Alsancak’ta İzmir’in kalbinin neredeyse 24 saat attığı Cumbalı Sokak’ta açılan ve 1950’li yılları yansıtan dekorasyonuyla NO9, gençlerin uğrak yeri oldu.

Röportaj/ Engin YAVUZ

Kafebar’ın sahibi Tülay Türker: Saatler, koltuklar, masalar, taş plaklar, kasetler, eski bavullar, avizeler, serviste kullandığımız tabaklar, fincanlar, çay sunduğumuz porselenler hep antika.Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nin girişinde “NO9 nerede?” diye sordum. “Cumbalı Sokak’taki mor ev” dediler. Cumbalı Sokak İzmir’in kalbinin neredeyse 24 saat attığı sokaklardan biri… Restore edilmiş iki katlı, cumbalı eski Rum evlerinde gündüzleri sohbeti, geceleri eğlenceyi sevenler açılmış kafelerin, barların sıralandığı bir yer Cumbalı Sokak. Kapısında NO9 yazılı mor ev de bunlardan biri… Kızım geçenlerde “Baba mutlaka görmelisin, tam senin beğeneceğin yer” demişti. Gerçekten öyleymiş, bir çay içimi gittim, ardından bu röportaj çıktı ortaya…Tülay Türker bize NO9’u anlattı.

[caption id="attachment_96964" align="alignnone" width="656"]kafa-mor Kafebar’ın sahibi Tülay Türker: Bu kafede ki herşey antika[/caption]

Bize kendinizden söz eder misiniz, kafe açmaya nasıl karar verdiniz?

İzmirliyim. Bankacılık yüksek okulu mezunuyum. 20 yıl boyunca muhasebecilik yaptım, 11 yıl boyunca yöneticilik görevi üstlendim. Tekdüze hayat sıkınca, bundan üç yıl önce hayatımı değiştirmeye karar verdim. Çalıştığım işyerimde şartlarım çok iyi idi ama bazen mutlu olmak için bu yetmiyor. Sorumluluk ağırdı, yorulmuştum, bir sahil kasabasında, hiçbir sorumluluk üstlenmeden garsonluk yapayım istiyordum. Bırakmak istemediler, git tatil yap, şansını dene ama yine gel dediler. Ancak bazen hayat önünüze başka sürprizler çıkarıyor. Garsonluk yapmayı düşünürken Urla Sanat Sokağı’nda bir arkadaşımla birlikte hem kadın giysilerinin satılacağı, hem de kafe hizmeti verecek bir işyeri açmak üzere ilk adımı attık. Eski bir Rum evini kiralamıştık. Ancak o arkadaşımı hiç beklenmedik bir şekilde kaybedince Urla’daki bu işyerini hiç açmadan kapamak zorunda kaldım.

ANTİKA BİRİKTİRDİM


Antikaya daha önceden meraklı mıydınız?

Kendi işimi yapmaya kararlıydım. İlk önce şu anda içinde bulunduğumuz binada NO9 Korku Evi’ni açtık. Binanın üst katını kiralamıştık. Birbuçuk yıl boyunca burada macera ve serüven organizasyonları düzenledik. Bu firmalar için talep üzerine heyecanlı oyunlar hazırlıyorduk. Sonra binanın tamamını kiraladık korku evine çevirdik. Antika merakım o günlerde başladı. Korku evinin dekorasyonu da 1940’lı yılların görüntüsündeydi. Bu arada yöneticilik yaptığım işletmede, işimden tamamen kopmadan, görevime haftada bir-iki gün bile olsa devam ettim. Bir süre sonra korku evini yakınımızdaki bir başka eve taşıdık, organizasyonlarımızı büyüttük. Bu süre içinde bulduğum her antikayı kiraladığım bir depoda biriktiriyordum. Aslında evim de antika eşyalarla doludur. NO9’dan farkı yoktur.

duvar-resimleri

KADINIM VE BAŞARDIM


Genel olarak erkeklerin başarılı olabileceği zor bir işe girişmişsiniz…

Binayı boşaltınca Cumbalı Sokak’taki bu iki katlı binada kafebar açmak için hazırlıklara başladık. Çevremdekiler, “Kadınsın, yapamazsın” diyorlardı. Ben başarabileceğime inandım. Binanın kapı numarası 9’du. Bu nedenle işletmemizin adını NO9 koyduk. Bina boştu, berbattı. Baştan sona temizledik, yeniledik, boyadık. Arkadaşlarımla birlikte hazırlıkların tamamını iki ay içinde bitirdik. Cafe barımızı açtık. Şimdi bu sokaktaki herkesle dostum. Kimisinin kardeşi, kiminin arkadaşı, kimisinin ablasıyım.

Bize NO9’u biraz tanıtır mısınız?

NO9’da duvarlar gördüğünüz gibi çoğu boş olan çerçevelerle dolu. Boş çerçevelere bu sokakta eskiden yaşayanları tek tek araştırıp, onların fotoğraflarını koymaya başladım. Yani duvarda gördüğünüz her fotoğrafın bir hikayesi ve anısı var. NO9’da ne görüyorsanız eski. Saatler, koltuklar, masalar, taş plaklar, kasetler, eski bavullar, tavandaki avizeler. Serviste kullandığımız tabaklar, fincanlar, çay sunduğumuz porselen takımlar hepsi antika. Benim antikaya meraklı olduğum arkadaşlarım yurtdışından gelirken bana antikalar getiriyor. En son Bavyera fincanları geldi. Yaşlı bir fotoğrafçı yıllar önce çektiği ve çerçevelettiği Türkan Şoray fotoğrafını getirip hediye etti. Girişteki holde bir Atatürk tablomuz vardı. Bir başka müşteri o tablonun yanına 09.05’te durmuş bir saat astı. Buraya gelen müşterilerimiz 1940-1950’lerin havasını soluyor. İnanır mısınız NO9’a gençlik çok daha fazla ilgi gösteriyor. Çok özel bir yer olduğumuz için grup etkinlikleri için de talepler almaya başladık. Alsancak’ta antika eşyalarla süslenmiş başka mekanlar da var. Herkes işyerlerinin camekanlarına antika yığıyor. Ama biz farklıyız. Çünkü antikaları kullandırıyoruz. Antika en pahalı zevktir. Biz bu zevkimizi müşterilerimizle paylaşıyoruz. Onları eski yıllara, anılar dünyasına götürüyoruz. Buraya her gelen mutlaka kendisinden, kendi gençliğinden, çocukluğundan bir şeyler buluyor.

kahribar

GENÇLER ÇOK SEVİYOR


Gençler neden ilgi gösteriyor sizce?

Evet, gençlerin uğrak yeri oldu NO9… Arkadaş grubu olarak geliyorlar, bir işyeri ekibi olarak geliyorlar. Aralarındaki sohbetleri duyuyorum bazen. “Bu fincandan bizde vardı, aa anneannemin duvar saatinden” diyenler oluyor. Bence buraya geldiklerinde bir aile büyüğünün evine gitmiş gibi hissediyorlar kendilerini… Burası gündüz kafeterya olarak hizmet veriyor. Müşterilerimize çay, bitki çayları, tost ve kek ikram ediyoruz. Akşamları alkollü servisimiz var. Yemek yok. Meze ve leblebi veriyoruz. Şalgam ve şarap veriyoruz. Ama burada bir tek şişe göremezsiniz. Rakıyı bile kristal karafta veriyoruz. Her hafta farklı etkinlikler düzenliyoruz. Yılbaşı gecesi burada hep birlikte tombala oynadık örneğin. Taş plak dinletisi sunduğumuz plak geceleri, 1970-1980’ler gecesi düzenliyoruz. Her hafta sonu sürpriz etkinliklerimiz var.

Gelecek için başka hedefleriniz var mı?

Ben çok hayal kurarım. Herkese de hayal kurmalarını tavsiye ederim. Ben hayallerini gereçekleştirebilenlerden biriyim. Korkmamak, cesur olmak gerek. Bundan sonraki hayalim, yıllar önce garson olmayı hayal ettiğim bir sahip kasabasında bu kez NO9 adıyla bir butik otel açmak. Buranın dekorasyonu da aynı NO9 gibi 1940’lı, 1950’li yılların ruhunu yansıtacak. İşim beni çok mutlu ediyor. Hayatımı küçülttüm ama işim var diye kopmuyorum hayattan. Evimde gece tahta boyama yapıyorum. Başka hobilerim de var. Hayat devam ediyor…