Turgut Özakman’ın deyişiyle, “Çanakkale Savaşı, Kurtuluş Savaşı’nın ön sözüdür.”
Çanakkale Zaferi, yedi düvelin azametine meydan okuyan masum bir milletin yeniden hayat bulduğu bir direnişin zaferidir.
Binler, on binler korkmadan yürüyerek gittiler.
Bir 19 Mayıs günü 12 saat içinde on bine yakın vatan evladı Çanakkale’nin siperlerine bir daha geri dönmemek üzere gitti.
Bu milletin koç yiğitleri vatan için şarkı söyler gibi, bir gülü koklar gibi, zafer çığlıkları atarak ölüme gittiler.
Ve bir gün hepsinin üzerine bir görev düştü:
Tereddüt etmeden vatan için ölüme gittiler.
Öyle güzeldi ki gittikleri yerler…
Yürüyorlar, yürüyorlar cepheye doğru koşuyorlardı.
O gencecik bedenler, gittiler bir daha da geri dönmediler.
Bugün dürüstlükleriyle, erdemleriyle yaşayanlar, onların boşuna ölmediğine inanalar…
Anafartalar Grubu Komutanı Albay Mustafa Kemal’in savaş notlarından okuyoruz.
Mustafa Kemal şöyle haykırıyordu:
“Benimle burada beraber savaşan bütün askerler kesin olarak bilmelidir ki; üzerimize verilen namus meselesini tamamen yapmak için bir adım geri gitmek yoktur.”
308 savaş ve nakliye gemisi ile geldiler.
Emperyalist güçler, süper teknolojik donanmalarıyla ölüm kusmak için geldiler.
Tüm hazırlıklarını tamamlamışlardı.
Planları mükemmeldi, amma…
Unuttukları ve hesap edemedikleri bir şey vardı.
Başlarında Mustafa Kemal ve ölmeye hazır bir milletin evlatları…

Yaşlısıyla, genciyle, çoluğuyla çocuğuyla düşmanı bekliyorlardı.
Ölüm her yerde onları bekliyordu.
Bazen bir vadide, bazen bir bayırda, bazen de boğazın derin sularında…
Savaş bütün şiddetiyle acımasızca sürüyordu.
O çocuklarımızın, o gençlerimizin bedenleri henüz çok toydu.
Düşmanın acımasız zulüm kurşunları o toy bedenlerin üzerine yağmur gibi yağıyordu.
Bir metrekareye 6 bin mermi düşüyordu. Yer ve gök sanki ikiye yarılmıştı.
O kahraman yiğitlerimiz, düşmanın hain mermilerine göğüslerini geriyordu.
Düşüyordu o gencecik bedenler papatyaların, gelinciklerin üzerine Çanakkale’de.
Son defa bir yudum su içmeden toprağa kefensiz düşüyordu, yiğitler Çanakkale’de.
Çanakkale Zaferi, damarlarında hürriyet ve istiklal ateşi dolaşanların zaferiydi.
O yiğitler ölmeden önce hep bir ağızdan haykırıyordu:
“Çanakkale geçilmez.”
Eğer tarih bir kalbe sahip olsaydı şanlı zaferlerimizi bize kazandıran ve o zaferleri taçlandıran Mustafa Kemal’i kıskanırdı.

Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm aziz şehitlerimizin önünde saygıyla eğiliyoruz.