Neredeyse tüm yaşam “denge” üzerine kuruludur. Doğamız da ekolojik denge üzerine kuruludur.
Ekolojik denge bozulunca, dünyanın dengesi de bozulur. Dünyanın dengesi bozulunca, canlıların yaşamsal dengeleri de bozulur. Doğanın ekolojik dengesini bozan da insanlığın yaşamsal dengesini bozan da adalet terazisini bozan da dünyanın paragöz efendileri.
Bütün Dünya Dergisi yazarlarından Nuray Bartoschek bir makalesinde: “Savaşla barışın, adaletle adaletsizliğin, iyilikle kötülüğün, sevgiyle nefretin, hastalıkla sağlığın, doğallıkla yapaylığın, karanlıkla aydınlığın tartıldığı hassas bir terazi gibidir yaşam. Terazinin bir kefesi ağır basınca ‘eşitlik’ ortadan kalkar ve denge bozulur. Eşitliğin olmadığı yerde demokrasi ve özgürlük olmaz.” diyor.
Sevgili okurlar, savaşlar öfkenin, kinin, nefretin olduğu kefede yer alır, sevginin olduğu kefede değil. Kötülüğün ağır bastığı yerde iyilik havada kalır. Cehaletin ağır bastığı yerde bilim ve kültür anlamını yitirir. Yalanların ağır bastığı yerde gerçeklerin sesi duyulmaz. Egoların, hırsların ağır bastığı yerde insanlık can çekişir. Denge, öylesine yaşamsal bir önem taşır ki var olmakla yok olmak arasındaki bir sınır gibidir. İnsanlık tarihi, terazinin ayarları ile oynayıp hile yaparak dengeleri bozmak isteyenlerle doludur. Doğanın dengesini bozanlar, yaşamın dengesini bozanlar kim acaba? İşte bu sorunun cevabı çok önemlidir sevgili okurlar.
Bütün bu dengeleri bozanlar, “dolara tapan” dünyanın para babaları, emperyalist güç odakları.
Türkiye, 35 yıldır terör belasıyla uğraşıyor. Bu yoksul halkımız, binlerce vatan evladını şehit verdi.
Bize dost gözüken müttefikimiz Amerika’ya, bize dost gözüken Avrupa’ya, sözüm şu ki: Bu silahları terör örgütlerine siz verdiniz. Bu Terör örgütlerini yıllardır siz beslediniz. Sizin müttefikliğiniz bu mu, sizin dostluğunuz ve insanlığınız bu mu?
Dünyaya hükmeden bu efendiler diyor ki: “Petrol yataklarının zengin olduğu bu coğrafyada, silahlar susmasın, savaşlar bitmesin, terör sürsün. Bu coğrafyada kin ve nefret tohumları hep ekilsin, insanlar birbirlerini yesin bitirsin. Sevginin yerini nefret ve kin alsın. Demokrasi olmasın, adalet olmasın, ülkeler bölünsün gitsin. Biz hep zalim olalım, onlar hep zulüm görsün. Dini, istismar aracı yapalım, mezhepçiliği kışkırtalım, birbirine düşman halklar yaratalım.”
Savaşları kendi ülkelerinden uzaklaştırıp mazlum ülkeleri savaştıran dünyanın derin güçleri…Ortadoğu’da terörizmi üreten, terörü besleyen, Ortadoğu’yu cehenneme çeviren, ülkeleri bölüp yıkan; Amerika’ya, İngiltere’ye, Fransa’ya, Rusya’ya ve Almanya’ya sözüm şu: Sizin vicdanlarınız kurumuş, sizin merhamet duygularınız kör olmuş, gözünüz dönmüş. Yıllardır beslediğiniz bu terör, vatan evlatlarımızı aramızdan alıp götürüyor. Şehit cenazelerimiz anaların yüreğini yakıyor. Bacıların, kardeşlerin içi kan ağlıyor. Kadınlarımız dul, çocuklarımız yetim kalıyor. İçimiz sızlıyor, yüreğimizden kan damlıyor. Özgürlüğe susayan, demokrasiye inanan ve insan olan herkes sizi lanetliyor, sizi kınıyor. Sattığınız o silahlar, beslediğiniz o terör örgütleri, bir gün gelir umarım sizi de vurur. Dünyanın iklimini bozdunuz, dünyanın ve Türkiye’nin dengesini bozdunuz. Yıllardır Ortadoğu’yu kan gölüne çevirdiniz, ülkemizi kan gölüne çevirdiniz. Kan akıtmaya, katliam yapmaya hiç doymadınız. O kör vicdanlarınız kurusun!..