CHP Lideri Kılıçdaroğlu, aile sigortasına vurgu yaptığı konuşmasında, ekonomik krizin faturasını yoksulların ödememesi gerektiğini söyledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’daki Türkiye Eczacılık Kongresi’nde konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından önemli bölümler şöyle:

"Sağlıkta yaşanan sorunları nasıl çözeceğiz. Anayasa’nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyal devlet olduğunu da söyler. Anayasa Mahkemsi 1988 senesindeki kararında sosyal hukuk devletini ‘güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek adaleti sağlamakla yükümlü devlet demektir” der.

Sağlık ek düzenlemesi de var Anayasa’da sosyal hukuk devleti için. Sağlığı hak olarak görür anayasamız. Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir der anayasamız. Bir lütuf değldir. Devlet gereki tedbirleri alır, teşkilatı kurar der.

Siyasiler genelde sorunları popülist anlayışla yaklaşırlar ancak bütüncül bir anlayışla sorunu çözmek iktidarların görevidir. Sağlıkta ve sosyal güvenlikte sorunlar var. Bilimsel bir toplantıdayız madem ayrıntı vereyim. Sorunu çözmek isterseniz, akılcı politikalarla, birden fazla soruna aynı anda eğilmek zorundasınızdır... Parametleri bir araya getiremiyorsanız sorunu çözemezsiniz. Sorunun bileşenleri bir araya getirilerek sorunlar çözülmeli.

Bizde aile yardımları sigortası uygulanmıyor. Önemi şu! Emeklilik yaşı 65 odu. 55 yaşındaki vatandaş işinden çıkarıldı, emekliliğe 10 yıl var. Bir süre işsizlik sigortasından para alacak, sonra iş arayacak. ‘Sen yaşlısın’ diyecek patron, ‘devlet ‘gençsin emeklik için’ diyecek. 65 yaşına kadar bu vatandaş nasıl geçinecek? Bu nedenle aile yardımları sigortası çok önemli, bu ülkede ayrım yapmadan hiç kimse gelecek endişesi taşımamalı.

Faturayı yoksullar ödememeli. Faturayı önce yönetenler ödemeli. Gelir gruplarına göre fatura ödenmelidir. Ekonomik krizde milli duruş böyle olur...

83 yılda 1 doktor, son 16 yılda 11 hekim hayatını kaybetmiştir sağlıkta şiddet sonucu. Bunu hepimiz düşünmeliyiz.

SSK'ya genel müdür olduğumda eczacı arkadaşlarla konuşurdum sık sık. Eşdeğer ilaç uygulamasını bana eczacılar öğrettiler. Türkiye sömürü çarkından kurtulacaksa bunu yapmak zorundaydık. 'Bunu sonuna kadar götürebilecek misin?' dediler. 'Kararlıyım' dedim. Eşdeğer ilaç uygulamasını eczacılar sayesinde uygulayan bizlerdik, sonuna kadar da götürdük. Türkiye ilaç tüketiminde dünyada 16. sırada. Milli ilaç sanayinin gelişmesi lazım, bunun için de üniversitelerin bilgi üretmesi lazım. Acı haber vereyim; İran üniversitelerinin ürettiği bilgi sayısı, son 2 yıldır Türkiye'deki üniversiteleri geçiyor. Neden böyle sorusunu sormalıyız.

Sosyal güvenlik sistemi açık vermeye devam ediyor. Neden büyüyor? Bunu her şeyden önce öğrenme hakkı eczacıların ve bunu sormalısınız.

Sağlıklı çözümler demokrasi ortamında olur. Özgürce tartışma ortamında doğru yol buunur. Bunun için hukukun üstünlüğü, düşünce özgürlüğüne snırlama getirmeme, tarafsız yargı, medyanın kontrol altına alınmaması gerekiyor. Türkiye'nin bir çadır devletine dönüşmemesi gerekiyor.

Hapishaneler tıkabasa dolu. Ama şu gerçeği herkes bilmeli. Güçlü olanlar dışarıda, hak arayan ama gücü olmayanlar içeride. Parası olanlar dışarıda, olmayanlar içeride. Bir başka gerçek, dışarından müdahalelere boyun eğen bir Türkiye var. Bu benim gücüme gidiyor. Merkel telefon ediyor gazeteciyi bırakıyorsunuz, Trump telefon ediyor papazı serbest bırakıyorsunuz. Suudi kralı telefon ediyor, Türkiye'de cinayet işleyenler ellerini kollarını sallaya sallaya gidsiyor. Korku egemen olmasayıdı, Türkiye'nin ayağa kalkması lazımdı."