Nasıl yeneceksin ki?

Şuna canı gönülden inanıyorum ki; insanımızın büyük kısmında hayvan sevgisi var. Ama Türk halkının hayvan sevgisi bence çok küçümseniyor.

Abone Ol

Sosyal medyada bilinçli olarak bot hesaplarla desteklenen hayvan düşmanlarına bakmayın siz. Bizim halkımız vicdanlıdır. İhtiyacı olana sırt çevirmez.

Hatta hayvanları okşamaya çekinenler bile aslında uzaktan sever, incitmez.

Bakın insanımızın hayvan sevgisini gösteren harika bir örnek bu hafta İstanbul’da yaşandı.

*

Belki şaşıracaksınız ama İstanbul’da bulunan Kalyon AVM’de bir sokak kedisi için, soğuk taşın üstünde yatmasın diye konulan yatağı çaldılar. Yatak derken kediler için yapılan minik minderlerden bahsediyorum.

Yatağı çalınan kedinin çıplak taşın üzerinde otururken çekilmiş fotoğrafı ile birlikte haber, sosyal medyada yayıldı. Ama ne yayılmak!

Resmen herkes seferber oldu.

Yatağı kim çaldı, niye çaldı, ne zoru vardı, bunları bir kenara bırakıyorum. Yorum yapmaya bile gerek yok!

Sokak kedisi deyip geçersin ya, İstanbul’un hayvan sever insanları bunu yapmadı. Biri gitti yatak aldı, koydu. Diğeri gitti battaniye getirdi. Bir başkası kedi için oyuncaklar satın aldı. İmece usulü, üstelik birbirinden habersiz bir sürü insan, sahipsiz sanılan sokak kedisine sahip çıktı.

*

“Son durum ne” diye merak ediyorsanız; kedinin keyfi yerinde. Eskisinden de iyi durumda. Üstelik her gün gidip kontrol ediyorlar, her şey yerli yerinde mi diye.

Yani sizin anlayacağınız, bizim halkımız sokak canlarını sever, umursar. Her yerde bir kap mama, bir kap su görmeniz bundan. Biz, bize ihtiyacı olanı sahipsiz bırakmayız.

Ha, hayvan sevmeyen, sokaktan toplatılsın diyen yok mu? Var elbet. Ama inanın sevenlerin yanında azgın bir azınlık onlar. Sesleri, bir yerlerden aldıkları cesaretle! fazla çıkıyor olabilir ama bu sayıca fazla oldukları anlamına gelmiyor.

*

Bu toprakların geçmişinde, kültüründe, geleneğinde var hayvan sevgisi. Söküp atmak mümkün mü? Geçmişten günümüze taşınmış böyle saf ve güzel bir sevgiyi yenemezsiniz.

İstanbul’da köpek beslemeye kısıtlama getirdiler de ne oldu? Şimdi daha bir azimle besleme yapılıyor. Zaten bu tarz mantıksız kısıtlamalar, içinde hayvan sevgisi olan, vicdanlı, kendisi tokken aç bir can gördüğünde asla kayıtsız kalmayan bir insanı engelleyebilir mi?

Son söz: Kısıtlamalar, yasaklar, engeller her zaman insanları daha çok kenetler ve kısıtlanan konuya olan ilgiyi ve desteği büyütür. Buradan yasakçı zihniyetlere duyurulur.

HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu Başkanı Ahmet Kemal Şenpolat sosyal medya üzerinden paylaştığı yazılı açıklamada sokak hayvanlarına yönelik kısıtlama ve yasakları değerlendirdi. Şenpolat açıklamasında şu önemli konulara vurgu yaptı:

“Farelerin kediler tarafından yakalanmaması, kedilerin suçu değildir. Şehirlerde çöplerin düzenli toplanmaması ve halkımızın pislik içinde yaşamayı olağan hâle getirmesi sonucunda, her yer atıkla dolu olduğu için fare ve haşerat vardır.

Çocukların köpekler tarafından kovalanması, bu hayvanların kısırlaştırmalarının ve aşılarının devletin maaş alan personeli tarafından layıkıyla yapılmamasının sonucudur.

Kırsalda çok fazla köpek olmasının nedeni, tarım müdürlüğünün sahipli hayvanlara müdahale edememesidir. Agresif hayvanların havlaması; belediyelerin yetişmiş bir toplama ekibi olmayıp sadece uysal ve sosyalleşmiş hayvanları toplamasıyla ilgilidir. Sokaklarda çok fazla hayvan olmasının nedeni, kısırlaştırmaya bilimsel olarak inanmayan bir bakanlığın hayvanlardan sorumlu olmasıdır.

Sosyal medya ve TV yayınlarının son beş yılda birden bire hayvanlar aleyhine dönmesi ve birçok

trol hesabın devlet destekli olmasının nedeni, hayvanları sevmemeleri değil; bir grup hayvan severi incitmek istemelerindendir.

Köpeklerin öldürülmeye, bakımevlerine kapatılmaya rağmen hâlâ sokaklarda olmasının nedeni, son yirmi yılda bakanlığın yetkisi olmasına rağmen üretim çiftliklerini kapatmaması, petshoplara göz yumması ve köpek ticaretine izin vermesidir.

Kentlerin ve kasabaların betona boğulması; hayvanların evlerinin başına yıkılması; orman yangınlarının zamanında söndürülememesi ve yangın söndürme uçaklarının alınmaması tamamen bürokrasinin ve siyasetin suçudur.

Tüm bu sonuçların oluşmasında, o güzel sokak hayvanlarının hiçbirinin suçu yoktur. Asıl suçlu görevini yapmak istemeyen, sorumluluktan kaçan ve hayattan bezmiş devlet memurlarıdır. Ancak fatura her zaman olduğu gibi yine en masumlara çıkarılmaktadır. Bu durum, bir grup hayvanseverin canını acıtmak istemelerinden de kaynaklanmaktadır.”

Muğla’da yapılmak istenilen Köyceğiz Balcılar Barajı’na karşı yöre halkı ve STK’ların açtığı iptal davası sonuçlandı. Köyceğiz ve Ula ilçeleri, Balcılar Mahallesi, Alacık Mevkii sınırları içerisinde, DSİ 21. Bölge Müdürlüğü tarafından yapılması planlanan “Balcılar Barajı ve Sulaması, Hidroelektrik Santralleri, Malzeme Ocakları, Kırma-eleme-yıkama Tesisi ve Beton Santrali” iptali için açılan dava sonucunda kazanan yöre halkı oldu.

90’ın üzerinde köylü ve destek veren STK’ların açtığı davadan gelen müjdeli haber yüzleri güldürdü.

Sonucu “Doğa kazandı” başlığı ile paylaşan Doğa Derneği, “Balcılar ve Döğüşbelen köylülerinin öncü olduğu bu mücadelede emeği geçen herkese çok teşekkürler. Balımızı, arımızı, narenciyemizi, çayımızı, gölümüzü, ağacımızı, köyümüzü korumak için mücadelemiz” ifadelerini kullandı.

Baraj projesinin tepki toplamasının en önemli nedeni Köyceğiz gölü ve Dalyan Kanalı su rejimini ve dolayısıyla bölge ekosistemini etkileyecek olmasıydı. Davacı Balcılar Köyü halkı ve STK’lar “Balcılar Barajı Projesi, köyümüzü, Köyceğiz Gölü’nü, Dalyan Kanalı’nı, Sığla ormanlarını yok etmeden suyumuza, arımıza, balımıza, narenciyemize, doğamıza sahip çıkıyoruz” sözleriyle mücadele başlatmıştı.

  • Milan Kundera