Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Adalet komisyonunda  söz alan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Kani Beko, Ankara, İstanbul ve İzmir'de çoklu baro kurulmasının yolunu açan yasa teklifinin görüşülmesi sırasında yaptığı konuşmada, ‘’Türkiye'de barolar, kamu kurumları olmanın ötesinde demokrasimiz için önemli kurumlardır. Devletin kurumlarını ordu, polis, yargı ve diğer bürokrasinin yanında basını da istediği biçimde dizayn eden iktidarın muhalif hiçbir sese tahammülü yoktur.  Demokratik seçimlerle oluşan bu meslek örgütlerini de kendi çizgisine çekmek ve şakşakçısı durumuna getirmek için oyunlar planlanmaktadır’’ dedi.

TEK ADAM ÜLKEYİ ŞAHLANDIRACAĞI VAATLERİYLE ÇAKILMIŞTIR

CHP’li Beko ,’’Bugünkü  rejimde iktidarın daha doğrusu tek adamın ağzından çıkan doğru kabul edilmeli ve ona göre hareket edilmelidir. İktidar halk kitleleri nezdinde hızla itibar kaybetmektedir. Tek adam rejimiyle her sorunu hızla çözeceğine ve ülkeyi şahlandıracağı vaatleriyle oluşturulan bugünkü yapı maalesef çakılmıştır. O nedenle de halk kitlelerinin gözünden düşmüştür. Türkiye çok ciddi bir ekonomik kriz yaşarken pandemi sürecine yakalanmıştır. Bu durum zaten yönetilemeyen ülkemizde işleri daha da zora sokmuştur. Halk doğal olarak torunlarının geleceği için çözüm arayışındadır’’ dedi.

MESLEK ODALARI ÜLKEMİZİN GELECEĞİDİR

“Türkiye'de barolar, kamu kurumları olmanın ötesinde demokrasimiz için önemli kurumlardır” diye sözlerine devam eden İzmir Milletvekili Kani Beko, ‘’Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ve Türk Tabipleri Birliği de aynı kapsamdadır. Kurulduğu günden bu yana ülkemizin, halkımızın ortak çıkarlarının korunması ve geliştirilmesi için çalışmalar yürütmektedir. İktidarın hedefi ise bu kurumları işlevsiz hâle getirmektir. Yurttaşların haklarının savunulması, doğanın korunması, kamu sağlığını, doğal kaynaklarımızı, yeraltı ve yer üstü zenginliklerimizi, tarihî ve kültürel mirasımızı kuralsız ve kontrolsüz bir şekilde zenginin, güçlünün, sermayenin insafına terk etmekten başka bir şey değildir. Bu nedenle, Anayasa Mahkemesi kararlarına ve 135'inci madde başta olmak üzere Anayasa'ya aykırılık taşıyan değişiklik teklifleri, demokrasimize darbe vuracak, sonuçta kaybeden maalesef ülkemiz olacaktır. Barolar, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ve Türk Tabipler Birliği sadece birer meslek kuruluşu değil; bileşimi, yapısı ve görev sorumluluklarıyla aynı zamanda memleketimizin de geleceğidir ‘’ dedi.

AMAÇ DEMOKRATİK MUHALEFETİ HER ALANDA BASKI ALTINA ALMAKTIR

CHP’li Beko, bu kurumların iktidara karşı yurttaşları, güçlüye karşı güçsüzü, ezenlere karşı ezilenleri savunan kaleler olduğuna vurgu yaparak şunları dile getirdi: “Sizler bugün kendinizi, iktidar, güçlü ve ezen olarak görüyor ve savunmanın duvarlarını aşındırıyorsunuz ama unutmayın herkesin hukuka, savunmaya ihtiyacı olan günler gelecektir, gelin bu yanlıştan dönün. Baroların siyasallaştığı iddiasıyla gündeme getirdiğiniz bu düzenleme yanlıştır; yanlıştır çünkü baroların işi hukuk siyasetidir. Demokratik kurumlar, demokrasiye inanan insanlar siyasetten ve siyaset yapmaktan, siyaset yapılmasından endişe etmezler, çekinmezler, korkmazlar. Ama hepimizi endişeye düşürmesi gereken başkadır, bizler siyasete değil partizanlığa karşı olmalıyız. Her fırsatta demokrasimizi güçlendirecek adımlar atmalıyız. Getirdiğiniz düzenleme o yüzden yanlıştı. Sizler siyaseti, temsili ve siyaset yapmayı bahane ediyorsunuz ama demokratik temsil imkânını ne ülkemizde ne de barolarda güçlendirecek adım atmıyorsunuz. Yıllardır iktidar koltuklarındasınız, böyle bir amacınız olsaydı sonucunu daha önceden görürdük; ille de bir düzenleme yapılacaksa bunun amacı demokrasi olsun. Sadece barolarda değil, Türkiye'de demokrasi olsun; sadece 3 baroyu değil tüm baroları kapsasın. Tüm ülkede kurumların demokratik temsili sağlamlaştırılsın. Amaç bu olsa, biz de destek verirdik ama değildir. Amacınız demokratik muhalefetin her alanda baskı altına alınmasıdır. Siyaset yolları her geçen gün daralıyor. Bu düzenlemeyle partizanlığın önünü açıyorsunuz buna itiraz edilmelidir, buna hepimiz itiraz etmeliyiz.”

HAK GASPLARINDA BİZ BAROLARI YANIMIZDA GÖRDÜK

Baroların insan hakları ve hukuk siyaseti yapmaları varlık sebepleridir” diyerek sözlerine devam eden ve bunun nedenini örneklerle açıklayan Beko, şunları kaydetti: “İşçilerin, emekçilerin haklarının gasbedildiği her bir iş cinayetinde biz baroları yanımızda gördük ve hissettik. Biz bunu Soma'da ölenlerin ve onların yakınlarının sesi olduklarını hissettik. Ermenek'te iş cinayetlerinde kaybettiklerimizin sesinde duyduk. Siirt Şirvan'da patronları için kuyularda ölenlerin sesinde duyduk. Torunlarda asansör boşluğunda öldürülenlerin sesinde duyduk. İşkencede kaybedilenlerin sesi olduklarında duyduk. Evine götüremediği ekmeğin, maaşın, kıdem tazminatın, emeğinin hakkının peşinde olanların mücadelesinde onları hep yanında gördük. Talan edilen, yeşile direnenlerin, betonla zulmedilenlerin, şehirlere isyan edenleri duyduklarında onları hep yanında hissettik. Çorlu tren kazasında ölen çocukların, çığlık atan anne ve babaların yanında sizin Meclise sokmadığınız baro başkanları ve avukatları vardı. Sakarya havai fişek patlamasında ölen ve yaralanan işçilerin yarın yine yanında Meclise sokmadığınız baro başkanları ve avukat arkadaşlarımız olacak. Sizler şimdi bir değişikliği önümüze koydunuz, biliyorum ki bu sizin de istediğiniz bir değişiklik değildir. Önümüze koydular sizler de doğru bildiğinizi değil, size söyleneni yapıyorsunuz. Hâlbuki haksızlığa sözcü olarak baro sadece bana değil, sizlere da lazım olacak. Bırakın barolar, hukukun ve insan haklarının siyasetini yapsın; işçiye, emekçiye, ezilene, korunmayan doğaya sahip çıksın; savunma hakkını savunsun, demokrasiye katkı versin. Bu herkesin iyiliği içindir, tüm Türkiye içindir, gereklidir.”

SAVUNMAYI SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ

Son söz olarak, günlerdir hakları için direnen baro başkanlarımızı ve avukatlarımızı bir kez daha buradan selamlayan Kani Beko, Savunmayı savunmaya devam edeceğimizi buradan bir kez daha ifade ediyorum diyen Beko, Sayın Başkan, sevgili milletvekilleri; aslında konuşmamız gereken konular, ülkemizde 10 milyon işçi işsiz olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunlar iş, ekmek ve gelecek için her gün bizim kapılarımızı çalıyorlar. 620 bin sağlık emekçisi; doktorlar, hemşireler, tıp sekreterleri ve hekimler görev bekliyor. Mustafa Kemal'in çok güzel bir sözü var, Mustafa Kemal der ki: "Gelecek gençlerin, gençlerse öğretmenlerin eseridir." Ancak bugüne geldiğimizde 500 bin öğretmen arkadaşımız maalesef ataması yapılmadığından dolayı 100'e yakını intihar etti, 30 bin sosyal hizmet uzmanı bizlerden hizmet bekliyor. 10 milyon engelli olan ülkemizde 2019 yılında 14 bin açığımız olmasına rağmen bir engelli arkadaşımıza bile istihdam açmadık. Dolayısıyla Anayasa açık ve net söyler 61'inci maddeye baktığımızda der ki: "Kamuda yüzde 4, özel sektörde yüzde 3 engelli çalıştırılır. Siz Anayasa’yı bile uygulamayıp on binlerce engelli vatandaşımıza Anayasal hakkı olan işi vermediniz." Ancak bugüne kadar geldiğimizde bir engelli arkadaşımıza bile iş ekmek, gelecek veremedik. Asıl konuşmamız gereken bunlardır diyerek sözlerini tamamladı.