Halen devam etmekle birlikte hızı kesilen pandemide ölüm sayısı İzmir nüfusunu geçti: 6.431.115. Halen 586.984.280 kişi bu hastalıkla baş etmeye çalışıyor. Daha önceden bu hastalığı geçirenler ise 557.060.204 kişi.
Doğal olarak küresel salgınlarda hedef insan sağlığı olduğu için özelde bireyin yaşamı, genelde ise sağlık sektörü odaklı takip yapılması olağandır. Virüsün etkisi ile fabrikaların, alışveriş merkezlerinin ve genel olarak ekonominin yavaşlaması orta ve uzun vadede odaklanılan sekonder sorunlar gibi görülebilmekte. Küreselleşmenin de etkisi ile üretim ve tüketim süreçlerinde mekansal sınırlamanın neredeyse ortadan kalkması, global ekonomi için gross bir tehditin ismini pandemi olarak belirmesine yol açtı. Diğer yandan da Morgan Stanley’in küresel ticaret büyüme tahminleri raporunda da belirtildiği gibi, internet alışverişi yüzde 22 büyüyerek 3.3 trilyon dolarlık bir değere ulaştı.

***
Toplumlar ve ülkeler, salgında ortaya çıkan hastalık yükünü sağlık sektörü alt yapılarında kompanse etme ve özellikle de tanı ve tedavi süreçlerinde ortaya çıkan ölümler ya da hasta bakım kaynaklı zaman ve maddi kayıpları kapsamında başarısız sınavlar verdiler. Öyle ki zengin ve yüksek refah düzeyindeki Avrupa ve Kuzey Amarika devletleri, salgına yönelik kamu harcamalarında sıkıntıya girmek bir yana, hastane fiziki kapasite yetersizlikleri ve yetişmiş profesyonel sağlık işgücü konusunda da dramatik tablolara maruz kaldılar. Bu noktada sadece küresel salgının ilk pik yaptığı zaman diliminde pandemiden en çok etkilenen ülkelerin, yaşadığımız çağın en büyük ekonomik volalitesine sahip ilk 10 ülkenin olduğunun altı çizilebilir. Eskiden Afrika ve Asya'nın, ismi pek bilinmeyen uzak fakir ülkelerinde görülen SARS ve Ebola tarzı salgın haberlerinin adresi artık İtalya ya da İngiltere olmuştu.
Tüm dünyayı saran bir enfeksiyon korkusu elbette öncelikle tüketici davranışlarında seyahat ve perakende satın alma hizmetlerinde hızlı bir düşme yarattı. Zamanla tedaviler tanımlandı ve aşı çalışmaları başarıya ulaştı. Ancak geçen zamanda enfeksiyonun kaotik ve belirsiz seyri, kitlelerin ekonomilerdeki geleceğe olan güvenini sarstı ve yabancı yatırımın nirvanasını yaşayan Çin gibi küresel merkezler cazibesini kaybetti. Nihayetinde de turizm başta olmak üzere tüm hizmet sektörünü, tarım ve petrol, üretim,gıda ve havacılığı vuran pandemi, Dünya Gayrı Safi Milli Hasılası'nın dörtte birini yok edecek bir küresel faturayı ortaya koydu!

***
Tüm dünya ülkeleri, infeksiyonun bulaşmasını önleyici tedbirleri ivedilikle devreye alırken, salgının ulusal ekonomi üzerindeki etkisini minimalize etmek için mali tedbir içerikli bir çok destek programını da hayata geçirdi. İşsizlerden düşük gelirli gruplara ya da ellerinde ürün stoğu kalan çiftçilere kadar bir çok kesime para transferi yapıldı. Temel gelir destekleri ve vergi ötelemeleri de bu kapsamda yapıldı.
SARS-CoV-2 salgını, sınıfsal bir ayrım olmaksızın herkesi infekte etse de, sağlık hizmetine erişemeyen ve yeterli beslenemeyen, hijyen şartlarından bihaber ülkelerdeki etkisi daha fazla oldu. Yine de tüm dünya için yoksullaşma genel bir sonuç olarak karşımızda. Yapılan projeksiyonlarda pandemi nedenli aşırı yoksullaşan hedef kitlenin 100 milyon sınırına dayandığını gösteriyor.
Sonuç olarak pandemide, sosyo-ekonomik etkileri gözönüne alındığında mali tedbirlerin kapsamının dar ve yetersiz tutulduğunu, daha çok da kısa/orta vadeli sorunlara odaklandığını görüyoruz.

***
Gelinen noktada, gerek BAA4 ve BAA5 varyantı nedeni ile ortaya çıkan salgında yeni ivmelenme ve gerekse Rus-Ukrayna savaşı nedeni ile enerji ve gıda sektöründeki krizin pandemi ortamında gelişen ekonomik sorunları katlaması, ufukta resesyon ve hatta stagflasyon beklentilerini arttırdı. Salgın atmosferinde ülke ekonomilerinde istihdam,endüstriyel üretim, reel gelir, toptan ve perakende ticaret veriler gibi ekonomik faaliyetlerin tamamında zaten negatif seyirli bir konjukturel daralmaya yol açmıştı. Bunun üzerine eklemlenen yüksek enflasyon ve ekonomide güven kaybı, işsizliğin artması ve gelir dağılımındaki bozulma ekseninde hem ekonomide resesyona hem de stagflasyon söylemlerinin dillendirilmesine neden oluyor.
Almanya eski başbakan yardımcılarından Joschka Fisher’in şu sözleri durumu açıklıyor: “Dünya, şu anda pandemi, savaş, iklim değişikliği, gıda ve enerji kıtlığına ek olarak ticaret ve lojistikte ciddi sorunlar yaşıyor. Son 75 yılda, bu kadar şokun bir arada yaşandığı bir dönem hatırlamıyorum.
Nihayetinde, ekonomik kadroların güven ihdas edecek şekilde yenilenmesi ile paralel gidecek bir yapısal reformları içeren programın hayata geçmesi, sorunların çözümü için iyi bir başlangıç olacaktır.”