Aydın'ın Efeler ilçesinden sonra nüfusu en çok olan ilçesi Nazilli. Ülkenin ekonomik tarihine Basma Fabrikası ile adını yazdırmış. Şimdilerde adını İYİ Parti’den AKP'ye geçen Belediye Başkanı ile gündeme yazdırıyor.

AKP yıllardır bu şirin ilçede dikiş tutturamamış. 2014 Genel Seçimleri’nde MHP yüzde 42'lere ulaşırken, AKP yüzde 29'larda kalmış. 2018'de ise durum farklılaşmış. Millet İttifakı’nın oy oranı yüzde 49, Cumhur İttifakı ise yüzde 43...

Belediye seçimlerinde de durum pek farklı değil; Millet İttifakı'nın adayı İYİ Partili Kürşat Engin Özcan yüzde 48.26 ile Belediye Başkanı seçilirken, Cumhur İttifakı'nın MHP'li adayı ise yüzde 44.97'de kalmış.
Başkan Özcan aynı zamanda İYİ Parti kurucularından...

Hal böyleyken Nazilli'de hiçbir gücü olmayan AKP bir anda Belediye Başkanı'nı renklerine(!) katıverdi. AKP bunu seçim öncesi çok sık yapmaya başladı. Bir ara Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı’na teklif götürdüler. Lütfü Savaş elinin tersiyle itti. Yılmadılar, yorgun savaşçı Mehmet Ali Çelebi'yi transfer ettiler. Şimdi de Nazilli Belediye Başkanı...
Nazilli halkı tepkili; bir vatandaş Ankara'dan dönen Başkan’ı, ''Kime sordun da AKP'ye geçtin? Bir daha sana oy yok'' sözleriyle karşıladı.
Aydın'ın Topuklu Efe'si Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu ise ''Hakkımı helal etmiyorum'' diyerek tepkisini gösterdi.
AKP  ne verecek Nazilli'ye? Kapalı kapılar ardında ne konuşulduğu bilinmiyor ama, Nazilli'nin il olacağı vaadi ortalıkta dolaşıp duruyor.
İl olsa ne olacak? Uzun yıllar şehrin sembolü olan Basma Fabrikası’nı geri getirebilecek mi? O fabrika ki ‘Neo Liberalizm’ adı altında vahşi kapitalizme kurban edilmiş, önce özelleştirilmiş, sonra dolandırıcı bir işadamına satılmış, TMSF'ye devredilmiş, küçük bir bölümü Adnan Menderes Üniversitesi’ne verilmiş ve AKP iktidarında çürümeye terk edilmiş.
Çiçeği burnunda AKP'li Başkan gezsin-dolaşsın bakalım Nazilli'yi, evlerdeki tüm yaşlılarda bu fabrikanın bir anısı var. O yıllarda her evden en az bir kişi bu fabrikada çalışmış. 'Ulu Önder Atatürk 'ün 'Her fabrika bir kaledir.' sloganıyla 1937'de  ölmeden önce açtığı son fabrika bu. Aynı zamanda devlet eliyle açılan ilk Basma Fabrikası... Kimleri giydirmemiş ki; Bülent Ecevit'in efsane mavi gömleği bu fabrikadan. Azra Akın'ın 2002'de Dünya Güzeli seçilirken Londra'da final gecesi giydiği kırmız basma (ki gecede 'En iyi Giysi' seçilmişti) Nazilli'den.
Ata fabrikayı açarken 480 makinenin çıkardığı sesi (İşte bu musikidir) sözleriyle tanımlanmıştı Bu sözü kanıtlarcasına fabrikada işçiler çalışırken Beethoven dinliyorlardı. Bir koroları, tiyatro grupları vardı. Spor salonu, hastanesi, eczanesi, laboratuvarı olan tek fabrikaydı. Nazilli'nin elektrik ihtiyacının bir bölümünü kurdukları santralden karşılıyorlardı. Halka yılda iki defa basma kumaş dağıtıyorlardı. Yurtdışından, Almanya'dan gelen işçileri vardı. 1974'te 72 milyon liralık karla, ülkenin en büyük 100 işletmesi arasında 26. sırada yer aldı...
İşte! Özal'la başlayan, Çiller'le devam eden vahşi kapitalizmin kapattığı, AKP'nin çürümeye terk ettiği, Nazilli'nin gözbebeği fabrika buydu.

Taze AKP'li Başkan önceki gün yaptığı açıklamada; ''Ankara'da tüm desteklerini vereceklerine dair söz aldım. Nazilli'ye yapılacak bütün projeleri destekleyecekler'' demiş.
Şimdi önerim şu; İl olma projesini bir kenara bırakın. Bu fabrikayı tekrar eski haliyle hizmete açın. Hem üretime, hem istihdama bir katkınız olsun. Ki attığınız taş, ürküttüğünüz kurbağaya değsin. Ancak bu projeyi seçimlerden önce tamamlamaya bakın. Zira seçimlerden sonra yoklar...