''Denizlerimizin kenarlarında, orman alanlarımızda, buraları betona, toprağa çevirme gayreti içinde olanlar var. Şu para var ya nelere muktedir değil, bu kapitalizm nelere muktedir değil. Orman-morman ne var ne yok kesiyor atıyor, götürüyor. Haa oraya ben bir dikey mimari yapayım. Oradan da malı götüreyim. Yapılan iş bu. Yani doğa şöyle olmuş, böyle olmuş umurunda değil.''
Bilin bakalım bu sözler kime ait.

TEMA Vakfı'nın bir yönecisine mi?

Yoksa Greenpeace sözcüsüne mi?

Ya da bir çevre vakfı üyesine mi?

Veya Sosyal demokrat bir ülkenin Çevre Bakanı'na mı?
Hayır bilemediniz.

Bu sözler Erdoğan'a ait.
Söylem böyle de, eylemden ne haber?
Başta İstanbul olmak üzere 25 yıldır büyük şehirlerdeki rezil yapılaşmadan vazgeçtik.

Ege'nin, Akdeniz'in dantel koylarının ne hale geldiğinden haberiniz var mı?

Yakılan ormanların üzerine yapılan 5 yıldızlı otelleri bir kenara koyun, devlet eliyle yapılan katliama ne diyeceksiniz?

Yalaka basının hiç değinmediği, kamuoyundan olabildiğince saklanan Marmaris yakınlarındaki Okluk Koyu ne durumda dersiniz?

Bu doğa harikası canım koya bir doğa katlamıyla dünyanın en lüks saraylarından biri inşa ediliyor.

Uzun süredir koca-koca iş makineleri ekolojik sistemi yerle bir ediyor.

Sincapların, kuşların, arıların yaşam alanları bir bir yok ediliyor.

İstanbul Şile'den getirilen deniz kumu ile sahil dolduruluyor, yeni bir otoyol ve dev yatların yanaşabileceği bir iskele inşa ediliyor.

Koya ve çevresine basının ve halkın girişi yasaklandığı için kesilen ağaçların sayısını bilmek mümkün değil.

Bölgede yaşayan duayen Gazeteci Can Pulak, yıllardır haykırıyor, sesini duyan yok; Yalnızca Okluk Koyu değil, çevresindeki Değirmenbükü, Hırsız ve Sazanlı da Cumhurbaşkanlığı Yazlık Sarayı için kamulaştırma alanları içine alınıyor.

Koylara denizden ve karadan girişler önleniyor.

Okluk'a girişi önlemek için liman girişinde bir muhribin beklediği, sahil güvenlik ve Deniz Polisi'nin de devriye gezdiği belirtiliyor.

Kamulaştırılan Okluk Koyu artık halka, deniz turizmine ve yatlara kapatılmış durumda.

Bu devasa sarayın yerinde 25 yıl önce ne vardı biliyor musunuz?

Bir kulübenin onarılmasıyla oluşturulan 3 odalı küçücük bir ev vardı.

Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal bu mütevazı evde 3 yaz tatil yapmıştı.

Koyun tertemiz lacivert sularında zaman zaman gazetecilerle, zaman zaman da akrabalarıyla, korumasız saatlerce yüzerdi...

Şimdi bu devasa saray, yılın kaç günü kullanılacak?

Kimler misafir edilecek?

300 odalı ve 400 çalışanı olacağı söylenen Saray'ın masrafları ne olacak?

Usta Gazeteci Uğur Dündar anılarında, Özal'la röportaj için gittiği Okluk koyunda, kendisine Semra Hanım'ın pişirdiği mercimek çorbası ve nohutlu pilav ikram edildiğini yazmıştı.

Merak ediyorum yazlık Saray'ın menüsünde konuklara ne ikram edilecek?

Ejder meyveli smoothie mi?

Liçi meyvesi eşliğinde efuli mi?

Yoksa zencefilli, somonlu suşi mi?

Seçimler bitti 'Varlık Kuyrukları da sona erdi.

Bakalım halkımız ne yiyecek?

XXX

Bugün Emek ve Dayanışma Günü, dünyadaki ve ülkemdeki tüm emekçilere ve çalışanlara kutlu olsun.