SAĞLIK

Reflü kâbusuna ameliyatsız son: Midedeki 'gevşek kapak' artık içeriden dikilerek onarılıyor!

Milyonlarca insanın yaşam kalitesini düşüren mide yanması, göğüs ağrısı ve öksürük gibi şikayetlerin sorumlusu reflü hastalığının tedavisinde çığır açan bir yöntem umut oldu. Gastroenterolog Prof. Dr. Yusuf Serdar Sakin, artık cerrahiye gerek kalmadan, ağızdan girilerek yapılan "endoskopik reflü tedavisi" ile gevşeyen mide kapağının içeriden dikilerek daraltılabildiğini açıkladı.

Abone Ol

Toplumda neredeyse her üç kişiden birini etkileyen, geceleri uykudan uyandıran, en sevdiğiniz yemekleri size zehir eden o inatçı mide yanması hissi... Yediğiniz lokmaların boğazınıza geri gelmesi, göğsünüzün ortasında hissettiğiniz ve kalp kriziyle karıştırdığınız o keskin ağrı, geçmek bilmeyen kuru öksürük ve boğaz tahrişi... Tüm bu şikayetlerin arkasında yatan ortak ve sinsi düşmanın adı: Gastroözofageal reflü hastalığı. Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Yusuf Serdar Sakin, modern yaşamın bir hediyesi (!) olarak giderek yaygınlaşan bu hastalığın, artık korkulu bir rüya olmaktan çıktığını ve cerrahiye gerek kalmadan, konforlu bir şekilde tedavi edilebildiğini müjdeliyor. Bu, yıllardır ilaçlara bağımlı yaşayan veya ameliyat olmaktan çekinen milyonlarca hasta için yeni bir umut kapısı anlamına geliyor.

Sorunun kaynağı: midedeki o 'gevşek kapak'

Peki, nedir bu reflü ve neden bu kadar yaygın? Prof. Dr. Yusuf Serdar Sakin, hastalığın temel mekanizmasını son derece basit bir dille açıklıyor. Normalde, yemek borusu ile midenin birleştiği yerde, tek yönlü çalışan bir kapakçık sistemi bulunur. Bu kapak, yediğimiz yiyeceklerin mideye geçişine izin verir, ancak midedeki asitli içeriğin tekrar yemek borusuna geri kaçmasını engeller. İşte reflü hastalığında, bu kapakçık sisteminde bir "gevşeklik" meydana gelir. Kapak tam olarak kapanamaz ve mide asidi ile sindirilmemiş gıdalar, savunmasız olan yemek borusuna doğru geri kaçar. Asidik içeriğin hassas yemek borusu dokusunu tahriş etmesiyle de, o meşhur yanma, ağrı, öksürük gibi şikayetler ortaya çıkar. Yağlı ve baharatlı yiyecekler, alkol, sigara, aşırı kilo ve stres gibi faktörler, bu gevşek kapağın işini daha da zorlaştırarak reflü şikayetlerini tetikler.

İlaçlar ve yaşam tarzı değişikliği: ilk siper hattı ama her zaman yeterli değil

Bir hastaya reflü tanısı konulduğunda, hekimlerin başvurduğu ilk tedavi adımı, genellikle hayat tarzında yapılacak değişiklikler ve ilaç tedavisidir. Prof. Dr. Sakin, hastalardan öncelikle, reflüyü tetikleyen acı, yağlı, asitli yiyecek ve içeceklerden uzak durmalarını, yatmadan en az 2-3 saat önce yemeyi kesmelerini ve yatak başını yükseltmelerini istediklerini belirtiyor. Ancak birçok hasta için bu önlemler tek başına yeterli olmuyor.

Bu noktada devreye, "proton pompa inhibitörleri" olarak bilinen ve mide asidini güçlü bir şekilde baskılayan ilaçlar giriyor. Bu ilaçlar, birçok hastanın şikayetlerini hızla kontrol altına alsa da, Prof. Dr. Sakin'in de uyardığı gibi, bu çözümün de karanlık bir yüzü var: "Bazı hastalarda da uzun dönem ilaç kullanımı emilim bozukluğu, kemik erimesi ve zatürre gibi birçok hastalığa sebep olmaktadır. Bu nedenle her gün olacak şekilde uzun dönem ilaç tedavisi kullanımı önerilmemektedir." Ayrıca, bazı hastalar bu güçlü ilaçlardan bile fayda görmeyebiliyor. İşte bu noktada, hastalar ya ömür boyu şikayetlerle yaşamaya ya da cerrahi bir operasyona mahkum kalıyordu. Ta ki, "üçüncü bir yol" ortaya çıkana kadar...

Cerrahiye alternatif devrim: endoskopik reflü tedavisi

Prof. Dr. Sakin, günümüzde tedavi sıralamasının artık değiştiğini ve cerrahiden önce, son derece etkili ve güvenli bir ameliyatsız tedavi seçeneğinin geldiğini belirtiyor: Endoskopik reflü tedavisi. Bu yöntem, adından da anlaşılacağı gibi, herhangi bir kesi veya yara olmadan, tamamen endoskopik olarak, yani ağız yoluyla girilerek gerçekleştiriliyor.

İşlemin mantığı, sorunun kaynağına doğrudan müdahale etmeye dayanıyor. Prof. Dr. Sakin, süreci şu şekilde anlatıyor: "Bu yöntemde ağız yoluyla girilerek midenin içinden yemek borusu ile mide arasındaki gevşek kapak bölgesine dikiş atılıyor. Böylece kapak daraltılarak mide asidinin yemek borusuna kaçışı engelleniyor." Yani, cerrahide dışarıdan yapılan o büyük onarım işlemi, bu yöntemde içeriden, minyatür bir dikiş makinesiyle yapılıyor. Bu sayede, midenin anatomisi bozulmuyor, hastanın vücudunda hiçbir yara izi kalmıyor ve cerrahinin getirebileceği potansiyel riskler (enfeksiyon, yapışıklık vb.) büyük ölçüde ortadan kalkıyor. Tedavinin nihai amacı ise çok net: "Bu tedavi sonrası yiyeceklerin ve asidin yemek borusunu tahrişi ortadan kalktığı için hem hastanın şikayeti geçiyor hem de ilaç kullanma ihtiyacı ortadan kalkıyor."

Fda onayı, yüzde 90 başarı ve hızlı iyileşme

Bu yenilikçi yöntemin en güven verici yanlarından biri de, dünyanın en saygın sağlık otoritelerinden biri olan Amerika Birleşik Devletleri Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından onaylanmış olması. Bu, yöntemin etkinliğinin ve güvenilirliğinin bilimsel olarak kanıtlandığı anlamına geliyor. Prof. Dr. Sakin, yöntemin, anatomisi uygun olan hastalarda yüzde 90'a varan bir başarı oranı ile, ciddi yan etkilere yol açmadan güvenle uygulanabildiğini kaydediyor.

Yöntemin bir diğer büyük avantajı ise, hastanın sosyal hayata dönüş süresinin inanılmaz derecede kısa olması. Ağır bir cerrahi operasyon sonrası haftalar sürebilen iyileşme sürecinin aksine, bu işlem sonrasında hastaların genellikle 6 saat sonra, en geç ise bir gün sonra normal yaşantılarına dönebildiğini belirten Prof. Dr. Sakin, bunun çalışan ve aktif bir yaşam süren hastalar için büyük bir konfor olduğunu vurguluyor.

Sonuç olarak, endoskopik reflü tedavisi, reflü hastalığının yönetiminde adeta bir devrim niteliği taşıyor. Yıllardır ilaçlara bağımlı yaşayan, şikayetleri bir türlü geçmeyen veya ameliyat olmaktan çekinen hastalar için artık yeni, etkili ve son derece güvenli bir seçenek mevcut. Bu yöntem sayesinde, "reflü kader değildir" demek ve hayatı zindan eden o yanma hissine kalıcı olarak veda etmek artık mümkün. Bu, modern tıbbın, hastanın yaşam kalitesini artırmak için teknolojiyi ve minimal invaziv yaklaşımları nasıl başarıyla kullandığının en güzel örneklerinden biri olarak karşımızda duruyor.