Genelde toplumda şöyle bir kanı var: İsimleri hayvansever olan bir grup enayi var ve bu grup babalarının hayrına gökten yağan zaman, emek ve parayla güle oynaya neşe içinde önlerine atılan her hayvana bakıyorlar.
Hastaysa iyileştiriyor, kısırlaştırıyor bir de kolayca böyle bahçeli mahçeli villalara köşklere sahiplendiriyorlar.
Manyak çünkü bu insanlar! Kendi evleri, aileleri, özel hayatları, iş hayatları falan yok.
Dertleri zorları kedi-köpek... Tarikat hatta bunlar tarikat. Çişe, kakaya, pireye, keneye, uyuza, mantara tapan bir tarikat.
Hayvanlar hastalansa da sahipleri onlara bakamayıp getirip bunların başına atsa diye bekliyorlar!
Tüm bu işler için gereken parayı da tarladan topluyolar.
Babalarının para tarlası var. Çok bereketli tarlalar. Böyle kazdıkça aşağıdan hisse senedi, bono, külçe altın falan çıkıyor. Öyle bir zenginlik!
Hal böyle olunca doların yükselmesiyle fiyatları çeyrek altını geçmiş mama paketlerini almak, aynı sebepten aşırı pahalı olmuş ilaçlardan edinmek, artan veteriner ücretlerine yetişmek falan hiç zor olmuyor tabii.
Topla tarladan parayı altını, öde veteriner borçlarını!
*
Ortada böyle, bütün hayatını gönüllü olarak hayvanlara adamış ve bu işi zevk için hobi olarak yapan Karun gibi zengin insanlar varken babam da kedi köpek alır değil mi?
Getir eve, at çocuğun önüne oynasın.
Ya da sevgilinle mi küstün al eline tombik bir Golden yavrusu dikil kapısına.
Sonra o yavrular büyüyüp sorun çıkarmaya(!) başlayınca yok çocuğun alerjisi çıktı, yok taşınmamız lazım gibi binbir bahaneyle at başından gitsin.
Nasıl olsa yukarıda anlattığım enayi dümbeleği hayvansever tayfa, senin mal diye attığın canları kurtarmaya hazır bekliyor...
Zamanlarını, emeklerini, paralarını bu uğurda harcamaya mecburlar hatta!
*
Bu işler öyle zannedildiği gibi olmuyor işte...
Hiçbir zorunlulukları olmadığı halde yaratılanı yaratandan ötürü seven, bu dünyanın sadece insanoğlu için yaratılmadığının farkında olan iyi kalpli, merhametli, güzel insanlar onlar.
İlgilenmek zorunda oldukları işleri, aileleri, çözmek zorunda oldukları kişisel problemleri ve çoğunun kısıtlı bir bütçesi var.
İnsanların sandığı gibi sabahın 5'inde, akşamın 11'inde 7/24 telefon başında yolda bulunmuş yaralı köpek haberi beklemiyorlar.
O köpeği bulan için uğraşmak ne kadar zorsa bu insanlar için de öyle. Sadece aradaki fark bazıları sadece ah vah ederken onlar eyleme geçmeyi tercih ediyorlar.
Bu da inanın hiç kolay olmuyor.
İşin özellikle maddi kısmı çok zorluyor.
Bu yüzden hepimizin küçük yardımlarına çok ihtiyaçları var.
*
Şimdi bu güzel insanlara küçük bir katkıda bulunmak için iki fırsattan bahsedeceğim.
Bir tanesi duyduğum andan itibaren beni çok heyecanladıran bir konser etkinliği.
ÇESAL'ın (Çeşme Alaçatı Doğa ve Hayvan Severler Derneği) sahipsiz hayvanlar yararına organize ettiği İzmir Filarmoni Orkestrası eşliğinde ünlü İtalyan tenor Alessandro Safina konseri...
Tarih doğum günümden bir gün öncesi, 11 Ağustos... Yani aynı zamanda benim için şahane de bir kutlama olacak.
Biletleri Biletix'den edinebilirsiniz.
Çeşme Amfi Tiyatro'da unutulmaz bir gece geçireceğimize eminim.
*
Bir katkı fırsatımız daha var. O çok daha cüzi bir yardım.
Yaşam Hakkına Saygı Derneği kurucusu ve benim için bu dünyada tanıştığım gerçek bir melek, Özgün Öztürk'ün 500 iyi insan arayışı.
Dernek hesabına yatıracağınız sadece 20 lira ile bu insanlardan biri de siz olabilirsiniz.
Sevgili Özgün kendini özellikle engelli hayvanlara adamış bir isim.
Gerçekleştirdiği mucizelere bizzat şahidim.
Uyutulması için veterinere terk edilmiş pek çok canı azmiyle, sevgisiyle, inadıyla iyileştirmiş gerçek bir melek.
Fakat işte melek de olsan bu dünyada işler parayla dönüyor.
Özgün'e ve akıl almaz işlere imza atan derneğine sadece 20 liralık bir bağış yaparek destek olabiliriz:
Yaşam Hakına Saygı Derneği / Yapı Kredi Bankası TR89 0006 7010 0000 0084 6315 78