 2 yıldaki hızlı ekonomik çöküşe bağlı olarak işsizlik tavan yaptı. Biz muhalefet partisiyiz, iktidarda değiliz ama yönettiğimiz belediyeler var. İnsanların da bu belediyelerden beklentileri var. Sosyal projelerle, Gültepe, Gümüşpala, Yamanlar ve Nafiz Gürman gibi semtlere dokunmak gerekiyor.

Koray Aydın İzmir'de

17 Kasım Pazar günü Teşkilat Başkanımız Sayın Koray Aydın'ın, Grup Başkan Vekilimiz Sayın Musavvat Dervişoğlu'nun, Milli Güvenlikten Sorumlu Başkanımız Sayın Aytun Çıray'ın ve İl milletvekillerimizin katılımıyla görkemli bir üye katılım töreni yapacağız. İYİ Parti bu toplantıları artırarak devam ettirecektir. Türkiye'yi aydınlık günlere taşıyacak bir kadro hareketiyle seçimlere hazırlanıyoruz.

İYİ Parti ülkenin sigortası

Bir parti haricinde her partiden üye kaydı alıyoruz. İnsanlar ülkede olup bitenleri takip ediyorlar, kararlılık ve inançla partimize geliyorlar. Genel başkanımızı ve İYİ Parti'yi seviyorlar. Göreceksiniz, İYİ Parti ülkenin sigortası olacak.