POLİTİKA

Özlem Çerçioğlu, CHP lideri Özgür Özel hakkında suç duyurusunda bulundu

Kısa bir süre önce CHP'den istifa ederek AKP'ye katılan Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, CHP Genel Başkanı Özgür Özel hakkında "namusuna laf ettiği" gerekçesiyle suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı.

Abone Ol

Türkiye'nin siyasi gündemini sarsan parti değişikliği sonrası başlayan Özlem Çerçioğlu tartışması, yeni ve çok daha sert bir boyuta ulaştı. Yıllarca Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) en güçlü kalelerinden biri olan Aydın'da belediye başkanlığı yaptıktan sonra sürpriz bir kararla Adalet ve Kalkınma Partisi'ne (AKP) geçen Özlem Çerçioğlu, şimdi de rotasını adliye koridorlarına çevirdi. Çerçioğlu, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, kendisi hakkında "namusuna laf ettiğini" iddia ederek suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı. Bu iddia, siyasi rekabetin sınırlarını aşarak, konuyu son derece hassas ve kişisel bir zemine çekti. Gelişme, gazeteci Sinan Burhan'ın tv100 yayınında Çerçioğlu ile yaptığı görüşmeyi aktarmasıyla kamuoyuna yansıdı.

'Namusuma laf etti' iddiasıyla gelen suç duyurusu

Gazeteci Sinan Burhan’ın aktardığına göre, Özlem Çerçioğlu başlattığı hukuk mücadelesini net ifadelerle dile getirdi. Çerçioğlu, "Özgür Özel’i mahkemeye verdim çünkü bana ve namusuma laf etti" diyerek, bu konunun kendisi için bir "onur meselesi" olduğunu ve geri adım atmayacağını belirtti. Türk siyasi kültüründe "namus" kavramının taşıdığı ağırlık düşünüldüğünde, bu suçlamanın basit bir siyasi polemiğin çok ötesinde olduğu ve taraflar arasındaki köprüleri tamamen yaktığı görülüyor. Özgür Özel'in hangi ifadelerinin bu suç duyurusuna konu olduğu henüz netlik kazanmasa da, Çerçioğlu'nun bu hamlesi, siyasi arenadaki mücadelenin artık çok daha kişisel ve yıkıcı bir hal alacağının habercisi niteliğinde.

Çerçioğlu'ndan CHP'ye karşı hamle: '10 bin kişi istifa etti'

Özlem Çerçioğlu, hukuki mücadelesinin yanı sıra, CHP'ye yönelik siyasi suçlamalarda da bulundu. Parti değiştirmesinin ardından Aydın'da yalnız kalmadığını ve halk desteğinin devam ettiğini kanıtlamak istercesine, "CHP'den 10 bin vatandaş istifa etti" iddiasını ortaya attı. Bu rakam, eğer doğrulanırsa, CHP'nin Aydın teşkilatında yaşanan büyük bir deprem anlamına geliyor. Çerçioğlu, ayrıca kendisine yönelik tepkilerin organik olmadığını ve CHP Genel Merkezi tarafından organize edildiğini savundu. "Bana tepki göstermek için civar illerin belediye başkanlarını görevlendirdiler. Bu başkanlar kalabalık toplamak, vatandaş getirmek için çalıştırıldı" ifadeleriyle, protestoların yapay bir şekilde oluşturulduğunu ve bir "itibar suikastı" kampanyası yürütüldüğünü iddia etti. Bu karşı hamle, Çerçioğlu'nun savunmada kalmayıp, eski partisine karşı taarruza geçtiğini gösteriyor.

Kavganın kökleri: İzmir hayali ve yolsuzluk iddiaları

Ancak siyasi kulislerde, bu suç duyurusunun ve karşılıklı suçlamaların ardında yatan nedenlerin çok daha derin olduğu ve hikayenin köklerinin Çerçioğlu'nun İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı hayallerine ve hakkındaki yolsuzluk iddialarına dayandığı konuşuluyor. Kısa bir süre önce CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan'ın, gazeteci Fatih Altaylı'ya verdiği röportajda anlattıkları, bugünkü krizin şifrelerini de barındırıyordu.

Tezcan'a göre, Çerçioğlu ile parti arasındaki ilk kırılma, onun İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday olma arzusuyla başlamıştı. Ancak bu planı gerçekleşmeyince ve yeniden Aydın'a aday olunca, kendi siyasi geleceği için risk olarak gördüğü isimlerle, özellikle de Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Güner ile ciddi sorunlar yaşamaya başlamıştı. Fakat asıl kopuş, Tezcan'ın iddiasına göre, Çerçioğlu'nun adının karıştığı bazı usulsüzlük dosyaları nedeniyle yaşandı. Tezcan, belediyedeki bazı iş birlikleriyle ilgili iddialar üzerine partinin Çerçioğlu ile görüştüğünü ve kendisine "Eğer kendinden eminsen, parti olarak arkanda dururuz" güvencesi verdiğini, ancak Çerçioğlu'nun bu teklif karşısında paniğe kapılarak telefonlarını genel merkeze kapattığını öne sürmüştü.

CHP cephesinin yanıtı: 'Korktu ve himayeye sığındı'

Bülent Tezcan, verdiği röportajda, Çerçioğlu'nun AKP'ye geçişinin ardındaki asıl nedenin, hakkındaki iddialardan ve olası bir hukuki süreçten duyduğu korku olduğunu savunmuştu. Tezcan, "Ne diyecekti? ‘Ben yolsuzluk yaptım, bunun hesabını vermemek için korktum AK Parti’ye geçtim’ diyecek hali yok" diyerek, Çerçioğlu'nun ortaya attığı "imar baskısı" veya "namusuma laf edildi" gibi iddiaların, asıl nedeni örtbas etmeye yönelik birer "çamur atma" taktiği olduğunu iddia etmişti.

CHP kanadı, Çerçioğlu'nun AKP'ye geçerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "himayesine sığındığını" ve bu sayede hakkındaki olası soruşturmalardan kurtulmayı hedeflediğini düşünüyor. Bu bağlamda, Çerçioğlu'nun şimdi de doğrudan CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i hedef alarak bir suç duyurusunda bulunması, CHP tarafından "gündem saptırma" ve "mağduru oynama" stratejisinin bir devamı olarak yorumlanıyor.

Siyasette yeni bir cephe: Liderler ve 'dönekler' savaşı

Özlem Çerçioğlu'nun bu son hamlesi, Türk siyasetinde yeni ve tehlikeli bir cephe açmış durumda. Parti değiştiren bir belediye başkanının, eski partisinin genel başkanını doğrudan "namus" gibi son derece hassas bir kavram üzerinden hedef alarak mahkemeye vermesi, sık rastlanan bir durum değil. Bu gelişme, siyasi mücadelenin artık sadece ideolojiler, politikalar veya seçimler üzerinden değil, aynı zamanda kişisel onur ve haysiyet üzerinden de yürütüleceği bir döneme girildiğinin işareti olabilir.

Bu dava, sadece Özgür Özel ve Özlem Çerçioğlu arasında bir hukuk mücadelesi olmanın ötesinde, CHP ve AKP arasında da yeni bir gerilim alanı yaratacaktır. Dava süreci boyunca ortaya atılacak iddialar ve savunmalar, her iki partinin de kamuoyu nezdindeki imajını etkileme potansiyeli taşıyor. Özgür Özel'in bu ağır suçlama karşısında nasıl bir hukuki ve siyasi strateji izleyeceği, CHP'nin liderlik krizleriyle boğuştuğu bir dönemde ayrıca önem kazanıyor.