“Gazeteci Şairler”, yayınlanmış 48, baskıya hazır 5 kitabın da yazarı Okan Yüksel Ustam’ın; “edebiyat, basın ve spor’’ dalında bugüne kadar 86 ödülün de sahibi bir yazı erbabının son kitabı. “Gazeteci Yazar Okan Yüksel’den Yiğit Oğlum Atilla Köprülüoğlu’ma sevgimle’’ yazarak imzaladığı kitabın önsözü Uğur Dündar’dan gelmiş; “Şairlik, yazarlık ömür boyu ev ödevi yapmaktır.” Bu çok beğendiğim deyiş, Lawrence Kasdan’a ait. Yaşadığım güzel İzmir’de tanımaktan büyük onur duyduğum ‘Yiğit 68’li Dostum’ Okan Yüksel, yapıtına arka kapak yazısı istediğinde geldi aklıma.
Okan Yüksel bir kalem ustası, söz ustası! Türkçemizin zenginliğiyle bezediği özen ve yaratıcılık dolu dizeleri büyük alkışı hakediyor. Çünkü o dizelerden Mustafa Kemal Atatürk, Kuvvacı bağımsızlık ruhu, sevgi, umut yükseliyor. Yazdıklarının gücüyle yaşayan, direnen ve kötülüklere meydan okuyan ‘cesur ozan’ Okan Yüksel’i yürekten kutluyorum. Ne güzel şey… Yazmak sana dair!..’’

***

Okan Yüksel’i yazmak, hele portresini gerçekten zor zanaat! Hilmi Yavuz, “Yüzler ve İzler’’ de Fazıl Hüsnü Dağlarca’ya; Oktay Akbal’ın “Üstâd’’, Cemal Süreyâ’nın da “Şiir Tankeri’’ dediğini yazar. Bence Okan Yüksel de bu tanımı hak eden yazın emekçilerindendir. Şiirleriyle, kitaplarıyla, ansiklopedileriyle, bir ömüre sığan makaleleri, denemeleriyle. Her biri arşivlik spor yazılarıyla…
Onun üretkenliğine, yazmak sevdasına, daktilosunun tuşlarının sesine, kaleminin tatlı hışırtısına
tanık olmuş. Zarif üslubuyla seslenişlerinden, yüreği ülkesi için Büyük İnsanlık için çarpan, hepimize yaşamda izler bulduran ustalıklı anlatımlarından bilgi biriktirmiş naçizane meslektaşı
olarak bunu -mutlaka- belirtmeliyim.

***

O; "Sadece Çanakkale’de değil, sadece 26 Ağustos’ta değil, sadece 30 Ağustos’ta değil… Sadece 9 Eylül’de değil… Sadece 29 Ekim'de de değil, sadece 19 Mayıs’ta değil, sadece 23 Nisan’da değil…
Her gün, her gün, her gün Atatürk kokuyorsun Türkiyem…
Sadece İzmir’de değil, sadece Samsun’da değil, Sadece Aydın’da değil, sadece Edirne’de değil… Sadece Gaziantep’te değil, Sadece Kahramanmaraş’ta, sadece Şanlıurfa’da değil, sadece Kilis’te değil, sadece Adana’da değil, sadece Erzurum’da değil, sadece Sivas’ta değil... Her karış toprağımızda Atatürk kokuyorsun Türkiyem…"i yazan "müstesna''dır.
O; kendini bildi bileli, yazmaya başladığından beri hep “sevgiyi üretmek” ve “sevda” üzerine kelâm etmiştir. Yaşarken her anın değerini bilmiş, hazır olunca gidebilmek için hep “sevgi”ye, “sevda”ya,
“ışığa” doğru gidebilmiştir. O; yaşam mı, ölüm mü? sorusuna ölüm diyenlere “yanlış” demiştir.
O; Gülten Akın gibi “Selâm olsun bizden önce geçene/Selâm olsun dosta, hasa, çile çekene/Selâm olsun dayanana, düşene/ Yüreğim yürektir, bakma gözümün yaşına” diye seslenendir. Melih Cevdet Anday’ın “Bir çift güvercin havalansa/yanık yanık koksa karanfil” dizelerini yüreğine nakşedendir.
“Dört bir yandan sarsa da zulüm/ nice pusularda yenildi ölüm/esir düşmek değil mesele gülüm/kanla yazmaktır umudu/umudun umudumuzdur sevdalım” türküsünü söyleyen 68'lidir!..
O; "merhaba" ile özdeşleşendir!

***

Yaşamın her alanında kalbi Sol’dan atan, sevdanın, direnişin, mücadelenin yiğit kalemi. Sayfalardan, meydanlardan, tribünlerden, salonlardan Dünya’ya yükselen bir "serçe çığlığı" Ustam'a, Babam'a! Kalbine değen kalplerin çok olması dileğiyle bol okurlar Ustam!
No Pasaran!..