İzmir’in Süper sıfatlı futbol Ligi'ndeki tek takımı Göztepe haftayı sezon başından beri oynadığı en kötü 45 dakikalık performansın ardından yediği dört golü çıkaramayarak kalede beş gol ve 0 puanla kapattı. Tüm zamanlarda çıplak gözle gördüğüm en gayesiz ve en kötü oyunlardan biriydi (belki de 1 numaraydı ) ilk devre. Maçtan önce üç gol atacağımızı bilsek pek az taraftar beş yeneceğini ön görürdü bu arada. Üç gol atıp bu kadar eleştiri alacaklarını futbolcuların da tahmin ettiğini sanmıyorum. Fitbol hatalar oyunu elbet hata olacak... Ama ilk yediğimiz golün oldukça üzücü olduğunu kabul etmeliyiz. Durumun vahim ötesi olduğu diğer gol, Façsal Fajr’inki. Şutu attığında önünde beş altı kişi varken topa kimsenin hareketlenip basmamasıydı, o da güzel bir vuruşla golü attı.
Ünal Hoca devre arasında Zulj, Mihojevic, Halil (Halil sakatlıktan mı, sakatlık korkusundan mı etkisiz olmasından mı alındı anlaşılamasa da üçü de olası) dışarı Diabate, Tripic, Titi içeri yaptı. Bu değişikliklerin ardından ikinci devre Göztepe lehine 3-1 bitti...
Değişiklikler olduğunda durum 0-4 idi, değişiklikler 0-2 ya da 0-3 iken yapılsaydı, (pek çok taraftara göre İrfan Can ve/veya beklerden de değişebilirdi ) sonuç farklı olabilir miydi? Tarihte kontrol grubu yok ama imkansız demesi de zor.
İrfan Can Eğribayat iyi oynadığında nasıl belirtiyorsak kötü oyunu da betimlememiz gerekiyor. İrfan Can, Göztepe kalesine gelen kaleyi bulan tüm topların beş topun tamamının gol olmasını engelleyemeyerek oldukça negatif bir istatistik oluşturdu. Buna karşı rakibin kalecisi 90'dan iki üç top çıkardı. Bu bağlamda sonucu kaleciler belirledi de diyebiliriz. Takıma devam edersek... Tandemde Alparslan yerine Mihojevic olması oldukça olumsuz sonuçlandı. Berkan mı? Burekovic mi? sorusuna yanıt olarak, Burekovic çok etkisiz bir günündeydi. Takımın çoğu ilk devre vasat altıydı.
Maçın bana göre iyi taraflarına gelirsem... Devre arasında ve ikinci devre maç başlarken oyuncuların biraraya gelebilmeleri ve bunun sahaya yansıması olumluydu. Yine pozitif olarak, bildiğimiz Adis Jahovic’den esintiler vardı ve bu gelişindeki en iyi maçıydı bana göre. Adis’de maç ilk devre negatif farka giderken gözü dönmüş taraftar bakışını görebildik, ikinci gole katkıda bulundu ve çıkıncaya kadar oldukça istekliydi...Tripic de bana göre Göztepe’deki en istekli maçını oynadı bu arada.
Hakem Yasin Kol Yatabare’nin Atınç’a dirseğinde sarı kart gösterdi, pek çok Göztepeliye göre kırmızı kart da gösterebilirdi. O dirseğin ardından Yatabare’nin saha içi kurallar dahilinde benzeri bir darbe almamasını futbolcu ekibin takdire şayan centilmenliğine bağlıyorum.
Bir gözlem... Takım galibiyete ihtiyaç var düşüncesiyle maç başı tempoyla başlamadığı birçok maçta olumsuz sonuç alıyor.
Göztepe geriye düştüğü son 10 maçta 1 puan alabilmişti. 11 maç 1 puan oldu. Bu istatistiği bozmayı çözmeleri gerek yoksa geriye düştüğümüz maçları unutmamız gerekecek taraftar olarak...
Velhasıl kelam... Takımın tez zamanda toparlanmasını, özgüven ile gevşeme arasındaki çizgiyi tekrar çekip normal performanslarına tez zamanda dönmelerini diliyorum. Aksi takdirde iki üç mağlubiyet daha alınırsa gereksiz sıkıntı olacak.