Hatay'da yangın değil ölüm var...

Suikast var.

Terör var...

8 yerde aynı anda başlayan yangın var.

Yangın değil ölüm atağı, cinayet süreci, toplu katliam planı var.

Sosyal medyada yayınlandığı kadarıyla, terör örgütünün üstlenişi, tepeden bakışı, gururlanışı var...

Aynı, tıpa tıp bir korku filmi gibi.

Belki bilim kurgu, panik filmi sahnesi gibi. Ama gerçek... Yangından çoluğunu çocuğunu anasını, babasını kapıp, sokaklarda nereye gideceğini bilmeden koşuşanlar, çığlıklar atıp, ağlayanlar var...

Sanki başka memleketin başka bir köyü, kasabası yanıyor...

Hoş başka memleket olsa ne olur? İnsanoğlu, doğa, canlılar yanıyor...

Böyle bir acı, böyle bir panik halini anca yaşayan, ya da insan olan anlar, insan olan... Gel gelelim; medyamızda ne var? “Dolu geliyor aman dikkat” “Zaman kötü kolla tötü” var... Muhalefette ne var? “Kim eğildi, kim dikildi?” Memleketin yanıyor heeeyyy... İnsanların evlerinden kaçıyor, evlatları elinde, acı içinde... Suikast var, eylem var, saldırı var... Ulan hiçbir şey olmasa yangın var, can gidiyor, canlar ölümden kaçıyor...

...

Çürüşümüz biz... Kopmuşuz biz... Sınırlar içerisinde başka insanlar gibi yaşar olmuşuz biz...

Böyle bir dramda, böyle bir felakette, alakasız alakasız hayatlar gösterenlerle yanyana yaşıyoruz biz... Pranga altına alınmış utanç medyası, dalga geçer gibi, şaka yapıyor gibi... Üstüne battaniye atılmış arabalar, yok mama deresi taştı, yok gaga deresine su geldi, “Bu İstanbul büyükşehir belediyesi ne başarısız...”

Her gramı adım adım işgal edilmiş Bizans Medyası, arkasını dönmüş her şeye, her yöne...

Aman iktidara bir şey olmasın, aman iktidarımız sallanmasın... Hay başınıza taş yağsın... Hay yalamalığınız batsın, hay mesleğin içine eden bakışınız çöksün...

...

Yazıklar olsun... Bu bir orman yangını değil, bu bir doğa felaketi değil... Kapının önüne kadar inmiş alevleri hissetmiyor musunuz? Camınızı zangırdatan alev vurgularını görmüyor musunuz?

Alabildiğiniz üç beş parça eşya ile evini korkuyla terk etmeyi yaşamıyor musunuz?

Neredesiniz ulan neredesiniz... Hatay'da felaket değil suaikast yaşanıyor...

8 noktada birden yangın çıkmasını, nasıl basit bir orman yangını gibi yorumluyor ve arkanızı dönüyorsunuz. Bu düpedüz terör eylemidir. Bu düpediz misak-ı milli sınırlarına saldırıdır.

Bırakın yanmış tosbağa, yıkılmış ağaçları, çok ötesinde bir katliam varken; bütün yükü, başarısız bir Orman Bakanı'na yükleyip, kafa çevirmeyi nerenize sığdırıyorsunuz?

8 yerde çıkıyor alevler ve evlere giriyor. “1 Uçak 5 helikopter, 230 arazöz 18 dozer...”

Aha Orman Bakanı'nın gücü de bu, gururla söylediği de bu...

..

Yazık, yazık... Ülkem yanıyor, iktidar saçını tarıyor, bizans basını hamamda tef çalıyor, muhalefet, eğildi kalktı, hopladı zıpladıyla uğraşıyor... Rezil bizans medyası, rezil yönetim... İnsanım yanıyor insanım... İsyanım var, isyanım büyük... Yapayanlız, yuvasından fırlayıp can havliyle çığlıklar atan anne... Ben özür dilerim yüzlerce kilometre öteden... Haykırmaktan başka çarem kalmıyor...

“Nerede bu devlet, nerede bu millet?”

***

Kim denetleyecek?

Doğal yoldan olmayan insan ölümünün her türlüsü cinayettir. Sebep olan da dolaylı yoldan hazırlayan da katildir gözümde... Bakınız; sahte alkol sebebiyle 8 kişi öldü İzmir'de...

Kırıkkale'de de 7 kişi... Ölen mi suçlu öldüren mi? Birey mi suçlu bu hale getiren mi?

Satan mı suçlu , denetlemede yeterli organizasyonu sağlayamayan mı? Elinde ceza kağıdı ile fasulyeden nedenler bulup ceza kesenlere sözüm.. Hiç farketmez, belediyeden, Tarım il müdürlüğü ekiplerine kadar... Pandemi sebebiyle zaten aç kalmış, kafelerle çorbacılarla, küçük esnafla uğraşacağınıza, kaldırın kafanızı... İnsanlar ölüyor insanlar... Bir çok kötü niyetli restoranın, barın, benzeri mekanın, sahte sattığını duyuyoruz, konuşuluyor... İlgili STK'larda olabilir, birilerinin çıkıp kampanya başlatması gerekmiyor mu? Organizasyon başlatması gerek miyor mu? Büyükşehir belediyemizin ilgili kurumlarla elele verip denetimleri sıklaştırması gerekmiyor mu? Öldürmeyin insanları... Doğal yoldan olmayan insan ölümünün her türlüsü cinayettir.

Diyanet'in bütçesi

Hiç yorum yapmaya gerek yok... Diyanetin bütçesi 11.5 milyar liradan 12.9 milyara çıkıyor...

2021 bütçesine göre Diyanet; İç işleri, dış işleri, enerji, turizm, sanayi, teknoloji, Çevre ve Şehircilik ile Ticaret Bakanlıkları'nın bütçesini sollayacak... Yorum yok... Kimin kimi geçtiğini, şaşkınlıktan açılan ağzımızı kapayarak okursak, durumu çözeceğiz vallahül azim...

Elhamdürillah...

Bir Göztepeli Haykırışı ...

Göztepe Yalı Derneği'nden yayınlanan bir bildiri okudum...

Ellemiyorum, tamamen katılıyorum...

“İZMİR'İN İŞ DÜNYASINI YÖNLENDİREN PATRONLARI;

İşler yolunda mı? Şehrimizin en özel markası Göztepe'miz, temsil ettiğiniz kurumlardan hak ettiği desteği, görmüyor. Bizler İzmirli bilinciyle, şehrin üretim ve ticaretine katkı sağlarken sizler ne yapıyorsunuz? Üyelerinizden toplanan aidatları hangi sosyal projelerde, nerelerde,. Toplumun hangi menfaatlerinde kullanıyorsunuz? Gıdadan tekstile, sağlıktan, eğitime, akaryakıttan, turizme kadar bir çok alanda şehrimize katkı sağlayan spor kulüplerine ne zaman destek olacaksınız?

3 Maymunu oynamayı acilen bırakın. Kafalarınızı kumdan çıkarın. İzmirlilerin katkılarıyla kazandığınız ünvanların, oturduğunuz makamların hakkını verin...”

DELİ ZİYA: “Ya önderlik et, ya takip et, ya yoldan çekil”