Dünya’da, SARS–CoV-2 ismi verilen ve bilinen Corona ailesinden yeni bir alt grup virüsün yaptığı ilk hastalık kaydı, 1 Aralık 2019’da Çin’de bildirilmişti. Lokalizasyon Çin’in Hubei eyaletinin merkezi Wuhan şehriydi. Zamanla küresel boyut kazanarak, şimdilik 2 milyonu aşan vaka sayısı ve 200 binleri geride bırakan ölüm ile 192 ülkeyi etkilemeye devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü, geç kalmakla beraber, 11 Mart 2020’de pandemi ilan etti ve tüm insanlık artık ateş, öksürük ve nefes darlığı ile seyreden, 2 ila 27 gün sürebilen, birçoklarında hiçbir şikayete yol açmasa da, sağlık altyapısı üzerinde ciddi bir baskı oluşturan klinik gidişatı gün be gün televizyonlardan izleyen bir kitleye dönüştü. Artık herkes hastane yatak sayısı ve yoğun bakım gibi spesifik sayılabilecek bilgileri, entelektüel hazinelerine eklediler. Bir yandan, sosyolojik dönüşüm olarak, sıradan insanların sadece bilim kurulları gibi Sağlık Bakanlığı tarafından akredite organizasyonlara ilgilerini yönlendirmeleri, akıl ve fen bilimlerine ilginin artışı bağlamında olumlu gelişmeler olarak kaydedilebilirse de, pandeminin ne zaman sonlanacağına yönelik netliğin olmaması global ekonomik resesyonun olası boyutları ve kitle depresyonu açısından endişeleri artırıyor. Bu durum, insanlarda huzursuzluk ve anksiyete ile beraber, artırılmış izolasyon yaşam biçimi de, uyku ve yeme alışkanlıklarından konsantrasyon güçlüklerine kadar bir çok psikodinamik semptomu da beraberinde getiriyor. Sonuçta, önümüzdeki dönemde makroekonomide derin resesyonu aşacak yeniden yapılanmadaki en önemli etken olan bireylerin, ruh sağlıklarını kalıcı olacak hasarlardan korumak için bir mücadele yönteminin gerekliliğini de ortaya koyuyor.

Ancak, ufukta umut belirmeye başladı. Piyasalar, korona travmasının ilk şokunu atlatmış gibi. Pandemi günlerinin ilk ayları geride kalırken, tüm dünya piyasalarını tarumar eden şok reaksiyonlar stabilite kazanmaya başladı. Küresel korku ve panik havası dağılmakta. Gerek Çin ve Almanya orijinli pandemi kontrol çalışmalarının başarılı olması gerekse devletlerin doğrudan ya da dolaylı olarak 5 trilyon doları aşan ekonomik paketleri, en azından finansal göstergelerde seyrin iyileşmekte olduğuna dair beklentileri yükseltiyor.

Çin’den sonra, salgından en çok etkilenen ve toplamda 40 bin ölümlü vaka ile en dramatik pandemi sürecinin yaşandığı Avrupa’nın iki başat ülkesi İspanya ve İtalya’da, işyerleri ve mağazalar aşamalı olarak açılmaya başlandı. Gerçi, WHO Avrupa Direktörü Dr. Kluge, CoVit19’un Kıta Avrupası'nda endişe verici durumundan bahisle bu tür uygulamaların henüz erken olduğundan sözetse de, hükümetler, sosyal ve ekonomik normalin mümkün olan en yakın zamanda gerçekleşmesi için aceleci davranıyorlar. Elbette, temkini de elden bırakmıyorlar. İtalyan Başbakanı Giuseppe Conte, ülkedeki karantinayı 3 Mart'a kadar uzattı. İspanya Başbakanı Pedro Sanchez de, bazı işkollarında üretim izni verirken, gerek kişisel hijyen gerekse koruyucu ekipmana yönelik örneğin yüz maske ve eldiven kullanımına kadar bazı zorunlulukları işyerlerinde uygulamaya soktu.Geçen hafta da ,ilk vakanın görüldüğü Wuhan’da,76 gündür devam eden karantina sona erdi ve Çin’de hastalık nedeni ile vefat eden 3341 kişi için sembolik bir anma töreni yaparak, kentin normale dönmesi aşamalı olarak gerçekleşmekte.

Nihayetinde, insanlık bu pandemiyi de geride bırakacak. Halen 40’a yakın merkezde yapılan aşı çalışmalarından bazıları Faz3 aşamasına gelmiş durumda. Bu, Faz2 aşaması ile beraber insanlı testlerin sonuçlarının alınmaya başlandığı anlamına geliyor. Kuzey yarım kürenin kışa gireceği kasım 2020’ye kadar aşılama, tüm ülkeler için yapılabilirse, grip aşıları standartları şeklinde CoVit19 bağışıklama programı ile normal yaşama yeniden merhaba diyeceğiz. Arta kalan insanlık, habitat kaybı ve sonrasında varolan ekolojik bozulma ile küresel iklim değişikliklerine yönelik radikal çözümler bulmadığı takdirde gelecek yeni salgınlar için hazırlık olacaktır!