“Verilerin doğru olması, gerçekçi olması elzemdir”

Geleceğe yönelik tahminleme yapabilmenin en önemli koşulunun sağlıklı ve doğru veriler olduğunu ifade ederek sözlerine başlayan Sındır, “Geleceğe yönelik doğru tahminleme yapabilmek, sağlıklı ve doğru veriyle mümkündür. Bu çerçevede geleceğe yönelik belli projeksiyonlarla gerçekçi olunabilir. Verilerin doğru olması, gerçekçi olması elzemdir. Bizim elimizde en ciddi kaynak TÜİK. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerinin ne kadar doğru, ne kadar sağlıklı olduğu konusunda kamuoyunda ciddi endişeler var. 15 Aralık tarihli bir gazete haberine göre TÜİK'in önceki Başkanı, Birol Aydemir şöyle diyor; görevde bulunduğu dört buçuk yılda kendisine Gelir İdaresi rakamlarının verilmediğini ve dolayısıyla TÜİK olarak bu rakamları görmediğini, bilmediğini ifade ediyor. Dolayısıyla, birtakım şüpheler, endişeler doğal olarak toplumda, bizde, siyasette ortaya çıkıyor. Göreve başlayan yeni başkan olarak bunları ortadan kaldırabilmek adına bu verilerin ne kadar sağlıklı ve doğru dayanak olduğunu ifade etmenizi bekliyoruz. Gerçekleşme oranlarının yüksek olması da buna bağlı olacaktır” dedi.

“Kamuoyu sizden bir açıklama bekliyor!”

Sözlerine Merkez Bankası rezervlerinde yaşanan düşüşü hatırlatarak devam eden Sındır, “Fiyat istikrarına odaklı bir para politikasını sürdüreceğinizi, enflasyona ilişkin yukarı yönlü riskler dikkate alınarak 2021 yılında para politikasının sıkı ve kararlı bir duruş sergileyeceğini söylediniz. Parasal duruşun sıkılığı, enflasyonu etkileyen tüm unsurlar dikkate alınarak, enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar kararlılıkla sürdürüleceğini de belirttiniz. Ancak, 2021 yılında da etkisini göreceğimiz Kovid-19 henüz ortadan kalkmadı. 2021 yılında Kovid'e bağlı, pandemiye, salgına bağlı etkiler ne düzeyde bekleniyor, bunun riski ve belirsizliği nedir; bu konunun tarafınızca açıklığa kavuşturulmasını ivedilikle bekliyoruz. Ayrıca, büyüme rakamları 2020 ikinci çeyreğinde eksi 9,9 iken nasıl oldu da hemen üçüncü çeyrekte 6,7 düzeyine çıktı. Bir çeyrek içerisinde yani ne oldu da bir anda bu kadar yüksek bir iniş ve çıkış yaşandı. Sunuşunuzda da bazı konuları tartışmaktan sakınarak spekülatif sonuçlara neden olmamak adına, mevcut rezerv durumunu, analitik bütçenizi ve diğer bazı verileri paylaşmaktan kaçındınız. Sunuşunuzda sadece geleceğe dair heyecan ve umut aşılamaya çalıştınız. Fakat biz 128 milyar dolarlık net rezervin ne olduğunu duymak istiyoruz. Ne oldu da eksi 48 milyar dolar net rezerv düzeyine gelindiğini bilmek istiyoruz. Ayrıca, nereye, nasıl gitti bu rezerv, bu durumun sorumlusu, sorumlularını öğrenmek istiyoruz. Bağımsız olması gereken merkez bankasında neler oluyor? Kamuoyu sizden bir açıklama bekliyor sayın başkan. Açıklamadığınız sürece siyasal iktidar ve bağımsızlığını yitirmiş olan Merkez Bankası şaibe altında kalacaktır. Ben bu soruları size yüce Türk halkı adına Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi olarak soruyorum ve milletimizin yaşananları öğrenmeye hakkı olduğunu da hatırlatıyorum” dedi.

Sındır sözlerini şöyle sonlandırdı: “Türk lirasının güçlenmesini istiyorsanız artık şu dövize endeksli yapılan iş ve işlemlerden, örneğin KÖİ projelerinden, şehir hastanelerinden, Yap İşlet Devret projelerinden, vazgeçilmesi ve tüm yatırımların Türk lirasıyla yapılması konusunda siyasal iktidara baskı uygulayınız. Merkez Bankası bağımsız bir kurum olma niteliğine kavuşturulmalıdır. Türk lirasının güçlenmesi için sorumluluk almaktan kaçmayınız.”