CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın dış politikasını eleştirerek  “Türkiye mülteci, göçmen, sığınmacı ambarı değil” dedi. Kılıçdaroğlu, “Esad ile anlaşacağız, bir Suriyeli’nin burnu dahi kanamayacak. Hepsini göndereceğim, davulla, zurnayla” diye konuştu. 

Kentteki sivil toplum kuruluşlarıyla istişare yapmak ve incelemelerde bulunmak üzere Çorum’a gelen CHP lideri Kılıçdaroğlu, Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) faaliyet gösteren bir firmayı ziyaret ettikten sonra “Kanaat Önderleri Buluşması”nda muhtarlar, oda, dernek başkanları ile sivil toplum kuruluşu ve üretici örgütlerinin temsilcileriyle bir araya geldi. Burada yaptığı konuşmada, Türkiye’ye yeni bir siyaset anlayışı getireceklerini, bir dönemi kapatacaklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Ahlaklı, hesap veren, vatandaşını kucaklayan, hiç kimseyi kimliğinden, inancından, yaşam tarzından ötürü ötekileştirmeyen bir siyaset anlayışını getirmek istiyoruz” diye konuştu.

Alın teri dökenlerin, helalinden kazananların yanlarında olduklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, “Bizim iki kırmızı çizgimiz var. Bayrağıyla sorunu olmayan, vatanıyla sorunu olmayan, ‘Bayrak ve vatan benim için vazgeçilmezdir’ diyen herkesle kucaklaşacağız. Dolayısıyla yeni bir siyaset anlayışı getireceğiz. Düzgün bir siyaset anlayışı getireceğiz. Bunu yapmak zorundayız” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin nasıl yönetileceğinin, siyaset kurumunun nasıl işleyeceğinin anayasanın 5. maddesinde belirtildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: “Devleti yöneten siyasi irade Türk milletinin bağımsızlığımını ve bütünlüğünü koruyacak. Bağımsızlık ne demektir? İki anlamı var: Siyasi ve ekonomik bağımsızlık. Ekonomik bağımsızlığınızı koruyamazsanız siyasi bağımsızlığınızı koruyamazsınız... Bunu niçin ifade ediyorum? Şunun için: Eğer biz 83 milyon olarak Londra’daki bir avuç tefeciye mahkûm edilmişsek ve onlardan para gelmeden Türkiye’yi yönetemiyorsak ve biz dünyanın faizini onlara ödüyorsak ekonomik bağımsızlığımız tehlikededir.” 

‘Milletin yüzü gülmüyor’

Anayasaya göre iktidarın toplumun refahı, huzuru ve mutluluğunu sağlamak zorunda olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, “Bakın, uluslararası mutluluk endeksi yayımlanmış. 150 ülke arasında 104’üncü ülkeyiz. Kimsenin yüzü gülmüyor. Parası olanın da yüzü gülmüyor, sanayicinin de yüzü gülmüyor. Çiftçinin zaten hiç yüzü gülmüyor. İşsizin yüzü gülmüyor. Üniversiteden mezun olmuş, iki çocuğu var, iş bulamıyor, onun da yüzü gülmüyor. Cebinde parası olması fark etmiyor” dedi. 

‘Esad’la anlaşacağız’

İktidarın dış politikasını da eleştiren Kılıçdaroğlu, “24 saatte Emevi Camii’nde namaz kılacaktık, 3 milyon 600 bin Suriyeli geldi. Şimdi Afganlar geliyor. Ben ırkçılık yapmam ve ırkçılığa karşıyım. Allah’ın yarattığı insana her zaman saygı duyarım. Altını çizmek isterim; Suriyelilere kızmıyorum, Afganlara da kızmıyorum. Onları Türkiye’ye getirenlere kızıyorum. Benim bu millete sözüm var. Allah nasip eder de sizin oylarınızla iktidar olursak, Suriyelileri davulla, zurnayla kendi ülkelerine göndereceğim. Nasıl yapacağız onu da söyleyelim. Büyükelçilikler açacağız karşılıklı. Oturup anlaşacağız, Suriyelilerin okulunu, yolunu, kreşini, evini yapacağız. Avrupa Birliği fonlarıyla hepsini yapacağız, bizim müteahhitler yapacak. Hepsini göndereceğim, davulla, zurnayla. Esad ile anlaşmamız lazım. Türkiye’den gelen bir Suriyelinin bile burnu dahi kanamayacak” dedi. 

Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: “Türkiye mülteci, göçmen, sığınmacı ambarı değil kardeşim ya. Biz hepsine nasıl bakacağız bunların? Erdoğan açıklama yapıyor; ‘Finansmanı iyi yönettiğimiz için mültecileri Türkiye’ye alıyoruz, daha da almaya devam edeceğiz.’ Buyurun şimdi, kıyameti kopardık. Parti sözcüsü diyor ki ‘Bir tek mülteci bile almayacağız.’ Sen mi doğru söylüyorsun, Cumhurbaşkanı mı doğru söylüyor? En son Taliban dedi ki ‘Biz burada Türk askeri de istemiyoruz. Çıkın bizim topraklarımızdan’. Türkiye niye bu hale düşsün. Bu devletin bir onuru, şerefi yok mu? Dış politika bu kadar ucuz mu?”