Sevgili okuyucular,
İnsanlar değerleriyle yaşar, toplumlar değerleriyle var olurlar. İnsanlık adına bir şeyler yapmaya çalışan herkese, bu köşeden sevgiyle merhaba.
Günümüzde insanlık değerleri birer birer çökünce, üretim toplumlarının yerini tüketim toplumları aldı.
Dr. Erdal Atabek, Tüketilen Değerler Ve Gençlik adlı kitabında, sevginin tüketildiğine dair şöyle diyor:
“İnsan yoktur, müşteri vardır.
Sevgi yoktur, şirin görünmek vardır.
Saygı yoktur, sayar görünmek vardır.
Dayanışma yoktur, görünmek vardır.
Emeğe değer verme yoktur, paraya değer verme vardır.”

Sevgili okuyucularım,
Kimimiz yüreğimizin sevgisine, yüreğimizin sezgisine çoğu kez kulak tıkarız.
Kimimiz, buluştuğumuz eski bir dosta duyulan özlemle karşılıyoruz ve “Ne denli özlemişim seni meğer” diyerek dostumuzun boynuna doladığımız kollarımızın ‘sevgi’ susuzluğuyla kucaklıyoruz onu.
Yaşama sevgi duyduğumuzu hissettiriyoruz dostumuza…
Yaşama sevgiyle bakmak, yaşamı çoğaltmak ne güzel duygu.
Biçimsel sevgi gösterisi üstü örtülü ikiyüzlülüktür, samimiyetsizliktir öyle değil mi?
Yaşamı tüketenler, yaşamı yağmalayanlar, yaşamı kirletenler, siyaseti yozlaştıranlar ve yaşama sevgi duymayanlar, sevgi bağlarımızı nasıl da birer birer kopardılar.
İşte bütün bu sevgisizlikler, tüketim toplumları olunmasının sonucunda ortaya çıktı.
Amerikalı ünlü yazar ve psikolog Dr. Richard Carlson’a göre, tüm mutsuzlukların kaynağı ‘sevgisizlikmiş’ meğer. Sevginin gücünden yoksun yaşamakmış…
Dr. Richard Carlson’un yazdığı, “Ufak Şeyleri Dert Edinmeyin” adlı kitabını okurken, sevginin ne kadar büyük bir güç olduğunu şimdi daha iyi anladım.
Derler ki;
“İki nokta arasındaki en kısa mesafe, niyettir.”
Sevgi dolu bir yaşama kavuşmak için bu deyiş çok doğru.
Çevremize takındığımız tavır, yaptığımız seçimler ve iyiliklerle uzatacağımız sevgi eli, meğer ne kadar güçlüymüş, ne kadar mutluluk kaynağıymış.
Yüreğinizi, daha büyük bir sevgiyle barındıracak kadar açarsanız, arzu ettiğiniz sevgiyi alma yolunda ne kadar büyük bir adım atmış olduğunuzu görürsünüz.
Sevgili okuyucularım,
Her insan doğasında sevgi görmek ister. Yaşamın doğasında da bu var.
Ama piyasa ekonomisi dediler, insanları üretimden uzaklaştırdılar, böylece sevgiyi de yok ettiler.
Bütün bunları dünyanın ağababaları yaptılar. Sevgisizlik tohumlarını o ağababalar ektiler.
Her şeye rağmen sevecen bir insan olmak ve sevecenlik halkanızı genişletmek kendi elinizdedir.
Sevilen bir insan olmak sizin kontrolünüzde değildir. Ama siz sevgi göstermeye ağırlık verirseniz, hayatta daha çok mutlu olduğunuzu ve ne kadar sevildiğinizi de görürsünüz.
Bir çiçeği okşamak, bir hayvanı okşamak bile onları canlandırır, onlara mutluluk verir. Çünkü yaşam bir bütündür ve birlikte iç içedir.
Öyleyse, bugünden itibaren şöyle düşünün:
Yeni bir şey keşfettim deyin. İnsanlık değerleri tüketilse bile, bugüne kadar geç kalsam bile, sevgiyi şimdi keşfettim deyin.
Yaşamda en büyük güç sevgidir deyin.
Onsuz edemem, onsuz yaşayamam deyin. Çevreme, bundan böyle sevgimi bir ışık gibi saçacağım deyin.
Sevginin ödülü, mutlak kendisidir deyin.
Mutluluğun kaynağı sevgidir deyin.
Sevgiyle kalın…