Son 10 gündür yaşananlar hepimizin akıl ve ruh sağlığını bozmak üzere.

Hele bir de ülke gündemini sosyal medyadan izliyorsanız durumunuz iyice vahim demektir.

Sosyal medya denilen örümcek ağı hepimizi öylesine etki altına aldı ki, burada akan zehirden, yalan haberden, iftiradan göz gözü görmüyor. At izi it izine karışmış durumda.

Bir yandan algı yönetimi için para alan, her an teyakkuz halinde olan maaşlı troller, diğer yandan gözünü ideoloji bürümüş 'at gözlüklüler' bu alanı Türkiye'de cehenneme çevirdiler.

Yalan çok

Bir kaç örnekle açıklayalım.

Pazar günü tüm ülkeyi sarsan bir olay yaşandı ve ana muhalefet partisi CHP'nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na şehit cenazesinde linç girişiminde bulunuldu.

Gerçek haberciler doğru ve yerinden haber alabilmek için seferber oldu. Ama daha saldırı sürerken trol çeteleri sosyal medyada algı operasyonlarına başladı. Etki tepkiyi doğurdu, bu sefer de yalan haberler, fotomontajlar, sahte capsler çıktı ortaya.

Şehidin babası

Olay anının görüntüleri ve Kılıçdaroğlu'na saldıran kişilerin görüntüleri son derece net olmasına rağmen sosyal medyada bir fotoğraf dolaşıma sokuldu. Fotoğrafta CHP liderine saldıran Osman Sarıgün'ün Savunma Bakanı Hulusi Akar'la birlikte çay içtiği iddia edildi. Oysa ki Akar'ın yanındaki kişi şehit Yener Kırıkcı'nın babası Mustafa Kırıkcı idi.

Üzümcü, Osman'ın elini öpmüş!

Bu kadarla kalır mı? Saldırgan Osman Sarıgün'ün serbest kalıp kahraman edasıyla (!) evine dönmesinin ardından bir fotoğraf düştü sosyal medyaya. Bu fotoğrafta saldırganın elini öpen üç kişi vardı. Muzip bir sosyal medya kullanıcısının attığı “En sağda Levent Üzümcü... yakışmadı be...” tweeti ortalığı karıştırdı. Muhalif tavrıyla tanınan tiyatro sanatcısı Levent Üzümcü bile fotoğraftaki kişinin kendisinin olmadığını anlatana kadar akla karayı seçti.

Küçükçekmece yalanları

Daha da tehlikesi var.

Küçükçekmece'de 5 yaşındaki bir çocuğun istismarını da maalesef sosyal medyada iki beğeni, 3 yorum uğruna kendilerine meze yaptılar.

Önce çocuğun öldüğü haberini yaydılar. Sonra da taciz edenlerin 5 kişi olduğunu, en son da bunu yapanların Suriyeli olduğunu.

Küçükçekmece halkı geceyi sokakta geçirdi. Uzmanlar, sağduyulu insanlar bu haberlerin yalan olduğunu (kızın öldüğü ve saldırganların Suriyeli olduğu) anlatmak için seferber oldu ama nafile...

Sosyal medyada yalan, tüpten sıkılmış diş macununa benzer. Bir kere yayıldı mı geriye dönmesi imkansızdır.

Bu yazı kaleme alınırken İçişleri Bakanı Soylu, saldırganın emniyet güçleri tarafından yakalandığını ve 18 yaşında Pakistan uyruklu biri olduğunu açıkladı. (Bu arada sapıklığın dini, dili, milliyeti ırkı olmaz)

Ama sosyal medya denilen puslu kıtada hala daha Suriyeliler için linç kampanyaları düzenleniyor. Hala küçük kızın öldüğü haberi yayılıyor. Utanmadan bir de kızın fotoğrafını paylaşıyorlar. Ve bunu da güya iyi niyetle yapıyorlar. Aileyi, çocuğu hiç düşünmeden.

Acı olanı ne biliyor musunuz...

Bu paylaşımları yapanlar arasında kendilerini ilerici, devrimci olarak nitelendirenler, akademisyenler, okumuş ve eğitimli insanlar da var. Ve yanılıp da kendilerine yaptıklarının hata olduğunu söylediğinizde sizi de linç kervanına katmakta hiç terettüd etmiyorlar...

Öyle ya teknoloji sayesinde nasıl olsa herkes gazeteci...