GENEL

Özgür Özel'den sert sözler: Suçsa o suçun tek sahibi benim, buradayım

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Esenyurt mitinginde sert ifadeler kullandı. Özel, "Ahmet Özer'i 'teröristtir' diye, 'teröre destek veriyor' diye tutukladılar. O günlerde birileri kent uzlaşısını suç sayıyordu. Bunun adı suç değildir. Bunun adı demokrasidir, demokratik siyasettir. Suçsa o suçun tek sahibi benim, buradayım. Hepsini ben üstleniyorum" dedi.

Abone Ol

CHP, Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan İBB Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'na özgürlük ve erken seçim talebiyle başlattığı 'Millet İradesine Sahip Çıkıyor' mitinglerini sürdürüyor. CHP, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanmasının birinci yılında Esenyurt Cumhuriyet Meydanı'nda miting düzenledi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in de katıldığı miting için on binlerce vatandaş bir araya geldi.

ÖZEL: İKİ ÖNEMLİ TEŞEKKÜRÜM VAR
Özel, mitingdeki konuşmasında şunları söyledi: - "Hoş geldiniz. ‘Gelmezler’ dediler, ‘Kasım oldu’ dediler. ‘Yoruldular, dün akşam 29 Ekim’di. Meydandaydılar’ dediler. Dedim ki ‘Siz Esenyurt’u tanımıyorsunuz.’ Hoş geldiniz. Bu akşam Türkiye’nin en büyük ilçesindeyiz. En büyük ilçenin en büyük utancına karşı bir yıl dönümünde hep birlikte direnmek, hep birlikte itiraz etmek, 365 gün sonra bir kez daha burada kenetlenmek, dosta güven ve olmayana da kaygı vermek, seçtiğimizin, seçtiklerimizin, irademizin arkasında durmak için 66’ncı eylemde Esenyurt‘tayız.

- Darbeci kuşatmaya karşı direnmek üzere buradayız. Belki ilk saldırı burada oldu. Ama şunu da kimse unutmasın, ilk direniş de burada oldu. Onlar dalga dalga operasyonlarla bizi, sizi sindirebileceklerini sandılar. Onların dalga dalga operasyonlarına karşı mücadeleyi dalga dalga büyütenlere selam olsun, helal olsun.

- Öncelikle iki önemli teşekkürüm var. Bunlardan biri: Ahmet Özer, Esenyurt’a seçildi. O süreci konuşacağız. Ama gözaltına alındığı andan itibaren hem Ahmet Özer‘e, hem siyaset arkadaşlarına ve bürokratlarımıza, hem de daha sonraki süreçte mağdur tüm ailelere dayanışma gösteren Özer ailesine; kızına, oğluna, eşine yürekten teşekkür ediyorum. İlk Esenyurt’un iradesine saldırıldığında koştuk, geldik.

- MYK toplantımızı Esenyurt İlçe Başkanlığı’nda yaptık. Sonra da çıkıp bu meydana sizlere seslendik. Mücadele edeceğimizi, haklı olduğumuzu, büyük bir haksızlığa muhatap olduğumuzu söyledik. O gün Cumhuriyet Halk Partisi’nin İlçe Başkanı Hüseyin Ergün’dü. O günden bugüne bu meydanda 160 gün nöbet tutuldu, mücadele edildi. Hüseyin Başkan’a ve önceki il, ilçe yönetimine yürekten teşekkür ediyorum.

- Ardından sevgili Cafer Çakmak Başkan, görev devir teslimi yaptılar. Ancak bir bayrak yarışı olarak onlar da Esenyurt Belediyesi için verilen oyları, Ahmet Özer‘e verilen görevin Cumhuriyet Halk Partisi‘ne emanet olduğunun bilinciyle aynı mücadeleyi sürdürüyorlar. İlçe yönetimimize, önceki ve şimdiki yönetime yürekten teşekkür ediyoruz.

- Tabii bu mücadeleyi Cumhuriyet Halk Partisi’nin mücadelesi olarak görürsek yanılırız, haksızlık yapmış oluruz. İlk günden beri bu meydanda bizimle dayanan tüm muhalefet partilerine, sendikalara, derneklere, Esenyurt’un ve İstanbul’un tüm dinamiklerine yürekten teşekkür ediyoruz. İyi ki varsınız.

- Bu meydan, Esenyurt kurtuluşun tek başına olmadığını, ‘Ya hep beraber, ya hiçbirimiz’ dediğimizi Türkiye’ye duyurdu. İşte bu sayede biz bir yıldır korkutmak isteyenlere karşı korkuyu evde biraktığımızı, sindirmek isteyenlere karşı sinmeyeceğimizi ve Esenyurt’un iradesine saygı duymayanlara karşı mücadele edeceğimizi dosta ve dost olmayana gösterdik.

“REKOR OYLA ESENYURT’U AHMET ÖZER’E TESLİM ETTİNİZ”
- Profesör Doktor Ahmet Özer, ömrünü Türk - Kürt kardeşliğine adayan bilim insanı. Biz yerel seçimlerde ona güvendik, ona inandık. Önceki dönemki belediye başkanımızla da hiçbir sorunumuz yoktu. Ama Esenyurt’ta bir sesi duyduk. Buradan Türkiye’ye Esenyurt İttifakı’nın sesini, Türklerle Kürtlerin kardeşliğinin önemini, iradeleri ortaklaştırarak bir büyük başarının kazanılabileceğini, dostluğu ve kardeşliği gösterdik. Yüzde 51 oyla Türkiye’nin en büyük ilçesini bir rekora imza atarak Ahmet Özer’e teslim ettiniz.

- O günden bugüne yaşananları birazdan konuşacağız. Ama ben gündüz gözüyle her Esenyurt’a geldiğimde ve buradan geçtiğimde, Beylikdüzü’ne geldiğimde hep bir şey görürüm. Yolun bir tarafı Esenyurt, bir tarafı Beylikdüzü. Esenyurt’a bakarsınız, maalesef kent suçları müzesi. Esenyurt‘u yıllar yıllar önce kaybettiğimizde nüfusu 100 bini yeni geçiyordu, yıllar sonra AK Parti’den 1 milyona yakın bir nüfusla aldık ve şimdi onu da geçti.

- Yolun bir tarafı, Esenyurt; kent suçları müzesi. Yüksek katlar, arasından hava geçmeyen yüksek yüksek bloklar, yeşile hasret sokaklar… Bir tarafta ise üç - dört katlı imar planlarıyla ve doğru uygulamalarıyla Beylikdüzü. Bir tarafı, yıllardır AK Parti yönetti; kişi başına 0,5 metrekare yeşil alan. Bir tarafı, Mehmet Murat Çalık çizdi. Önce Ekrem İmamoğlu, sonra Murat Çalık yönetti; kişi başına 10 metrekare yeşil alan. Bir tarafta, Esenyurt’a yapılan AKP kötülüğü. Bir tarafta, ranta değil kente, halka önem veren yönetim anlayışı. İşte İstanbul’da, Esenyurt‘ta bizi, Ahmet Özer’i göreve çağıran bu anlamda halkçı bir belediyeciliğin Esenyurt tarafından hak edildiğini düşünen Esenyurt’lu vatandaşlarımızdır.

“209 GÜN GÖREVİNDE KALABİLDİ”
- İşte bu sebeple Ahmet Özer kentin makus talihini değiştirmek için kolları sıvadı. Görevinde 209 gün kalabildi. Bakın tam bir yıldır burada. Oysa sizler ona 19 ay boyunca bu hizmeti etmesi için görev verdiniz. Ona sadece yedi ay kadar bir süre tahammül edebildiler. Ahmet Özer, o 209 günde sadece 15 bin kişilik bir aşevi açtı. Bir kreş açtı, dördünün temelini attı. 600 öğrenciye eğitim desteği verdi.

- 3 bin öğrencinin kayıtlarını yaptırdı, kurs vermek için başlattı. 23 okulun boyasını, bakımını, onarımını üstlendi. 100 bin ton asfalt attı.120 bin metrekare parke taşı döşedi. Kıraç ve Sanayi bölgelerindeki imar sorunlarını çözdü. Planladığı beş festivalden üçünü gerçekleştirebildi. Tutuklanmasa bir hafta sonra Emeklilik Lokali açılacaktı. O lokali açmadılar, açtırmadılar.

“SUÇSA O SUÇUN SAHİBİ BENİM"
- Bir yıl önce bu işleri yapan ve nicelerini yapmak için heyecanla koşturan Ahmet Özer’i laf aramızda ‘Teröristtir’ diye, ‘Teröre destek veriyor’ diye tutukladılar. O günlerde birileri ‘kent uzlaşı’nı suç sayıyordu ve iddianamelere şöyle yazıyordu: ‘Batıda belediye kazanacak gücü olmayan Kürtler, kent uzlaşısıyla belediye meclislerinde görevlendirilmek suretiyle Kürtlerin oyları alınmış, onlara belediye meclislerinde temsil imkanı tanınmıştır.’ Bu ‘kent uzlaşısı’yla ilgili arkadaşlarımıza sorulan sorunun özü, tam ortası.

- Diyorlar ki ‘Siz Kürtleri liselere yazdınız, onlardan oy aldınız. Onlara hak etmedikleri bir temsil verdiniz.’ Bunun adı ‘suç’ değildir, bunun adı ‘demokrasi’dir, ‘demokratik siyaset’tir. Suçsa o suçun tek sahibi benim. Buradayım, hepsini ben üstleniyorum. ‘Esenyurt Belediyesi’ni DEM kazanamayacak, Şişli’yi kazanamayacak’ diye Kürtleri DEM’den, DEM’i Kürtlerden, siyaseti bundan ibaret gören kafayı reddediyorum.

- Buradan açıkça ifade ediyorum: DEM, kendi siyaseti olan, saygın yöneticileri olan, siyaseti olan, üyeleri olan resmi bir partidir. Sonuna kadar saygı duyuyorum. Diğer yandan Kürtler DEM‘den, DEM de Kürtlerden ibaret değildir. Cumhuriyet Halk Partisi, Kürtlerle ilişki kurmak için illa gizli anlaşmalar yapmak zorunda değildir. Cumhuriyet Halk Partisi, seçmenin analizini yapar, gerekli görüşmeleri yapar, doğru isimleri listesine koyar, onların temsilini sağlar. Bu da Kürtlerin anasının ak sütü gibi helaldir. Bunu suç görmek ırkçılıktır, ötekileştirmektir. Bunu suç görmek kendini, bu ülkeyi, hatta bu ülkenin kuruluşunu inkar etmektir.

- Çanakkale’de Kürt ve Türk koyun koyuna yatıyorsa, Esenyurt‘ta da kol kola siyaset yapabilir. Buna kimse engel olamaz. İşine gelince Kürtlerden destek isteyip, işine gelince onlara sırtını dönen; işine gelmediği zaman Kürtlerin partisini, oy verdikleri partinin Eş Genel Başkanlarını dokuz yıl hapiste tutan ve sonra başka sebeplerle gelişince Kürtlere el uzatan, çıkar ilişkisi kuran AK Parti anlayışı yerine Kürtleri eşit yurttaş, eşit vatandaş gören ve bundan sonra da görecek olan demokratik bir kardeşliğin önünde saygıyla eğiliyorum.

“BU NUMARALARLA AHMET ÖZER’İ ALIP İÇERİYE KOYDULAR”
- Bu şartlar altında seçilen ve suçu Türkiye’nin en büyük ilçesini AK Parti’ye kaptırmamak olan Ahmet Özer’i aldılar, içeriye attılar. Atarkenki iddiaları neydi biliyor musunuz? Onu terörle ilişkilendiriyorlar. Bir hemşerisi ölmüş Van’da. Anneleri ölmüş, oğullarından birini aramış ve demiş ki ‘Anneniz sizin gibi çok kıymetli evlatlar yetiştirmişti. Mekanı cennet olsun.’ Efendim o altı oğlandan biri, bir terör örgütüne kayıtlıymış, ‘kıymetli evlatlar’ diyerek Ahmet Özer terörü ve teröristi övmüş. Taziye ha taziye. Taziye verilen başka bir kardeş, terörden suçlanan başka bir kardeş. Ana için taziyeden terör çıkaran bir anlayış var.

- Diğer tarafta Ahmet Özer‘e diyorlar ki ‘Terör örgütüne para yardımı yapmışsın.’ Diyor ki ‘Tövbe yapmadım.’ Diyorlar ki ‘Bu teröriste para yollamışsın.’ Bir bakıyor tarihe, tutara bakıyor. Van’daki dairesinin aidat borcu birikmiş, apartmanın yöneticisi IBAN vermiş. Yöneticiye aidat parasını yollamış. O yöneticiden devlet bir terörist çıkartmış. ‘Ahmet Özer de terör örgütüne yardım yaparmış.’ Apartmanın aidatı kadar. Şuna bakın. Zaman geçiyor, unuturuz. Bunları ısrarla anlatmak, hatırlatmak lazım.

- Efendim ‘Remzi Kartal’la telefon görüşmesi.’ Hatırlamıyor. Kendisinin önüne kanıt olarak konulamıyor. Ama diyor ki ‘Kayıtlarda Remzi Kartal’la telefon görüşmesi var.’ Ahmet Özer, Remzi Kartal’la bir telefon görüşmesi yaptı mı bilinmez ama AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, Remzi Kartal’la onlarca kez telefonda, hatta yüz yüze görüşmüş. Bunu söyleyince diyor ki Sayın Yayman, ‘Evet görüştüm. Ama ben akademisyendim. Akademisyen kimliğimle görüştüm.’

- Peki Ahmet Özer görüşmeyi yaptığı zaman neydi? Vali miydi, genelkurmay başkanı mıydı? O da akademisyendi. O telefon görüşmesini yaptıysa, eğer o telefondan terör çıkıyorsa vallahi kusura bakmasınlar, AK Parti milletvekillerinden daniskası çıkar, daniskası. Açıkça ortada. İşte bu numaralarla Ahmet Özer‘i alıp içeri koydular.

“BAŞKAN YARDIMCIMIZ İÇİN DE TAHLİYE BEKLİYORUZ”
- Tabii burada bir ismi daha anmam lazım. Size hizmet eden birisi. Belediye Başkan Yardımcımız İbrahim Halil Çalış‘ı tanıyor musunuz? Halil Bey, belediye başkan yardımcısı. Devlet memuru. İhale yetkilisi falan değil. Birazdan anlatacağım süreçte onu da alıp Paşakapısı Cezaevi’ne koydular. Siyami Ersek Hastanesi diyor ki ‘Kalp kapakçığını değiştirmemiz lazım. Eğer şimdi ameliyat etmezsek ileride çok daha büyük sorunlar yaşayacak. Geri dönüşü olmayan sorunlar yaşayacak.’ ‘Yap ameliyatı’ diyorlar.

- ‘Biz hastaneden cezaevine taburcu edersek o ameliyat doğru olmaz. Çıkınca yapalım’ diyorlar. İşte o tahliye için tensip tutanağını bekliyoruz. Buradan hem sevgili Ahmet Özer için, hem haksız yere içeride tutulan bütün belediye başkanlarımız; Adana’dan üç başkanımız için, İstanbul’dan başkanlarımız için herkesle birlikte ki tahmin ediyorum tensip tutanağının son günü 3 Kasım. Artık bu zulüm yeter. Hepsi için tahliye bekliyoruz. Tutuksuz yargılama bekliyoruz. ‘Hak, hukuk, adalet.

“TUTUKLULUĞUNU YEDEKLEDİLER”
- Şimdi burada zurnanın zırt dediği yer şu. Ahmet Hoca’yı sözde terörle aldılar. Sözde terörle tutukladılar. Sonra bir şey oldu ve geçen sene 1 Ekim’den itibaren bir süreç başladı. Adına bir şey de koymadılar ama ‘Süreç süreci’ dediler gittiler.

- Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak silahların susacağı, gözyaşının dineceği, terörün olmayacağı, kardeş kavgasının olmayacağı her şeyi destekleriz, cesaretle de desteklemeye devam ediyoruz. Ama hal böyle olunca düşündüler, şimdi Ahmet Özer’in yaptığı suç olmaktan çıktı. ‘Ne yapacağız?’ Elbette tutukluluğu ortadan kalkacak. Kalktı. Ama kalkmadan önce bu sefer bir ihale üzerinden onun tutukluluğunu yedeklediler.

- İşte o ihale dedikleri arkadaşlar, hatırlayalım: Ahmet Özer gözaltına alındığı gün ihale kesinleşmemişti. Daha askı, itiraz süresindeydi. Ahmet Bey’i terörden alıp koydular. O gün de kesinleşmeyen ihale, kayyım atandı, beklendi, kayyım itiraz etmedi. İhaleyi inceledi, kabul etti. Nisan - Mayıs’a kadar hizmet aldı. O ihaleyi alanlara para ödedi ama Ahmet Özer’i sonra bu ihaleden sorumlu tutup içeriye koydular. Ve terörden serbest kaldığı halde şimdi bu dosyadan içeride tutmaya devam ediyorlar. Terör dosyasından derhal beraat bekliyoruz. Bu dosyayla ilgili acilen tüm bürokratlarıyla birlikte tutuksuz yargılama bekliyoruz. Ahmet Özer’in masumiyetini Esenyurt biliyor, biz biliyoruz.

“MUHİTTİN BÖCEK ‘AHLAKIM EL VERMİYOR’ DEDİ”
- Dediler ki ‘Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek güya itirafçı olmuş.’ Ya Muhittin Böcek neyi itiraf edecek? Muhittin Böcek açıklama yaptı, dedi ki ‘Günde 14 tane ilaç içiyorum. Sürekli yaşamsal güçlükler çekiyorum.’ Covid’de 120 gün yoğun bakımda yattı, 104 gün entübe kaldı. Bu kişi canıyla uğraşıyor. Utanmadan iftira atıyorlar.

- Muhittin Bey getirilen iftiranamenin altına yazmış: ‘Mevcut belediye başkanıydım. Adaylığımdan daha doğal bir şey yoktu. Parti ankete baktı, kararını verdi. Beni aday yaptı. Kimseye iftira atamam. Sağlığım el vermiyor ama bu dediğinize de ahlakım el vermiyor.’

- Muhittin Bey’e bu ahlaksız teklifi sunanları da onu ve ailesini sağlığıyla sınayanları da Mehmet Murat Çalık‘ı cezaevi hücrelerinde ölüme, kansere karşı savunmasız bırakanları da kalp kapakçığı değişecekken belediye başkan yardımcımızı Paşakapısı’nda yatıranları da Allah’a şikayet ediyorum, millete şikayet ediyorum. Onların hakkını ilk seçimde göreceğinizi, bunların defterini düreceğinizi yürekten biliyorum. Hepinize güveniyorum.

“HASAN MUTLU’YA ‘YA KATIL, YA TUTUKLAN’ DEDİLER”
- Hafta sonu Bayrampaşa Belediyesi’ndeki komediyi izlediniz mi? Rezaleti izlediniz mi? Bayrampaşa, 30 yıldır bizi seçmedi. Dönüp bir kelime laf etmedik. Doğru adayı aradık. Doğru siyaseti kovaladık. Hasan Mutlu’yu aday yaptık, büyük bir başarıyla Bayrampaşa‘yı kazandık. Belediye Başkanımız Hasan Mutlu‘ya üç kez; önce üç ay önce, sonra tutuklanmasından 15 gün önce, sonra da tutuklanmasından iki gece önce yani tutuklandığından bir önceki gece AKP ve MHP’nin il ve ilçe yöneticileri tarafından tekliflerde bulunuldu.

- Hasan Mutlu diyor ki ‘Biri kötü niyetli değildi. ‘Abi hallederiz. Sen bizim partiye geç, ben halledeceğim’ dedi. Biri, biraz daha tehdit gibi söyledi.’ Diğer taraftan ‘Ya AKP’ye katılacaksın, ya da tutuklanacaksın’ dediler. Hasan Mutlu böyle bir şey yapmadı, partisini satmadı, haysiyetiyle oynatmadı ve içeriye atıldı. O içeriye atıldığında CHP’nin AK Parti’den dört belediye meclis üyesi fazlası vardı. Beş belediye meclis üyemizi tutukladılar.

- Bunu Türkiye’nin dört bir yanında yapıyor, yakın olursa şanslarını deniyorlar. Manavgat’ta da yapmaya çalıştılar. Şile’de de denediler. Her tarafta iradesine sahip çıkan, partisine sahip çıkan, partisini kollamak için icabında cezaevindeyken belediye meclis üyeliklerinden istifa eden Cumhuriyet Halk Partisi‘nin kahraman evlatlarının alınlarından öpüyorum.

“EMEK KARŞILIĞINI ALACAK”
- Ben hem gençlere söylüyorum, hem hepimize söylüyorum. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında bir kere emek karşılığını alacak. Yani emekli maaşı, AK Parti gelmeden önce en düşük emekli maaşı kaç çeyrek altındı? Sekiz. Bakın bir kere şu Esenyurt Kuyumcusu‘nda da girip o hesabı yapayım. Tayyip Bey diyor ki, ‘Tüm Türkiye’yi sarraf sarraf geziyor, bana altın hesabı yapıyor’ diyor. ‘Altın hesabını bırak’ diyor ‘Bilmem ne hesabına bak, şunun hesabını ver’ diyor.

- Yarın bu Esenyurt Kuyumcusu‘na gidin. Hesabı ortaya koyun. AK Parti geldiğinde asgari ücret yedi çeyrek alıyordu. Şimdi asgari ücret 22 bin lira, çeyrek altın 11 bin lira, iki çeyrek alıyor. Beş çeyrek kayıp. AK Parti olmasaydı, aynı yerde dursaydı, altın hesabı şaşmaz ya, asgari ücret bugün 77 bin liraydı. AK Parti olmasaydı, en düşük emekli maaşı sekiz çeyrek, bugün 88 bin liraydı. AK Parti 22 bin liraya asgari ücreti, 16 bin liraya en düşük emekli maaşını gerilettti.

- Kimse ‘AK Parti’den önce de kötüydü, şimdi de kötü’ yalanına inanmasın. AK Parti’den önce iyi değildi, ama şimdi sürünüyor emekli. Doğru mu? Peki bir anlaşma yapalım. Esenyurt Kuyumcusu‘na bir emekli gitse, bir çeyrek altın alsa. Cebine koysa. Eve varsa, bir baksa yok. Ne olur? Deli çıkarsın. Çıkarsın hemen evden kuyumcuya giderken yollara bakarsın. ‘Ben bunu nerede kaybettim?’ Doğru mu? Bulursan bulursun, bulmazsan dövünürsün değil mi?

- Bakın bir emekli değil her emekli, bir çeyrek değil altı - 6,5 çeyrek, bir sefer değil her ay kaybediyor. Arayacak mısın kaybettiğini? Bir şey yitirildiği yerde bulunur. Böyle yere baka baka gezerken bakıyorsun ya. Hiç bakma. Sekiz çeyrek altın maaş alan emekli, şimdi 1,5 çeyrek alıyorsa 6,5 çeyreği 3 Kasım 2002’de sandıkta kaybettin sen AK Parti’yi getirirken. Doğru mu? Yedi çeyrek altın alan asgari ücretli, bugün iki çeyrek alıyorsa, beş çeyrek altını kaybettiği yerde bulacak. Kaybettiklerinizi kaybettiğiniz yerde, seçim sandığında aramaya ve bulmaya hazır mısınız? Hazır mısınız?”

AHMET ÖZER'DEN MİTİNGE MESAJ
Ahmet Özer'in mitinge gönderdiği mesajı kızı Seraf Özer okudu. Özer, mesajında şu ifadelere yer verdi:

- "Değerli halkımız, hepinizi en içten duygularımla Silivri Zindanı’ndan selamlıyorum. Kardeşlerim, karanlıklar korkakların sığınağıdır. Hükmü, cesurların ortaya çıkıp ışığı yakana kadardır. Siz bugün bu meydanda bu ışığı yaktınız. Zira özgürlük ve demokrasi mücadelesinin bir insanın en onurlu mücadelesi olduğunu biliyorsunuz. Selam olsun özgürlük için mücadele edenlere, selam olsun insanlık onurunu yüceltenlere.

- Değerli kardeşlerim, 2024 Ekim ayında Esenyurt’ta başlayan operasyonun üzerinden tam bir yıl geçti. Bizim seçimi kazanmamızı içine sindiremeyenler, Kürt seçmenle Cumhuriyet Halk Partisi arasında bir köprü kurmamızdan korkanlar; Esenyurt’ta yıllara sığacak hizmetleri kısa sürede gerçekleştirerek halkın gönlüne girmemizi ve bir Kürt’ün gelip İstanbul’da Türkiye’nin en büyük ilçesini yönetmesini hazmedemeyenler harekete geçtiler.

"BASKI VE ZULÜM GÜNLERİNDE ASLA KORKMADIM, SİNMEDİM, GERİ ÇEKİLMEDİM"
- Hukuku sopa gibi kullanarak, içi boş ve düzmece bir dosya ile beni gözaltına alıp jet hızıyla tutukladılar. Yerime kayyum atadılar, halkın iradesini gasp ettiler. Ama bilmedikleri bir şey var: Biz asla baş eğmeyiz. Biz bu yolu başımız dik, direncimiz yüksek bir biçimde yürüyoruz. Zira bizi zindana tıkanlar bedenlerimizi hapsedebilir; fakat biz irademizle, adalet ve özgürlük için akıl, sabır ve dirayetle halkımıza olan sorumluluğumuzun bilinciyle 12 metrekarelik bir hücrede direniyoruz.

- Kıymetli Esenyurtlu kardeşlerim, kayyum davasına karşı açtığımız davada mahkeme bizi haklı bularak dosyayı Anayasa Mahkemesi’ne gönderdi. Bundan çıkacak sonuç yalnızca Esenyurt için değil, tüm Türkiye için örnek ve emsal olacaktır. Dostlarım, bu baskı ve zulüm günlerinde asla korkmadım, sinmedim, geri çekilmedim. Haksızlıkların ve hukuksuzlukların üstüne cesaretle gittim. Cesaretimiz, haklılığımızdan geliyor.

- İşte bu noktada, cesur ve kararlı duruşuyla Genel Başkanımız Özgür Özel, İstanbul İl Başkanımız Özgür Çelik bize umut oldu. Yol arkadaşı olmaktan onur duyduğum Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere bizler, mahkeme salonlarını bu hukuksuzlukların teşhir edildiği, insan onurunun korunduğu platformlara çevirdik.

- Her şey daha özgür bir gelecek için, kardeşlerim. Mücadelemizi ve direnişimizi sadece kendimiz için değil, bizi seçen yüz binlerin yani sizlerin, Esenyurt halkının hakkını ve hukukunu korumak için veriyoruz. Bu mücadeleyi insanların insanlık onuruna yakışır şekilde yaşaması için veriyoruz. Eşitlik, adalet ve özgürlük dolu bir dünya için mücadelemiz sürecek.

"BARIŞ SÜRECİNİ YÜREKTEN DESTEKLİYORUM"
- Bu çerçevede barış sürecini de yürekten destekliyor, başarısı için üstümüze düşen her şeyi yapmaya hazır olduğumuzu bilmenizi istiyorum. Ayrıca bu süreçte verdikleri destek ve üstlendikleri rol nedeniyle Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’e ve DEM Parti Eş Genel Başkanları Sayın Tuncer Bakırhan ile Sayın Tülay Hatimoğlu başta olmak üzere emeği geçen bütün parti temsilcilerine teşekkürlerimi iletiyorum.

- Değerli dostlar, bir yıldır içerideyim. Bu süre içinde Silivri Zindanı’nda dört duvar arasında, 12 metrekarelik bir hücrede hep dik durdum, eğilmedim. Çünkü haklı olduğumu ve siyasi hesaplarla burada tutulduğumu çok iyi biliyorum. Sizlerin bana verdiği değerli emaneti asla yere düşürmedim. Mahkemelerde savunmalarımı Esenyurt halkı adına da yaptım. Beni bu göreve layık gören sizleri asla mahcup etmedim. Her zaman gururla, başım dik, alnım açık yürüdüm ve yürümeye devam ediyorum.

"ÜLKEMİZİN ÖZGÜR GÜNLERİNDE BULUŞMAK DİLEĞİYLE..."
- En büyük üzüntüm; Esenyurt için gece gündüz demeden son sürat çalışırken -ki bunun en yakın şahidi Esenyurt halkıdır- bir anda önümüzü kesip bize hizmet yapmaktan alıkoymalarıdır. Nice acılar vardır ki, insanı öldürmez, güçlendirir. Ben de buradan daha güçlenerek ve daha da donanarak çıkacağıma inanıyorum. Burada yattığım her gün Esenyurt’u düşündüm, Esenyurt’u takip ettim. Esenyurt için yeni projeler geliştirdim. Yeni hedefler, yeni projeler ve yenilenmiş kadrolarla yola daha motive bir biçimde devam edeceğimiz günler yakındır. İnanıyorum ki Esenyurt halkı da bizi bekliyor.

- Sözlerimi şöyle sonlandırmak istiyorum: Kıymetli kardeşlerim, demokrasi ve özgürlük mücadelesi bir insanın en onurlu mücadelesidir. Böyle dönemlerde ağır bedelleri oluyor. Bu bedelleri ödemekten geri durmayanların sayesinde eşitliğe, adalete ve özgürlüğe dair umutlarımız hep diri kalıyor. Bu umutları boşa çıkarmamak için mücadelemiz devam edecek. Tarih bize diyor ki; haklı olanlar mutlaka kazanır. Bizler de haklıyız ve mutlaka kazanacağız. Karanlık yoğunlaştığında şafak yakındır. Ülkemizin özgür günlerinde buluşmak dileğiyle..."