Basın İlan Kurumu’nun iktidarın sopası haline geldiğini ifade eden Beko, doğruları yazarak iktidarı eleştiren basın kuruluşlarının ekonomik cendere altına alınarak susturulmak istendiğini söyledi.

CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, geçtiğimiz günlerde Hürriyet gazetesinden 43 basın emekçisinin gerekçesiz işten atan Demirören Holding yöneticilerinin, çalışanlarına ve topluma karşı suç işlediğini belirtti. Beko, “Ne yazık ki yaşananlar seviyenin ve çürümüşlüğün boyutlarını bir kez daha göstermiştir. Simaviler’den bugüne Hürriyet gazetesinin en karanlık dönemi olarak önceki işveren ve yöneticisi Ertuğrul Özkök’ün sendikasızlaştırma operasyonunun ardından Demirören yönetiminin bu tavrı, yöneticilerinin alnındaki bir kara leke olarak basın tarihine de geçecektir” dedi. Demirören grubunun, haber içeriği kaybolan, yandaşlaşan bir medya grubu haline geldiğini ifade eden CHP’li Beko, Demirören yöneticilerinin önce Milliyet’te, sonra Vatan, Posta, Kanal D ve CNN Türk’te hayata geçirdiği gazetecilik çizgisindeki karanlık anlayışın bugün Hürriyet’teki uygulamalarıyla sürdürdüğünü kaydetti.

İşten çıkarılanlar TGS üyesi gazeteciler

Gazetelerin sıradan ticari işletmeler olmadığını, topluma karşı sorumlulukları olan kuruluşlar olduğunu hatırlatan Beko, gazetecilerin işleri ve haklarının bir patronun iki dudağı arasında olmaması gerektiğini söyledi. İşten çıkarılan gazetecilerin tümünün Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) üyesi olmasına dikkat çeken DİSK eski Başkanı Kani Beko, “Gazetecilerin örgütlenerek haklarını aramasının, bir araya gelerek basın özgürlüğünü ve gazetecilik ilkelerini savunmasının önüne geçmek için sendika üyesi gazetecileri işten çıkarmak Anayasal özgürlüklerin de ihlalidir” diye konuştu.

BİK’in kuruluş amacını hatırlattı

Basın İlan Kurumu’nun (BİK) Evrensel ve BirGün gazetelerinin ilan paralarını kesmesine tepki gösteren Beko, kurum yönetimine BİK’in tarihçesine dikkat çekti. Beko, “İnternet sitesinde kurumun tarihçesinin ‘1957 tarihinde çıkarılan Kararname ile tüm resmi ilan ve reklamların, gazete ve dergilere sadece bu şirket aracılığıyla dağıtılacağı duyuruldu. Devamında da ihale ilanlarının yayımlanacağı gazeteleri, doğrudan hükümetin seçmesini öngören düzenlemeler geldi. 1960’a kadar süren bu dönemde hükümet ile gazeteler, resmi ilan dağıtımları ve yayınları konusunda karşı karşıya geldi. Basın özgürlüğü tartışmalarının yaşandığı bu dönem, 2 Ocak 1961’de 195 sayılı Basın İlan Kurumu’nun kuruluşuna ilişkin kanunun kabul edilerek, 9 Ocak 1961’de resmi gazetede yayımlanmasıyla sona erdi.’ denilerek anlatılıyor. Anlıyoruz ki Basın İlan Kurumu, hükümetin ilan dağıtımında yayınları kayırmasının, ekonomik bir silah olarak kullanmasının önlenmesi için kurulmuş” sözleriyle hatırlatmada bulundu.

Tamamen politik bir kurum

Gelinen noktada Basın İlan Kurumu’nun tümüyle iktidarın, hatta kısa bir süre önce basın kurumlarını ve çalışanlarını fişleyen Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’nın (SETA) güdümünde olduğunun altını çizen Beko, 31 Ağustos 2019 tarihinde, SETA raporunun mimarı İsmail Çağlar’ın, BİK temsilciliğine atandığını söyledi. Atananlar arasında SETA ile ilişkili başkalarının da olduğuna vurgu yapan Beko, tepkisini şu sözlerle sürdürdü: “Hemen ertesi gün, 1 Eylül 2019 tarihinden itibaren BirGün ve Evrensel gazetelerine ceza yağmaya başladı. İktidar, cezalarla yıldıramadığı yayınları bu kez ekonomik olarak cendere altına almaya çalışıyor. Sadece ulusal yayınlar değil, Basın İlan Kurumu aracılığı ile desteklenmesi öngörülen yerel basın da cendere altında. Çok sayıda yayın yaşam mücadelesi veriyor, çalışanlarının ücretini ödeyemiyor. Basın İlan Kurumu, beğenmediği haberler nedeniyle gazetelere ceza veriyor, ilan kesiyor. Gazeteciler haberlerini 'beğendirme', 'yaranma' amacıyla değil, kamuoyunu aydınlatmak amacıyla yazarlar. Basın İlan Kurumu, iktidarların basın üzerindeki denetim aracıdır, iktidarın sopasıdır. Özerklikten uzak, tamamen politikleşmiş bu kurum ilanların dağıtımında adaleti değil, adaletsizliği temsil etmektedir.”

Gazetelerin ve gazetecilerin hangi nedenle ve hangi araçla olursa olsun, engellenmesinin, baskı altına alınmasının karşısında olduklarını ve olmaya devam edeceklerini söyleyen CHP’li Beko sadece gazetelere değil Halk TV ile TELE 1 gibi muhalif televizyonlara da aynı baskıların uygulandığını sözlerine ekledi.