OHAL’in uzatılmasına ilişkin tezkerenin Meclis görüşmelerinde söz alan CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, OHAL koşullarında gazetecilerin özgürce yazamadığı bir ülke yaratıldığını söyledi

15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL'in üç ay daha uzatılmasını öngören tezkere Meclis'te kabul edildi. Böylece 19 Temmuz'da dolacak olan OHAL, 19 Ekim'e kadar uzatılmış oldu. OHAL’in uzaltılmasına ilişkin tezkerenin Meclis görüşmelerinde söz alan CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, “Olağanüstü hâli kaldırmakla övünen bir partinin bir yıl süreyle Türkiye Büyük Millet Meclisini devre dışı bırakarak insanların hakkını, hukukunu, adaleti çiğneyerek ve insanların ticaretini, geleceğini, çoluk çocuğunun geleceğini de karartarak izlediği yol, aslında çıkmaz bir yoldur. Bu çıkmaz yolun sonunda da Türkiye'de halkımız, Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan yurttaşlarımız gerekli dersleri ilk seçimde verecektir” dedi.

FETÖ'CÜ İLAN ETTİNİZ
Konuşmasında tutuklu gazetecilere ve basın özgürlüğüne de değinen CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, olağanüstü hal koşullarında gazetecilerin özgürce yazamadığı bir ülke yaratıldığını söyledi. Meslek yaşamı boyunca FETÖ’ye karşı mücadele etmiş gazetecilerin bugün FETÖ’den tutuklandığının altını çizen Sertel, “Gazetecileri tutukladınız ve Ahmet Şık gibi geçmişte ‘Dokunan Yanar’, ‘İmamın Ordusu’ kitaplarını yazan bir arkadaşımızı FETÖ'cü ilan ederek tutukladınız. Sosyalist düşüncede bir arkadaşımızı siz FETÖ'cü yaptınız. Kadri Gürsel'i FETÖ'cü yaptınız. Hayatında hiç siyasi yazı yazmamış, bilişim konusunda uzman ve bilgisayar konusunda çok yetenekli ve Cumhuriyet'in teknik anlamda yazılarını yazan Hakan Kara arkadaşımı, FETÖ'cü ilan ettiniz. Siz Gökmen Ulu'yu, Mediha kardeşimizi FETÖ'cü ilan ettiniz, cezaevine attınız” diye konuştu.

TUTUKLU 2 GAZETECİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “tutuklu 2 gazeteci var” sözlerine de değinen Sertel, şunları söyledi: “Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: İki kişinin basın kartı var. İçeride olanlar, cezaevinde bulunanların bir kısmı bankamatik soyguncusu, bir kısmı değişik suçlardan yatıyor deniliyor. Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olmam sıfatıyla basın kartları komisyonunda altı yıl boyunca görev gördüm. Şuan tutuklu bulunan gazetecilerin neredeyse tamamının basın kartı vardı. Cezaevine girdiğinde bu kartları Basın-Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından yok edildi. Siz önce basın kartını yok eden, sonra da ‘Basın kartı yok’ diyen bir iktidar oldunuz ve komisyonu lağvettiniz, komisyonu dağıttınız, yetkinin tamamını devlete verdiniz. Sürekli basın kartı sahibi olan arkadaşlarımız var ve cezaevine girdiklerinde sürekli basın kartları iptal edildi. Bir dava açamıyorlar, bir hak arayışı içinde olamıyorlar ve içeride oldukları için de kendilerini ifade edemiyorlar ve o arkadaşlarımızın hakkını olağanüstü hâl koşullarında mahkeme açamama gibi bir kuralı da getirerek yok ettiniz.”