Porsiyonları küçültme önerisi üzerine çok yazıldı, çizildi.

Yalaka basın her konuda olduğu gibi bu konuda da gülünç savunmalara geçti. Ülkede israfın yüksek boyutlarda bulunduğunu, önerinin tamamen israfı önlemeye yönelik olduğunu öne sürdüler.

Hepsini söylediler de israfın kimlerde, nerelerde olduğunu bir türlü açıklamadılar.

Tasarrufun Saray'dan başlaması gerektiğini, bu harcamaların tasarruf genelgesinin dışında bırakıldığını, günlük harcamanın 8.6 milyon lira olduğunu söylemeye cesaret edemediler.

Halkın sofrasında küçülecek bir şey kalmadığını, asgari ücretin yoksulluk ve açlık sınırının altında kaldığını, vatandaşın "Artık bir çeşit yemek bile yapamaz hale geldik", "Akşamları pazar yerlerinden dökülen çürükleri topluyorum" feryatlarını duymazdan geldiler.

İsrafın en büyüğünün Saray'da yapıldığını, eğer porsiyonlar küçülecekse Saray'ın porsiyonlarının, devletten üç, beş maaş alan bürokratların, beşli çetenin, AKP'nin zengin ettiği sonradan görmelerin, kara para aklayıcılarının,marinalara çökenlerin, uyuşturucu nakliyecilerinin, mafyadan ayda 10 bin dolar alan siyasilerin, iş takibi yapan gazeteci müsvettelerinin porsiyonlarının küçülmesi gerektiğini söylemeye korktular.

Gelin, bu ulusun gerektiğinde porsiyonlarí nasıl küçülttüğünü tarihten bir örnekle gösterelim;

Sakarya Meydan Savaşı'nın en kanlı günleri... Duatepe'yi ele geçirerek savaşta büyük avantaj sağlamış düşmandan, 24 saat göğüs göğüse dövüşerek tepe geri alınmış. Batı Cephesi Kurmay Başkanı Asım Gündüz anlatıyor;

"O gün Duatepe'de düşmanın iniltisini gözyaşları ile kutluyorduk. Mustafa Kemal Paşa, Batı cephesi karargahı ile yemeğe oturdu. Ortada cılız bir tavukla dört, beş dilim siyah ekmekten başka bir şey yoktu. Dünden beri ağzımızı en ufak bir lokma girmemişti. Gazi Paşa, İsmet Paşa, ben, Kazım Bey sofrada bağdaş kurduk. Atatürk, Kazım Bey'e dönerek;

Erlere yiyecek ne verebildiniz? dedi.

Kurmay Başkanı;

Efendim dün sabah tedarik ettiğimiz buğdayı, kavurmaları için birliklere dağıtmıştık!

Mustafa Kemal Paşa biraz durakladıktan sonra ayağa kalktı ve tavuğa el sürmeden yürüdü, biz de O'nu izledik. Diğer arkadaşlar da ne tavuğa ne de bir dilim ekmeğe el sürebilmişti. O akşam hepimiz aç yattık.

İşte Ata'nın sofrasında porsiyonlar böyle küçülmüştü (!)...

Şimdi bakıyorum da Saray'da porsiyonların küçülme olasılığı var mı diye? Çok zor.

Ejder meyveli smoothieyi nasıl küçülteceksiniz? Ejder meyvesinin tanesi üreticide 90 lira, yarım versen ayıp olur. Liçi meyvesi eşliğinde Efuli'yi küçültmen olanaksız. Susamlı levrek simidi ikiye mi böleceksiniz? Zencefilli somon suşiyi vermeseniz olmaz. En güzeli elektriği, doğalgazı gıda maddelerini ateşleyin, vatandaş iki lokmalık porsiyonundan da vazgeçsin, olsun bitsin...