Biz çok şanslıydık…

Yazlık sinemalar gördük, 300 kişiyle dev salonlarda film izledik…

Bir film aylarca vizyonda kalırdı.

İkinci üçüncü tura dönenler olurdu.

Filmler üzerinde konuşurduk, tartışırdık.

Aslına bakarsanız 7. sanat olmasının dışında insanları sosyalleştiren bir şeydi sinema…

Eşinle dostunla birlikte film seyretmek ve daha sonra yorumlarda bulunmak…

Az şey değildi doğrusu…

Başka fonksiyonları da vardı sinemanın.

Balçova’da ortaokula gidiyordum ve yazın Gülten hangi sinemaya gidiyorsa orda yerimi alırdım.

Maksat Gülten’i görmek.

Sayesinde çok film izledim ve sadece izlemekle kaldım çünkü kendileri bana hiç yüz vermedi…

Benim bu konuya balıklama dalmamın sebebi son günlerde yapımcılarla sinema sahipleri arasında yaşanan gerginlik.

Bu tartışma sinema salonları işletmecilerinin bir tekel olduğunu da ortaya çıkardı.

Meğer salonların yüzde 40’ı bir firma tarafından işletiliyormuş.

Bu durum başlı başına bir sorun.

Ama daha çetrefilli sorunlar da var.

Yapımcılar, kampanyalı bilet mantığının fiyatları artırmaktan başka işe yaramadığını iddia ediyor.

Haksız da değiller…

25 liraya bilet aldığında 15 lira film için 10 lira da patlamış mısır için ödüyorsun…

Hatta Cem Yılmaz bir adım daha ileri giderek, “10 liraya bilet satarım, mısır da benden olur” diye bir açıklama yaptı.

Sinema salonu işletmecisinin verdiği cevap ise Türkiye’de sanata bakışın özeti gibiydi…

“Cem Yılmaz film çekmeyiversin, kendimize başka Cem Yılmaz’lar buluruz”

Onlar yeni Cem Yılmaz’lar aramayı sürdürsün.

Bulurlarsa haber vermeyi ihmal etmesinler…

Ama ben patlamış mısıra takığım.

Filmin en sessiz, en gerilimli, en güzel anında, birisi koskoca kova içindeki patlamış mısırlara elini daldırıyor ve başlıyor haşur huşur yemeye…

Lokantada böylesine yiyecek gürültüsü duymazsın, o derece yani…

Sonuçta sinema zevkimizin içine edildi.

Bu patlamış mısır denen illet gerçek sinema seyircisi için bir eziyet…

Adamlar bize bir don biçmiş ve içine girmemiz için ısrar ediyor.

Bu seferki patlamış mısır eşkalinde…

Patlamış mısırınızı alın, bize sinemamızı geri verin.

Topluca gidelim, uzun uzun tartışalım…