Çevresinde Kedi Babası lakabıyla tanınan kumpir ustası Sefer Kilci, Varyant yakınlarında boş duran iki katlı evini kedilere tahsis etti. Onlara çocukları gibi bakıyor.

Röportaj / Engin YAVUZ

Kedileri uğruna iki kez işinden istifa eden Kilci, kedilerinin yaşadığı evi satın almak isteyen kişinin 110 bin liralık teklifini de geri çevirdi.


Sefer Kilci kumpir ustası. Şu sıralar pizzacıda çalışıyor. Çevresindeki herkes kendisine Kedi Babası diyor. Varyant Fatih Mahallesi’nde boş duran evini kedilere tahsis eden Kilci, aynı zamanda mahallenin bütün kedi ve köpeklerini besliyor. 10 yıl öncesine kadar sokak hayvanlarından uzak duran ama şimdi sokaktaki bir tek kedi aç kalsa sabaha kadar uyuyamayan Sefer Kilci ile Gazete 9 Eylül için görüştük.


Bize kendinizi tanıtır mısınız?


Pizzacıda kumpir ustasıyım. Kayseriliyim. 2000 yılından bu yana Varyant’ın üzerinde Değirmendağ olarak bilinen Fatih Mahallesi’nde yaşıyorum. Evliyim, bir kız babasıyım. 17 yıldır yemek sektöründe çalışıyorum.

Kedilerle dostluğunuz ne zaman başladı?


Bundan 10 yıl önce Kestelli Caddesi’nde sandviç büfesi açmıştım. O yıllarda uzak dururdum hayvanlardan. Zarar vermeyi aklımdan bile geçirmezdim, aç mı susuz mu diye merak da etmezdim. Hayvanlarını aşırı sevenlere, köpeğini otomobiliyle gezdirenlere gülerdim.
Bir gün büfenin önünden beyaz renkli bir kedi geçiyordu, elimde küçük bir sosis parçası vardı o sırada, kediye attım. Kedi ertesi gün yine geldi, yine sosis attım. Kedi gelmeye alıştı, ben kediye alıştım. O kadar alıştı ki artık dükkanı açma saatini bekliyor, sabahleyin büfeye gittiğimde onu orada görüyordum. O kadar alıştım ki ona karşı sorumluluk hissetmeye, besleyemediğim gün kendimi ona borçlu hissetmeye başladım. Pamuk koydum adını. Sonra bir gün doğum yaptı. Kayboldu ortadan. Zaman geçti aradan, yavrusuyla geldi, tek yavrusu kalmıştı, getirdi o yavruyu dükkanın içine bıraktı. Sanki ‘ben bunu bakıyorum, al sen bak’ der gibiydi. Büfenin içindeki eşya dolabına yer hazırladım, ikisi için. Yavrusunu aldı buraya taşıdı. Eşime haber verdim. Eşim benden çok daha vicdanlıdır. Onları orada bırakamazsın, hava soğuk gece üşürler dedi. Aldım ikisini de bir gece eve getirdim.


Bir evinizi kedilere tahsis etme fikri nasıl geldi aklınıza?


Ben Fatih Mahallesi’nde 384 Sokak’taki evimde yaşıyorum. 389 Sokak’ta da büyüklerimizden kalan iki katlı bir evimiz vardı. 100 yıllık bir ev ve bölge 3. Derece SİT alanı. Çivi çakmak bile yasak. Aşağıda bir odası, üst katta iki odası, bahçesinde depo olarak da kullanılabilecek bir odası var. Mutfağı, tuvaleti, banyosu var. Ne zamandır kiracı arıyordum ve uzun süredir boştu. Pamuk ile yavrusunu birkaç gün sonra boş olan o eve götürdük. Kendilerine üst kattaki odalardan birinde büyük bir koliden yer hazırladım. İçini minderlerle döşedik. Misafirlerimizi yerleştirdik. Kahvaltı servisinde çalıştığım otelin çatısında da iki kedi yaşıyordu. Prenses ile Beşiktaş isimlerini koymuştum. Otelde istemiyorlardı. Aldım onları da boş olan eve getirdim. Yerleştirdim. Pamuğu bir süre sonra kaybettik. Kızı Şeker bizimle kaldı. Üç misafirimize daha sonra Bıcırık ile Minnoş da katıldı. Hepsine ayrı ayrı odalarda yer hazırladık eşimle birlikte. Beş misafirimizin dışında, yalnızca yemek saatlerinde eve uğrayan kedilerimiz de var.

Kediler nasıl yaşıyor evde, yanlarında mısınız bütün gün?


Kedilerimiz bütün gün evdeler. Ben işe gittiğim için onları eşim besliyor. Sabahleyin bazıları evden dolaşmaya çıkarlar, ev çevresinde araç trafiği olmadığı için güvendeler, aklım onlarda kalmıyor. Akşama doğru eve dönerler. Günde üç öğün yemek veriyoruz. Tavuk ciğeri, tavuk, konserve, kuru mama… Onlar bizim çocuklarımız…


Sizin mahalledeki kedi ve köpekleri de beslediğinizi anlattılar…


Bunların dışında mahalledeki köpek ve kedilere karşı da sorumlu hissediyorum kendimi. Yaz kış, yağmur, çamur demeden hepsini beslemeye çalışıyorum. Birinin aç kaldığını düşensem sabaha kadar uyku uyuyamam. Hepsini çok seviyorum… Benim sokak hayvanlarına karşı aşırı ilgim mahalleden çok kimseyi rahatsız etmiş. Çok rahatsız olduklarını söyleyenler vardı. ‘Gidin şikayet edin’ diyordum. Ancak bu mahallede kedileri çok seven, koruyan, besleyen birçok insan var. Valilik, kaymakamlık ve derneklerle sıkı işbirliği içinde olan Funda Ersoy ile birlikte sokak hayvanları için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Hatta alt katında köpeklerin, üst katında kedilerin yaşayabildiği küçük bir barınak bile yaptık. Büfeciyken bana kedi babası diyorlardı, adım mahallede de kedi babası. Fatih Mahallesi’nde yaşayan kedi ve köpeklerin artık hepsi güvende. Köpeklerin hepsi kısırlaştırıldı, kediler de kısırlaştırılıyor. Zaman zaman ilaçlama da yapılıyor. Bütün hayvanlar beni seviyor, çoğunun ismini tek tek biliyorum, isimleriyle sesleniyorum, hemen koşup geliyorlar, onların sevgisi bana yetiyor.

Onları beslemek kolay oluyor mu sizin için?


Büfecilik de dahil şimdiye kadar hep yemek işlerinde çalıştığım için sokaklardaki ve evdeki canlar için yiyecek bulmam çok zor olmadı. Çalıştığım işyerlerinde hep kedilerle ilgilendim, aç kalmasınlar diye uğraştım. Kimi patron kedilerle ilgilenmemden rahatsız oldu. Optimum’daki kumpircide çalışırken arkada iki kedi vardı. Yemek artıklarıyla besliyordum onları. Patronlar mama vermemi istemiyorlardı. Onları ikna edemeyince işi bıraktım. Sonra Konak’ta pizzacıda işe başladım. Orada da kediler vardı. Yemek artıklarıyla onları beslemeye başladım. Patronlarım birkaç kez uyardılar, yemek vermemi istemediler. En sonunda dayanamadım, patrona haber gönderdim, ‘Gidin söyleyin, işi bırakıyorum, 15 gün içinde kendine bir eleman bulsun’dedim. Ancak patronum merhametli çıktı. Patronum Nasır Kızılkaya gitmemi de istemedi. ‘Senden memnunuz, ancak beslerken daha dikkatli ol, müşteriler rahatsız olmasın’ dedi. Birinin yavrularıyla birlikte Pizza Villa’nın önünde artık beş kedi var. Onları bir yandan besliyorum bir yandan da sahiplendirebilmek için gelen müşterilerle konuşuyorum.


Koca bir evi kedilere yuva yapmışsınız, bundan hiç pişman olmadınız mı?


Kediler o evde yaşamaya başladıktan sonra, birçok kez kiralamak için gelenler oldu, hepsini geri çevirdim. Bu mahallede eski evleri satın alıp restore ederek turizme kazandırmaya çalışan bir emekli pilot, bu ev için 110 bin lira teklif etti. ‘Sen evi bana sat, sorun değil, benim elemanlar kedilere bakarlar’ dedi, kabul etmedim. Aslında etsem, o parayla bundan sonra çok rahat yaşayacağımızı biliyorum ama kediler daha önemli. Emekliliğime daha iki yıl var. Sabrediyorum, iki yıl nasıl olsa geçer…

Bu kadar çok kedi ve köpeği kendi olanaklarınızla besliyorsunuz, hayvanseverlere bir mesajınız olacak mı?


Çalıştığımız işyerleri hep gıda ile ilgili olduğu için orada çalışan arkadaşlarım da yardımcı oluyorlar. İşyerinde biriken yemek artıkları ancak kovalarla eve taşıyorum. Ama desteğe ihtiyacım var. O kadar canlıya getirdiğim yemekler yetmiyor, çoğunu tadımlık veriyorum. Yetmiyorsa kendi cebimden alıyorum. Biraz destek olsalar sanırım içim daha çok rahat edecek. Hepsini besledikten sonra eve dönüp koltuğa oturduğumda emin olun dünyanın en huzurlu insanı benim.