Mesut Özgen. AÜ Eğitim Fakültesi'nde yıllarca beraber olduğum sınıf arkadaşım. Geçen hafta bu köşede onun bir şiir kitabını ve Geziden Yazıya kitabını anlatmıştım. Yeni okuyanlara arkadaşımı tanıtayım. Mesut Özgen 1947 İsparta-Şarkikaraağaç doğumlu. Eğitim Bilimleri'nden sonra TOAİE’de doktora yaptı. Uzun yıllar TRT’de yapımcılık ve Eğitim Dairesi Başkanlığı görevlerinde bulundu. Bugün de Ovada Davul Sesi ve Erken Gurbet eserlerini tanıtacağım. Özgen kitapla ilgili “Sözün özü dostlar, benim yaptığım ovada çalmak gibi. Hem de düğünsüz derneksiz” diyor. “Neredeyse yarım yüzyıl.. Az değil. Yeni yetme biri için ne anlam taşır bu? Değil mi? Ama biz yaşayıp bugünlere geldik. Çok arkadaşımızı da genç yaşlarında kaybettik. Geçen mayıs başında bizim ilk mezunlarla Sapanca’da toplandık. Kırk yıl geçmiş aradan içimizden 12 kişiyi kaybetmişiz. Sınıfımızın ilk sosyalistlerinden Yusuf da bunların arasında. Şükürler olsun ki bizim henüz yaşayacak günlerimiz varmış”

“Yıllar önce Balkanlara yaptığım bir gezide Mustafa Kemal’in eğitim gördüğü yerlere gittik. Rehber eski bir binayı göstererek burası da Elen’in evi dedi. Evet Mustafa Kemal’in İdadi’de iken sevdiği kız Eleni Rum, babası zengin bir tüccar. Bir ara iki aşık kaçmışlar bile ama tüccar baba arayıp bulmuş ve kızını Mustafa Kemal’den kaçırmak için başka bir yere göçmüşler. Ayrılık her zaman acıdır. Bu ayrılık da sevdayı kara sevdaya dönüştürmüş. Artık ancak gizlice mektuplaşabiliyorlarmış. Nasıl başarıyorlarsa”

Mesut Özgen’in diğer kitabı da “ Erken Gurbet” Bu yapıtta ataların köyü Salur’u anlatıyor yazar. “Köy ilkokulunun son sınıfındayım. O yıl hayatıma giren iki şey oldu. Biri pilli radyo, diğeri de manyetolu telefon. Demek ki radyoya o dönemde sevdalanmışım. O radyolar şimdi birer antika. Keşke bulup çalışır hale getirebilsem.”

“Halk kütüphanesine gidip öğretmenimin ödev verdiği ansiklopedilere bakıyorum. Ama. ansiklopedinin yazarını bulamadım. Kütüphaneci Mevlit amca iki yana sallanarak gezinmeye başladı. Sonra bana dönerek “Sarı çizmeli Mehmet ağa” dedi.

“Oldum olası okumayı ve yazmayı seviyorum. Mesleğimin de önemli bir parçasıydı yazmak. Yazmayı böylesine seven biri nasıl olur da yaşamının bir kesimini anlatmakta böylesine zorlanır. Bu bölümü yazmayı ne kadar ertelesem erteleyeyim ha gayret deyip yeniden başlarken yine aynı gönülsüzlük. Belki bu da yasamadıklarımı ve çaresizliğimi anlatmanın bir yolu “

Sözün özü ilginç bir yaşam öyküsünü akıcı bir dille anlatmış. Kendisini kutluyorum. Haftaya yeniden buluşmak üzere hoşçakalın dostlar,