Beden işçileri vardı, inanılmaz işler başarıyorlardı.

E bunun sonucunda haklarını arıyorladı....

Ortalık birbirine girerdi.

Müthiş bir hareketin öncüleriydi onlar.

Örgütlüydüler.

İstedikleri zaman iktidarı bile değiştirebilirlerdi.

Öylesine etkili güçleri vardı...

Böyle bir potonsiyel güç iktidarlar için de, işverenler için de ciddi bir riskti.

Bu güç kırılmalıydı.

Öyle de yaptılar.

Ama bu gücün yok edilmesinde sadece işveren, sadece iktidarlar rol oynamadı.

İşçi kendi içinde de bölündü.

Sendikaların bir bölümü asıl amacını unutup iyice siyasallaştı.

Bir bölümü patronlarla işbirliği yaptı.

Bazıları da hiç çalışmayarak kendi kendini pasivize etti.

İşçilerin parasıyla kendilerine saraylar yapan sendikalar oldu.

Muhabirlik dönemimde etkili bir sendikanın merkezine gitmiştim.

Kapının önündeki son model otomobili, inanılmaz lüks bir makam odasını görünce çok şaşırmıştım.

Başkan şaşkınlığımı yüzümden okumuş olmalı ki; bana bu lüksün seçim vaadi olduğu anlatmıştı. İşçilerden oy isterken, “Bizim makam odalarımız da lüks olacak. Bizim makam otolarımız da lüks olacak. Bizim neyimiz eksik?” diye propaganda yapmış, işçiler alkışlamışlar ve oylarını vermişler...

E tabii ki böyle bir lüks bırakılıp işçinin tozlu topraklı küflü çalışma ortamına da gidilmez.

Bunun yağmuru var çamuru var sıcağı var, soğuğu var...

Gitmemiş de zaten.

Bu tür davranışlar işçiyi sendikadan soğuttu.

Bazı patronlar da sendikalaşmayı engellemek için elinden geleni yaptı...

Bugün geldiğimiz noktada artık sendikalaşma yok denecek kadar az.

Mevcut sendikaların gücü de eski seviyesinde değil.

Ama konkordatolar, iflaslar biribirini kovalıyor.

Hani sendika olmayınca patronlar rahat edecekti?

Hani daha fazla yatırım yapılacak, işsizlik azalacaktı?

Gerçek bir sendikaya işverenin de ihtiyacı var.

Hakkını almış bir işçiyle hakkını alamayan bir işçinin verimin aynı olması mümkün değil.

1 Mayıs'ta çalışmaya devam eden inşaat işçilerini gördüm.

Alışveriş yaptığım marketteki kasiyerin bayramını kutladım, şöyle cevap verdi; “Abi bu bayram bizim bayramımız değil. Biz çalışıyoruz. Mesai de vermiyorlar...”

Bu çok ünlü marketin çalışanı böyle diyorsa geldiğimiz noktayı siz tahmin edin artık.

Nasıldı?

“1 Mayıs 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı... “

Onun bile içini boşalttılar...